HBDH: Unutmayacak, katliamcılardan hesap soracağız
HBDH Yürütme Komitesi, Halepçe, Beyazıt ve Gazi katliamlarının yıldönümleri dolayısıyla yaptığı açıklamada bu katliamları unutmayacaklarını ve katliamcılardan hesap soracaklarını vurguladı.
HBDH Yürütme Komitesi, Halepçe, Beyazıt ve Gazi katliamlarının yıldönümleri dolayısıyla yaptığı açıklamada bu katliamları unutmayacaklarını ve katliamcılardan hesap soracaklarını vurguladı.
HBDH Yürütme Komitesi yaptığı yazılı açıklamada, “Mart ayı faşizme karşı direnişin yeniden harlandığı, öfkemizin büyüdüğü, devrimci mücadelenin ivme kazandığı bir sürecin de başlangıcıdır. Aynı zamanda katliamlar ayı olarak da hafızalarda yer edinmiştir. Bugün, insanlık tarihinin karanlık sayfalarında yer alan katliamları bir kez daha hatırlıyoruz. Halepçe, Beyazıt, Gazi ve bugün yaşanmakta olan Lazkiye-Tartus... Bu isimler, yaşanan acıların, zulmün ve direnişin simgeleridir. Her biri, insanlığa karşı işlenmiş suçların birer kanıtıdır.” dedi.
1987 HALEPÇE KATLİAMI
Açıklama şu ifadelerle devam etti:
“16 Mart 1987'de Halepçe'de yaşanan katliam, Saddam Hüseyin ve BAAS rejiminin Kürt halkına karşı işlediği en büyük suçlardan biridir. Kimyasal silahlarla binlerce masum insan katledildi. Çocuklar, kadınlar, yaşlılar... Hiçbir ayrım gözetilmeden insanlık yok sayıldı. Kürt halkının hak eşitliği ve özgürlük taleplerini, birçok kez silah kullanarak bastırmak isteyen Saddam yönetimi, bu katliam ile insanlık tarihinin utanç sayfalarından yerini aldı. Ancak Saddam’ın ne kimyasal bombaları ne de tankı topu Kürt halkının özgürlük ve eşitlik mücadelesini geriletemedi.
Saddam diktatörlüğünün Kürt halkını yok etme isteğini bugün Faşist TC devleti gerçekleştirmek istemektedir. Kürt halkının nerede bir kazanımı, mevzisi varsa oraya saldırıyor, yok etmek istiyor. PKK’nin ateşkes kararına rağmen, MSA ve Başur Kürdistan’ın kentlerinde, kimyasal bombalar ve ileri savaş teknik donanımlarıyla saldırılarını ve katliamlarını hız kesmeden sürdürüyor. Rojava’da, Tişrin direniş barajında faşist TC’ye ve onun cihatçı, paralı çeteleri SMO’ya direnen özgürlük savaşçılarının yanında duran; topraklarını, çocuklarını ve geleceklerini savunan Kürt, Arap, Ermeni, Süryani her halktan kadın, çocuk, genç ve yaşlı hedef alınarak katlediliyor.
Faşist TC’nin, paralı cihadist çeteleri ya da katil savaş aparatları, hangi silah ve yöntemleri kullanılırsa kullanılsın; katliamlarla Kürt halkı ve ezilen halkların özgürlük, eşitlik ve kurtuluş mücadelesini durduramaz.
1978 BEYAZIT KATLİAMI
16 Mart 1978'de İstanbul Üniversitesi Beyazıt Kampüsü'nde kontrgerilla ve sivil faşistler tarafından gerçekleştirilen bombalı saldırıda üniversite gençliği hedef aldı. 7 öğrenci katledildi, onlarcası yaralandı. Bu katliam, faşizmin gençliğe, gençliğin devrimci mücadelesine karşı açtığı savaşın bir parçasıydı. Katledilen öğrenciler şahsında, büyüyen sınıfsal-toplumsal mücadelenin gençliğin devrimci dinamizmiyle kaynaşmasını ve gençlik hareketinin büyüyen devrimci enerjisini bastırmaya dönük bir katliamdı.
Ancak Beyazıt, aynı zamanda gençliğin faşizme karşı direnişinin de simgesidir. Bugün Beyazıt'ın kavgasını yükseltiyorsak bu, birleşik devrim için verilen mücadeleyi zafere kadar yürütmek içindir.
1995 GAZİ KATLİAMI
12 Mart 1995'te İstanbul Gazi Mahallesi'nde Alevilere yönelik saldırılar, devletin ve faşist çetelerin kirli yüzünü bir kez daha ortaya çıkardı. Gazi halkı, bu saldırılara karşı sokaklara çıktı ve direnişini yükseltti. Gazi’den 1 Mayıs Mahallesine; yoksul emekçiler, ezilen halklar, Aleviler ve devrimciler barikat başlarından direniş alanlarına değin faşist devlete meydanları dar etti. Gazi, halkın öfkesinin ve öz-savunmasının simgesidir. Bugün Gazi'nin baş eğmez direnişçi kavgasını taşıyorsak, bu, halkların kendi kaderini eline alma mücadelesini zafere taşımak içindir.
LAZKİYE-TARTUS KATLİAMLARI
Bugün, Suriye'nin Lazkiye-Tartus kıyı şeridinde Arap Alevilere yönelik katliamlar yaşanıyor. TC destekli HTŞ ve DAİŞ artığı çeteler, alenen planlayarak bir Alevi pogromunu gerçekleştirdiler. Alevi aileler yok ediliyor, Alevilerin topraklarına, mülklerine el koyuluyor. Alevi inancından halklar, insan onurunu ve haysiyetini ayaklar altına alan her türlü aşağılayıcı saldırı ve işkencelere maruz bırakılıyor, katlediliyor. Alevi halkının yaşam alanları tanklarla, toplarla, helikopter ve SİHAlarla bombalanıyor. Binlerce kadın, çocuk, genç-yaşlı erkek “Esad artığı” denilerek sistematik bir kırım ve katliamdan geçiriliyor. Bugün Arap Aleviler, kendi topraklarında etnik temizlik, yerlerinden zorla edilme ve sürgün ile karşı karşıyalar.
Bu katliamlar, emperyalizmin ve bölge gericiliğin Ortadoğu halklarına karşı açtığı savaşın bir parçasıdır. Türkiye’de ise HTŞ’nin katliamına sahip çıkan, Alevi pogromunun gerekliliğini savunan faşist iktidar ve medyası bu saldırının işbirlikçileridir. Suriye’de uygulanan katliama ses çıkaran Türkiye ve Kürdistan’daki Alevilere, devrimcilere, bu katliamı protesto edenlere ise faşist iktidar gözdağı veriyor; halkları, Suriye’de uygulanan katliamın benzerini, Türkiye ve Kürdistan topraklarında gerçekleştirme tehdidi ile bastırmaya çalışıyor.
Suriye’de tüm ulusların, etnik azınlıkların, her inancın özgürce varolabilmeleri ve kendi geleceklerini belirleyebilmeleri; eşit ve onurlu bir yaşam sürebilmeleri için mücadele edecek ve dayanışmayı büyüteceğiz.
HESAP SORMA BİLİNCİYLE ZAFERE YÜRÜYECEĞİZ
Dün Halepçe, Beyazıt, Gazi ve bugün Lazkiye-Tartus... Bu katliamlar, insanlık tarihinin kara lekeleridir. Ancak unutmayalım ki, her katliam, aynı zamanda bir direnişin de başlangıcıdır. Kürt halkı, devrimci gençlik, Aleviler ... Hepsi, zulme karşı onurlu bir mücadele verdi ve vermeye devam ediyor.
Bugün, bu katliamları hatırlarken, sadece acıları anmakla yetinmiyoruz. Geçmişten ders alarak, geleceği inşa etmek için mücadele ediyoruz. Faşizme, gericiliğe, emperyalizme ve her türlü zulme karşı direniyoruz.
Yeni katliamlara birleşik devrim mücadelesini büyüterek set olacağız; toprağa düşenlerin kavgalarını mücadelemizde yaşatacak ve her bir katliamın hesabını soracağız!”