Şam’daki geçici yönetiminin, Alevilerin katledilmesinin önüne geçebilmesi gerektiğini belirten Ermeni Birlik Partisi’nden Yûsif Derwêş, “Bu katliamları gerçekleştirenler, Suriye ve uluslararası mahkemelerde yargılanmalıdır” dedi.

Ermeni Birlik Partisi Üyesi Yûsif Derwêş, Şam Yönetimi ile QSD arasındaki anlaşmaya ve Suriye’de Alevilere yönelik katliamlara ilişkin ANF’ye konuştu. Uluslararası dengelerle yeniden inşa edilmeye çalışan bir Suriye’nin söz konusu olduğunu belirten Yûsif Derwêş, “İktidara gelenleri herkes tanıyor. Terör geçmişine sahipler. Geliş amaçları da tüm halkları kucaklamak değildi fakat bir değişimden söz ediyorlar. Kısa bir sürede uluslararası güçlerle ilişkilendiler. Her gün siyasi dengeler değişiyor ve onlar da pozisyonlarını buna göre belirliyor” dedi.

TÜM BİLEŞENLER QSD’DEDİR

Şam’ın geçici yönetimi ve QSD arasında büyük fark olduğuna dikkat çeken Yûsif Derwêş, şunları söyledi: “QSD, farklı bileşenlerin bir araya geldiği bir askeri güçtür. Ortak amaçları, düşünceleri ve hedefleri vardır. Farklı halkların bir araya geldiği ortak bir düşünce yapısı hakimdir. Halkların özgürlüğünü savunuyor ve halkların çıkarları doğrultusunda hareket ediyor. Ermenilerden Süryanilere kadar tüm bileşenler QSD’de ifade buluyor fakat Şam’ı yönetenler parçalıdır, ortak bir hedef ve amaç doğrultusunda hareket tarzları olmadığı görülüyor. HTŞ, tüm grupları denetime alabilecek güce de sahip değildir.”

ALEVİ KATLİAMININ SORUMLULARI YARGILANMALI

Sahil kentlerinde Alevilerin katledilmesini kınayan Yûsif Derwêş, “Şam’ı yönetenlerin, Alevilerin katledilmesinin önüne geçebilmesi gerekiyordu. Bu saldırılara karşı müdahale gelişmesi gerekirken, saldırılar katliam düzeyine ulaştı. Çocuk, yaşlı demeden Aleviler katledildi. Suriye’nin geleceğinin parlak olacağında kararlıysak katliam tablosunun yaşanmaması gerekirdi. Bu katliamları gerçekleştirenler, Suriye ve uluslararası mahkemelerde yargılanmalıdır” şeklinde konuştu.

ŞAM, SURİYE’Yİ TEK BAŞINA YÖNETEMEYECEĞİNİ ANLADI

‘Suriye Diyalog Konferansı’nda Suriye halklarının temsil edilmemesini eleştiren Yûsif Derwêş, şöyle devam etti: “Tek renk ve tek zihniyetle yürütülen konferans kabul görmedi. Tekçi bir zihniyetin Suriye krizini çözebileceğini düşünmüyoruz. QSD ve Şam arasında gerçekleşen anlaşmayla da tekçi zihniyetle Suriye’yi yürütemeyeceklerini anladılar. Önemli olan, Suriye’nin geleceğinin garanti altına alınabilmesidir.”

SURİYE’NİN GELECEĞİ ÖZERK YÖNETİM MODELİNDE

QSD’nin direnişi ve Özerk Yönetim’in başarıları sayesinde Şam yönetimi ile anlaşmaya gidildiğini dile getiren Yûsif Derwêş, şunları ifade etti: “Kuzey ve Doğu Suriye’de özerklik var. QSD gibi bir güce sahiptir. Böylesi bir anlaşma olmadan da kendi kendine yetebilecek güçte. Eğitimden ekonomiye, diplomasiye, siyasete ve askeri boyuta kadar örgütlüdür. Buna rağmen bütünlükten yanadır. Bu anlaşmayla Suriye’nin geleceğinin bir nevi de olsa netleştiği söylenebilir. Suriye’de Arap halkı dışında kalan halklar yok sayılırdı. Kürtlerin çoğu vatandaş sayılmazken, Ermenilerin yeri ise Ermenistan olarak görülürdü. Varılan anlaşmada, dini ve etnik ayrım gözetmeksizin halkların haklarına saygı duyulacağı belirtiliyor. Böylesi bir tablonun oluşması, Özerk Yönetim’in programından, mücadelesinden ve yarattıklarından kaynaklanıyor. Suriye’nin geleceği, Kuzey ve Doğu Suriye Demokratik Özerk Yönetim modelidir.”

DEMOKRATİK SİYASETE ÇAĞRI

Suriye’de silahların susmasının ve demokratik siyasetin inşa edilmesinin önemine işaret eden Yûsif Derwêş, şunları ekledi: “Halkların varlıklarının kabul edildiği; dilini, kültürünü yaşayabildiği bir ülke inşa etmeliyiz. Halklar, doğal haklarına ulaşmalıdır. Kuzey ve Doğu Suriye’deki Demokratik Özerk Yönetim modelinin tecrübesinden yararlanmaları gerekiyor.”