Av. Uysal: Abdullah Öcalan'ın sağlığından endişeliyiz

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın sağlığı için endişeli olduklarını ifade eden avukat Newroz Uysal, "İmralı'da olup olmadığını bile sorguluyoruz. Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin kararı Türk devletinin tutumuna etki yapacaktır" dedi.

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın avukatlarından Newroz Uysal, ANHA'ya yaptığı açıklamada, "Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nden bahseder misiniz? Başvurunuz çerçevesinde bir toplantı gerçekleştirmiş olmalarının önemi nedir" sorusunu şöyle yanıtladı: "Sayın Öcalan'ın avukatları, iki ayrı başvuruya aynı kararı veren Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne temyiz başvurusunda bulunmuştu. Karar Mart 2014'te alındı. Bu kararlarda, Türkiye’de ağır müebbet hapis cezalarının olduğu, devlete karşı suçlu bulunanların yaşamını yitirene kadar hapiste kalacağına dair bir madde var. Bu yasa, Türkiye'de AİHM anlaşması kapsamında insan haklarının ihlali olarak görüldü. Bunun üzerine Türk devletine ihlal kararı verildi.

AİHM’nin aldığı bu karar sadece devletin değil, Bakanlar Komitesi'nin de bulunduğu Avrupa Konseyi kurumlarının eline geçiyor. Bu komisyonun kurulma amacı, mahkeme kararlarında devlete ihtiyaç olup olmadığıdır. Veya karar sonucunda devlette ne gibi ilerlemeler, çabalar gösterildiğine, bu kararın gereklerinin yerine getirilip getirilmediğine bakılıyor. Komite bu işleri takip ediyor.

Sayın Öcalan'ın kararı da 2014'ten sonra bu komitenin önüne geldi. Sayın Öcalan'ın yanı sıra AİHM’de karar verilen üç kişi daha var. Bugün Türkiye'de binlerce kişi ağır müebbet cezalarıyla karşı karşıya. Bunun ortadan kaldırılması gerekiyor. 7 yıl sonra, Avrupa Bakanlar Komitesi ilk toplantısında konuyu ilk kez tartışmaya karar verdi. Bu yüzden bu toplantı son derece önemli."

'SAYIN ÖCALAN ÖZGÜR OLMASIN DİYE DEĞİŞİKLİK YAPMIYORLAR'

"Bu karar söz konusu cezaya çarptırılmış kişiler için umut vadediyor mu? Ve siz kararı nasıl tanımlıyorsunuz" sorusu üzerine de Uysal, şunları söyledi:
"Türk mevzuatında ağır müebbet hapis cezasını araştıracak bir mekanizma bulunmuyor. Bu dava kötü muamelenin önlenmesi ile ilgilidir. Bu ihlal tespiti başvuranlara serbest kalacaklarına dair herhangi bir umut vermemelidir. Ancak ulusal temsilciler mahkemenin belirlediği standartlara uygun bir soruşturma mekanizması oluşturmalıdır.

Bu kararı umut hakkı olarak adlandırıyoruz. Cezaevindeki birinin bir gün özgür olacağı ve topluma girebileceği umudu olmalıdır. Müebbet hapis cezalarında ölene kadar cezaevinde kalınacak diye bir şey yok. Kişinin özgürlüğe ihtiyacı olup olmadığını takip edebileceği bir mekanizma olmalıdır.
Mahkeme standartlarına göre bu mekanizma tüm devletlerde olmalıdır. Ancak Türk devleti bunu ağır müebbet cezaları için kabul etmedi. Bunun nedeni nedir? Sayın Öcalan komplo sonucu esir alındığında idam cezası almıştı. Türk devletinin uzun süredir uygulamadığı ve Sayın Öcalan'dan sonra durdurduğu idam cezası, Avrupa Konseyi'nde uzun süre tartışılmıştı. Avrupa Konseyi'ne göre Türk devleti cezayı değiştirmek ve ağır müebbet vermek zorunda kaldı.

O dönem Türkiye parlamentosunda bazı parti milletvekillerinin 'Öcalan'ın idam edilmemesini kabul etmiyoruz' dedikleri tartışmalar yaşandı. Buna başka biri ‘İdam etmeyeceğiz ama her gün idam edeceğiz’ demişti. Bu cezanın temelinde, Sayın Öcalan'ın ölümüne kadar devam etme ve kimseye özgür olma ümidi vermeme amacı yatıyor. Ama bu ceza sadece Sayın Öcalan için uygulanmadı, bugün binlerce kişiye bu ceza verildi."

Uysal, "Sayın Öcalan’ın özgür olmaması için devlet kanunlarda değişiklik yapmıyor. Çünkü eğer değişiklik yaparsa Sayın Öcalan’ın bu değişimden yararlanabileceğini düşünüyor" dedi.

"Sayın Öcalan Türkiye devleti için, Kürt ve Türk toplumları için tehlike değildir. Aksine Sayın Öcalan toplum için bir umuttur. Toplumsal barış için en büyük muhatap kendisidir. Tüm bunlar göz önüne alınıp doğrudan objektif bir değerlendirme yapıldığında Sayın Öcalan’ın serbest bırakılır" vurgularında bulunan Uysal, "Başlıca isteğimiz Türk devlet zihniyetine göre değil, Avrupa Konseyi ya da uluslararası standartlara uygun bir yasa ve anayasa değişikliğidir" diye ekledi.

KOMİTENİN KARARI SONUÇ VERİR Mİ?

Uysal, kendisine yöneltilen "AİHM, Sayın Öcalan davasında, 17 Kasım 2009’dan sonraki döneme ait tutukluluk koşullarına ilişkin olarak sözleşmenin 3. maddesinin ihlal edilmediğini tespit ettiğini bildirdi. 3’üncü maddeyi açabilir miyiz" sorusuna da şöyle yanıt verdi:

"Sözleşmenin 3. maddesi yaşam hakkı ile insanlık dışı muamele ve işkenceye ilişkindir. Bu madde hiçbir şekilde ihlal edilemez ve ihlalinde hiçbir gerekçe sunulamaz. Bu açık ve net maddenin 7 yıldır ihlal edildiğini belirtiyoruz fakat Komite 7 yıldır bunu gündemine almadı. 3. madde hem insan hakları açısından önemlidir hem de ihlallerin önlenmesinden bu yetkililer sorumludur. Mahkeme tutukluluk koşullarıyla meşgul ki bu konu CPT takip edilmektedir.

Sayın Öcalan hakkındaki ağırlaştırılmış müebbetteki değişiklikler de bu şekilde olmalıdır. Binlerce kişi bu ceza ile yüz yüze. Komite bu konuyu Sayın Öcalan’a yönelik şahsi bir konu olarak değil, genel görüyor ve anayasanın değiştirilmesini istiyor. Türk devleti ise sürecin devam etmesini istiyor."

Komitenin kararının sonuç verip vermeyeceğine dair ise Uysal, şöyle dedi:

"Türk devleti ‘bende böyle bir şey yok’ diyerek Komiteyi kandırıyor. Sayı hakkında bilgi almak istedik fakat Türk devleti bize de Komiteye de bilgi vermedi. Bugün İngiltere ve Macaristan’da yapılan değişikliklerle ‘özgürlük umudu hakkı’ olan kişilere bu hakları verildi. Komitenin bazı ülkeler için aldığı kararlar sonucu o ülkelerde değişikliklere gidildiyse Türk devleti de gidebilir.
Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, 3 ayda bir toplantı gerçekleştiriyor. Yani Komite, değişiklik yapması için Türkiye’ye 3 toplantı süresi kadar süre verdi. Burada ortaya çıkan çelişki şudur; Komite neden 7 yıldır bu kararı gündemine almadı, neden bilinçli bir şekilde kararı durdurdu. Bizim için önemli olan budur. Kalan 3 toplantıda Komite bu kararı tartışacak. Toplantılarda alınacak her bir karar Türkiye devletinin tutumu ve kanunlarında değişiklik yapacak etkiye sahip olacaktır.

Bu nedenle Mart ayı toplantısına kadar neler olacağını bekleyeceğiz. (...) Bu durum bir anda ortadan kalkmayacak bir süreç gibi. Çünkü Türk devletinin kanunu değiştirmesi gerekiyor ve kanun da Türkiye yasalarına göre mecliste değiştiriliyor. Bugün mecliste Kürtlere karşı savaş koalisyonu yürüten, birbirinden beter durumda olan AKP ve MHP var. Aynı zamanda insan hakları konusunda da sadece Kürtler için değil her alanda kirli bir tarihleri var. Bizler standartlara uygun adil bir değişim olmasını bekliyoruz."

Uysal, Türk devletinin verilen kararları yine yerine getirmemesi halinde nasıl bir süreç başlayacağını ise şöyle açıkladı:

"Avrupa Konseyi üyesi bir devletin AİHM kararlarını yerine getirme zorunluluğu vardır. Eğer yerine getirmezse komite toplantılarında bu devleti uyarır ve ona biraz zaman tanır. Söz konusu devlet en nihayetinde kararı yerine getirmelidir. Bu devlet hala kararı yerine getirmemekte ısrar ederse ve kararın yerine getirilmeyeceği saptanırsa, ihlal başvurusu yapılır. Dosya Avrupa Konseyi’ne gönderilir ve söz konusu devlete karşı yaptırım kararları alınır.
Hatta bu devletin üyeliği de kaldırılır. Ancak komite Türk devletine karşı bu prosedürü uygulamıyor. Osman Kavala kararında bu prosedürü başlatacağını söyledi ve 19 Ocak’a kadar süre verdi. Peki bu prosedür devleti ne kadar etkiler? Doğrusu çok etkilemez. Türkiye ve Avrupa Konseyi’nin ilişkileri belli. Çoğu zaman Kürt sorunu üzerine, mülteciler, ekonomik kriz üzerine ilişkiler yürütülüyor. Bu komite özünde siyasidir ve yalnızca hukuka göre karar almıyor. Devletler birbiriyle barış içinde olduklarında birbirini tutuyorlar. Ancak siyasi anlamda anlaşmazlık içindelerse birbirlerine karşı kararlar alıyorlar. Ne yazık ki ciddi bir prosedür uygulamıyorlar. Politik ve Avrupai bir yaklaşım söz konusu."

'BU DURUM İMRALI'DA OLUP OLMADIĞINI SORGULATACAK SEVİYEYE GELDİ!'

Av. Newroz Uysal, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın sağlık ve güvenliğine dair endişe duyduklarını belirterek, "Artık bu durum Sayın Öcalan’ın İmralı’da olup olmadığını sorgulatacak düzeye geldi. Sadece olağanüstü bir durumda Sayın Öcalan’dan bilgi alabiliyoruz. Ne yazık ki disiplin cezası her 6 ayda bir tekrarlanıyor. Sayın Öcalan üzerindeki tecride tepkiler artık çok büyüdü. Ama bu 22 yıllık süreç tecride karşı tepkilerin ve Sayın Öcalan’a sahip çıkmanın kapıları açtığını göstermiştir."