13 Temmuz günü SMO, HTŞ ve DAİŞ çeteleri tarafından Süveyda kent merkezi ve köylerinde gerçekleştirilen katliamlar sonucunda bini aşkın masum insan hayatını kaybetti. Bu saldırı ve katliamlar yalnızca bir günün değil, yıllardır süregelen acıların devamı oldu.
Saldırılarda yakınlarını kaybeden tanıklar ve aile üyeleri ANF’ye konuştu.
Süveyda’nın El Celaa mahallesinde yaşayan Malik Hadî Hemdan, çetelerin saldırıları karşısında mahallenin imkansızlık içinde olduğunu belirtti ve şöyle dedi: “Colanî güçleri, şehir savunması ve güvenliği bahanesiyle Süveyda’ya geldiler ama asıl hedefleri hırsızlık, yağma ve insan öldürmekti. Hükümete bağlı güçler her türlü ağır silah ve makineli tüfeklerle bize ve mahallemize saldırdılar. Biz elimizdeki kısıtlı imkanlara rağmen bu çetelere karşı direnmeye çalıştık. Bu çeteler başka mahallelerde de benzer katliamlar yaptı. Bu yapılanlar vahşettir, insanlıkla, ahlakla hiçbir ilgisi yok. Bize yönelik büyük bir saldırı başlattılar ama gençlerimizin ve halkımızın ısrarı sayesinde Colanî çetelerinin saldırılarına karşı koyduk ve bu çeteleri Süveyda’dan çıkardık.”
CENAZEYİ ALMAMIZA İZİN VERMEDİLER
Süveyda’dan Rena Kîwan, eşi Mihemed Seqir El Berbor ve erkek kardeşinin Suriye rejimine bağlı çeteler tarafından gözleri önünde katledildiğini anlattı.
ANF’ye konuşan Rena Kîwan, saldırı gecesini şöyle aktardı: “Akşam saatlerinde ben ve çocuğum evdeydik. İlk olarak saat 02.30 civarında evimize gelip kontrol yaptılar ama bir şey bulamayınca geri gittiler. İkinci kez saat 05.00 civarında geldiler, eşimin kardeşinin evini aramaya başladılar, sonra bizim eve girdiler. Silah olup olmadığını sordular ama evde silah yoktu.
Telefonlarımızı aldılar, eşimi ve erkek kardeşini alıp evin önünde dövdüler. Daha sonra tekrar geldiler, eşim, kardeşi, oğulları ve benim oğlumu bodrum katına indirip kapıyı üzerlerine kilitlediler. Saatlerce o şekilde kaldılar. Onları bodrumdan çıkardılar, eşimi ve kardeşini sorgulamaya başladılar. Sözde onlarla konuşacaklardı ama dışarı çıkardılar ve kapıyı üzerimize kilitlediler. Sonra ikisini gözümüzün önünde kurşuna dizdiler. Ardından tekrar geldiler ve 9. sınıfa giden oğlumu yanlarına almak istediler. Bu sefer direndik. Eşimizin cenazesini almak istedik ama izin vermediler. Bizi tehdit ettiler, ‘dışarı çıkmayacaksınız’ dediler.”