Ailesi, Olofsson’un uzun süredir süren bir hastalık nedeniyle yaşamını yitirdiğini açıkladı.

Olofsson, 1973 yılında Stockholm’deki Kreditbanken adlı bankada yaşanan ve altı gün süren rehine krizinde rol oynamıştı. Olay sırasında, banka soyguncusu Janne Olsson, dört kişiyi rehin almış ve cezaevinde bulunan suç ortağı Clark Olofsson’un bankaya getirilmesini talep etmişti. Hükümet bu talebi kabul etmişti.

Olofsson’un bankaya gelişiyle birlikte rehineler, özellikle Kristin Enmark, kendisine sempati duymaya başlamıştı. Enmark, “O bana zarar vermeyeceğine söz verdi, ben de ona inandım” diyerek yaşadıklarını aktarmıştı. Rehineler, olay sırasında ve sonrasında Olofsson’u savunmuş, hatta mahkemede aleyhine ifade vermeyi reddetmişti.

Bu olay sonrasında psikoloji literatürüne giren “Stockholm Sendromu”, rehin alınan kişilerin saldırganlarına karşı duygusal bağ geliştirmesi durumunu tanımlamak için kullanılmaya başlandı. Ancak bazı uzmanlar, bu durumun bir psikolojik rahatsızlık değil, travmaya karşı bir savunma mekanizması olduğunu savunuyor.

Hayatı boyunca birçok kez silahlı soygun, cinayete teşebbüs ve uyuşturucu ticareti gibi suçlardan hüküm giyen Olofsson, ömrünün büyük kısmını hapiste geçirdi. Hayatı,  "Clark" adlı bir dizide de konu edilmişti.