GÖRÜNTÜLÜ

Zeki Pirsus: Önderlik ne söylediyse bugün yaşanıyor ve uygulanıyor

Zeki Pirsus, Önderliğin fikirlerine güvendiğini belirterek, “Çünkü 90’larda ne söylediyse, bugün yaşanıyor ve uygulanıyor. Bu yüzden onunla birebir konuşmak, fikirlerini doğrudan dinlemek gerekiyor. Medya aracılığıyla onu anlamak eksik kalır” dedi.

ZEKİ PİRSUS

1998 yılında Berlin’den yola çıkan bir heyetle birlikte Önder Apo’yu ziyaret eden Zeki Pirsus, o döneme dair tanıklıklarını ve izlenimlerini anlattı. Yaklaşık bir buçuk ay süren bu tarihi ziyarette yaşadıklarını paylaşan Pirsus, Önder Apo’yla birebir temasın; onun düşüncelerini ve duruşunu anlamada ne denli etkili olduğunu vurguladı.


Zeki Pirsus, o dönemi şöyle anlattı: “Berlin’den beş kişilik bir heyetle yola çıktık. O dönem Avrupa’dan ve dünyanın farklı ülkelerinden insanlar Önderlik ile görüşmeye gidiyordu. Açıkçası büyük bir merak içindeydik. Sayın Öcalan gibi tarihsel bir figürle nasıl konuşacağız, nasıl iletişim kuracağız, bilemiyorduk. Bizim için oldukça zor bir deneyimdi. Sayın Öcalan, etkileyici ve ikna edici bir kişiliğe sahipti.

Önderliğin yanına kim gitse, onunla konuştuktan sonra ikna olurdu. Konuşurken seni etkilememesi için doğrudan göz temasından kaçınır, sorular sorar, net cevaplar verirdi. O an düşündüm ki, Öcalan’ı sadece televizyon ya da radyodan dinleyerek anlamak mümkün değil. Onu görmeden, konuşmadan, birebir temas kurmadan gerçek anlamda kavramak zor.”

Zeki Pirsus, ziyaretin bir buçuk ay sürdüğünü ve bu sürede birçok anıya tanıklık ettiğini aktararak, “Birlikte yemek yedik ve sohbet ettik. O dönemde çok sayıda grup Önderliği ziyarete geliyordu. Ben ise, ‘Bu kadar insanı nasıl hatırlıyor, nasıl tanıyor?’ diye şaşırıyordum. Gerçekten, anlatmakla dinlemekle bitmez; Önderlik yaşanarak anlaşılır” dedi.

‘GÜNDE 4-5 SAAT UYUYORDU’

Görüşmelerin sabah kahvaltısından başlayıp akşam saat 3-4’e kadar sürdüğünü belirten Zeki Pirsus, "Hava sıcaklığı zaman zaman 45 dereceye ulaşıyordu ama konuşmalara doyamıyorduk. O dönemde misafir gruplar, gazeteciler, elçilik ve devlet düzeyinde heyetler geliyordu. Yoğun gündem arasında günde sadece 4-5 saat uyuyabiliyordu” diyerek Önder Apo’nun yoğun çalışma temposuna dikkat çekti.

Pirsus, aynı zamanda Efrîn ve Qamişlo gibi yerlerde yaşayan halklarla da temas kurduklarını, Önder Apo’ya ilginin ve güvenin yüksek olduğunu da ekledi.

‘MORALİNDEN HİÇBİR ŞEY KAYBETMEMİŞ’

Zeki Pirsus, 1993 yılında tek taraflı ateşkes ilan eden Önder Apo’nun, 1998 yılında da aynı barışçıl çizgiyi koruduğunu ve 2025 yılında da bu tavrını sürdürdüğünü ifade etti:

“O zaman da moralliydi, cesaretle konuşuyordu. Yakın zamanda yayınlanan videolu görüntüsünde saçları beyazlamış olsa da konuşma biçimi, heyecanı ve morali aynı duruyor. Değişen sadece fiziksel görüntüsü; ruh hali hala ilk günkü gibi.”

‘BARIŞ ÇAĞRISI UMUT YARATTI’

Önder Apo’nun 27 Şubat’taki ‘Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı’nın kendisi için son derece anlamlı ve etkileyici olduğunu belirten Pirsus, bu çağrının sahiplenilmesi gerektiğini vurgulayarak şöyle dedi:

“Bu çağrı, içimizde yeniden bir umut yeşertti. 50 yıllık bir mücadele tarihi ve deneyimi var. Önderliğin değerlendirmeleri ve görüşleri bizim için belirleyici. Önderliğin fikirlerine güveniyorum. Çünkü 90’larda ne söylediyse, bugün yaşanıyor ve uygulanıyor. Bu yüzden onunla birebir konuşmak, fikirlerini doğrudan dinlemek gerekiyor. Medya aracılığıyla onu anlamak eksik kalır.”

‘GERİ ADIM ATMAYACAKLAR’

Sürecin yeni bir evreye girdiğine işaret eden Zeki Pirsus, “Bu sürecin başlatılmasıyla birlikte artık geri adım atamayacaklarını biliyorum. Çünkü çaresiz kaldıkları için el sıkışıp böyle bir süreci başlattılar. Bizler de üzerimize düşeni yaparsak, olumlu sonuçlar doğacağına inanıyorum. Kürt halkı bu süreçten başarılı çıkacaktır. Biz de çalışmalarımızla bu başarıya katkı sunacağız” diyerek sözlerini tamamladı.