Silêmanî’nin Dukan bölgesinde, Demokratik Toplum Grubu’nun düzenlediği sembolik silah yakma töreni, 11 Temmuz’da geniş bir katılımla gerçekleştirildi. Törene; sivil toplum kuruluşları, gazeteciler, yazarlar, siyasi parti temsilcileri ve Barış Anneleri de katıldı.
Törende hazır bulunanlardan Şêx Seîd Derneği Başkan Yardımcısı Ramazan Arı, yaşananları, taşıdığı tarihsel anlamı ve çözüm önerilerini ANF’ye değerlendirdi.

“Yoğun güvenlik önlemlerinin alındığı törende, cep telefonlarıyla alana giriş yasaklandı. Katılımcılara, alkış ve slogan konusunda uyarılar yapıldı. Ancak tören başladığında, özellikle PKK yöneticilerinden Besê Hozat’ın konuşması sırasında, orada bulunanlar duygularına hâkim olamadı” diyen Ramazan Arı, o anları şöyle anlattı:
“Tüm kitle ayağa kalktı. Alkışlar, zılgıtlar, gözyaşları… Bu, bir silah yakma töreninden çok daha fazlasıydı. Bu, yüzyıllık bir acının, yok sayılmanın, inkarın birikmiş gözyaşıydı.”
XAÇEK’TEN DUKAN’A: BİR HAFIZA YOLCULUĞU
Törenin duygusal atmosferi, yalnızca bugünün değil; Kürt halkının kuşaklar boyunca taşıdığı acıların, direnişin ve umutların da bir yansımasıydı. Ramazan Arı, o anı kendi geçmişiyle bugünü arasında kurulan güçlü bir köprü olarak tanımlayarak duygularını şu sözlerle ifade etti:
“Ben Amed’in Piran ilçesine bağlı Xaçek köyündenim. Köyümüz, Dicle Nehri kıyısında, Gorsê Dağı’nın eteklerinde, adeta doğayla iç içe bir cennet gibidir. Ancak bu güzelliğin ardında yüzyıllık bir acı, direniş ve sürgün tarihi yatıyor.
1925 yılında, Şêx Seîd hareketinin ilk mermisi Pîran’da patladığında, dedemin amcası olan ve Ismon Şixendel olarak tanınan Osman, hareketin ilk şehidi oluyor. O günden sonra köyümüz karargâh olarak kullanıldı, ardından da yakıldı.
Büyük dedem Salih Arı, Şêx Seîd’le birlikte kırk bir gün Saraykapı Cezaevi’nde kaldı. Yaşı küçük olduğu için idamdan kurtuldu ama köy halkıyla birlikte Adana’ya sürgüne gönderildi.
1933’te sürgünden dönen köy halkı, 1937 Dersim Harekatı’na kadar büyük zorluklarla köyü yeniden inşa etmeye çalıştı. Ancak bu kez de Şêx Abdurrahîm ve 17 arkadaşı, Bismil’in Salat köyü yakınlarında şehit edildi. Köy tekrar yakıldı, halk yeniden göç etmek zorunda kaldı.
Defalarca yıkılıp yeniden kurulan Xaçek köyü, 1993’te bu kez de gerillaya katılımların artması gerekçesiyle devlet güçleri tarafından yakıldı. O gün, 20 bin askerle bölgeye girildi.
Köyümüz hala inşa edilmedi. 2014 yılında, barış sürecinde köylerin yeniden inşası ve geri dönüşler için Amed Göç-Der’de yönetim kurulu üyesi oldum. Ancak kayyum gaspları ve artan baskılar bu süreci durdurdu. Ben de bu çabalarım nedeniyle defalarca gözaltına alındım, yargılandım ve kamu görevimden ihraç edildim.
O gün, Casenê Mağarası’nın önünde yapılan törende gözlerimden akan yaşlar yalnızca o anın değil; bütün bu tarihin, bir halkın hafızasının gözyaşlarıydı. Bu insanlar, hayatlarından feragat ederken sadece bugün için değil, yüzyıldır süren bir adalet ve özgürlük mücadelesinin yükünü de taşıyorlardı.”
Şêx Seîd Derneği olarak bu sürecin destekleyicisi ve Kürt sorunun çözümü noktasında taraf olduklarını dile getiren Ramazan Arı, barış ve çözüm sürecine dair Kürt halkının taleplerinin dikkate alınması gerektiğini vurguladı.
Arı, yaşananların sadece geçmişe değil, geleceğe de bir sorumluluk yüklediğini belirterek şunları söyledi:
“Sembolik olarak yakılan silahlar, umarız ki kalıcı bir barışın, demokratik bir geleceğin habercisi olur. Bu topraklarda artık gözyaşı, yıkım, yakma değil; barış ve hakikat yeşermelidir.”