Aysel Tuğluk’un unutturulmasına izin vermeyeceğiz

Demans hastası Aysel Tuğluk hakkında art arda verilen kararlar ve buna yapılan itirazların siyasi saiklerle yapıldığını ifade eden kadınlar, Tuğluk için mücadele edeceklerinin altını çizdi.

Kobanê Kumpas davasında mahkeme, Demans teşhisi konulan Aysel Tuğluk’un tahliyesine karar verdi. Fakat Tuğluk’un tutukluluk hali başka bir davadan dolayı sürüyor. Bu kararın ardından Anayasa Mahkemesi (AYM) de geçtiğimiz günlerde eski HDP Van milletvekili Aysel Tuğluk’un yaptığı infazının ertelenmesi ve tahliye edilmesi yönündeki başvurusunu reddetti.

Bunlar olurken Aysel Tuğluk’un tahliyesine Adalet Bakanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü, Jandarma Genel Komutanlığı ve MİT Müsteşarlığı itiraz etti. Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi ise itirazları reddederek, dosyayı Ankara 23. Ağır Ceza Mahkemesine gönderdi.

Tahliye kararına rağmen Tuğluk’un tutukluluk halinin devam etmesi ve tahliyeye yükselen itirazları Esenyalı Kadın Dayanışma Derneği’nden Adile Doğan, Kadın Savunması’ndan Zarife Akbulut ve Aysel Tuğluk İçin 1000 Kadın oluşumunda da yer alan HDK Muğla Eşsözcüsü Dilek Gökçin ANF’ye değerlendirdi.

BU EZİYET HERKESİ BULACAK

Esenyalı Kadın Dayanışma Derneği’nden Adile Doğan, iktidarın geri adım atmayan tutumunun ezilen tüm kadınlar açısından aynı olduğuna dikkat çekerek, Aysel Tuğluk’un durumu için tüm kesimlerin bir araya gelmesi gerektiğinin altını çizdi. Adile Doğan şunları belirtti: “Hasta bir tutsağa gösterilen bu hıncın asıl sebebi, Kürt sorununa olan öfke. Bu nefreti de Aysel Tuğluk'tan çıkarmaya çalışıyor bu devlet. Binlerce kadından imza topladık ve bu sesi duyurmaya çalıştık ama çoğu zaman bunlar bile yetmiyor. Çünkü orada bir insanlık dramı da söz konusu ve her kesimden kadına mal olmak zorunda. Çünkü bu mesele toplumun her kesimden kadınları bulacak ve böyle olmaya devam edecek. Artık hak talep eden, bir şey isteyen, ben varım diyen herkese aynı ezici gücü kullanıyorlar. Bugün Aysel Tuğluk’a yapılan eziyet yarın bir fabrikadaki kadın işçiye de yapılacak. Tıpkı EFT Tekstil’de haklarını arayanların başına gelenleri gördüğümüz gibi kadın işçinin ağzının içine biber gazı sıkan zihniyetin, hak talep eden herkese aynı zulmü yapacağını biliyoruz. O yüzden bu meseleye Türkiye'de ezilen tüm kadınların ses çıkarması, dayanışma içinde olması lazım. Bu açıdan daha farklı neler yapabiliriz bunu tartışmalıyız. Ayrıca tüm farklı kesimlerin bu meseleye sahip çıkması gerektiğini de söyleyebilirim.

DÜŞMAN HUKUKUNDA BİLE YERİ YOK

Aysel Tuğluk İçin 1000 Kadın oluşumunda da yer alan HDK Muğla Eş Sözcüsü Dilek Gökçin ise Tuğluk’un ezilen tüm kesimlerin yanında olan biri olduğunu hatırlattı ve şöyle devam etti: “Aysel Tuğluk, seçimini başta Kürtler ve kadınlar olmak üzere ötekileştirilmiş kesimlerden yana yapmış biri. Ve bu ötekileştirmelere karşı mücadeleden yana tercih yapmış bir isim. Aysel Tuğluk Türkiye’nin demokratikleşme ve özgürlük mücadelesinin simge isimlerinden biri. Kadın hareketinin ve hak savunuculuğunun kesişim alanlarında özveriyle çalışmaktan hiçbir koşulda vazgeçmemiş bir kadın. Kadınların eşitlik ve özgürlük mücadelesi için çok emek vermiş yol arkadaşımızdır. Hastalığına rağmen hala içeride tutuluyor ve cezaevi koşullarında iyileşmesi mümkün olmadığı gibi sağlığı her geçen gün geri döndürülemez biçimde kötüye gidiyor. Zira koğuş arkadaşlarıyla birlikte Covid’e yakalandığını da öğrendik. Gerek Kobanê davasında başka bir davadan hükümlü olduğunu bilerek verdikleri göstermelik tahliye kararı, gerek Anayasa Mahkemesi’nin verdiği son karar tamamen siyasi saiklerle verilmiştir. Hukukla, adaletle, etikle, bilimle bağdaşmayan bir karardır. Düşman hukukunda bile yeri yoktur. Biz kadınlar olarak Aysel Tuğluk’un göz göre göre unutmaya, unutturulmaya mahkum edilmesine izin vermeyeceğiz. Aysel Tuğluk derhal tahliye edilerek bir an önce tedavi olanaklarına kavuşturulmalıdır. Her şey için geç olmadan Aysel Tuğluk için ve onun şahsında tüm hasta tutsaklar için özgürlük istiyoruz.”

HEM MÜCADELENİN BİR PARÇASI HEM DE TAKİPÇİSİYİZ

Kadın Savunması’ndan Zarife Akbulut da, öncelikle Adli Tıp Kurumu’nun birçok kadın hakkında verdiği şaibeli karara değinerek kurumun sicilinin kabarık olduğunu dile getirdi. Aysel Tuğluk’un bir an önce tedavi edilmesi gerektiğinin de altını çizen Akbulut; “Adli Tıp Kurumu’nun tek başına Aysel Tuğluk kararında değil, daha önce de kadınların tecavüze, tacize uğramasında beyanlarını esas almaması ya da aksi yönde raporlar vermesine dair zaten sicilli kabarık. Adli Tıp Kurumu’nun adaleti yalnızca rapora indirgeyen bir tutumu var. Bu da elbette ki yargı eliyle birleşerek daha adaletsiz kararların çıkmasına sebep oluyor. Bu açıdan hem böyle bir sicili varken hem de Kürt siyasi hareketine, özellikle de Kürt kadınlarına yönelik süren ve siyasi saikle hareket eden yargı operasyonu ile de bu sürecin parçası oluyor. Burada elbette yoldaşımız ve mücadele arkadaşımız olan Aysel Tuğluk’nun durumunu ciddiyetinin de farkındayız. Bu artık işkenceye varan bir süreç içerisine girdi ve bunun bir an önce sonlanmasını, Aysel Tuğluk'un gerekli tedaviye ulaşmasını istiyoruz. Çok belli ki bu bir iktidar operasyonu ve bunu da bir biçimde diğer kadın örgütlerine ve kadın mücadelesi yürüten kurumlara gözdağı olarak da kullanıyorlar. Bizim söyleyeceğimiz tek şey, bunca zamandır birlikte yol yürüdüğümüz kadın mücadelesini büyüttüğümüz, arkadaşımız, yoldaşımız olan Aysel Tuğluk'un da bir an önce tahliye edilmesi. Bunun için de hem mücadelenin bir parçasıyız hem de takipçisiyiz. Adli Tıp Kurumu gibi şaibeli ve çelişkili kararlar veren bir kurumun ifşası zaten ortadayken, oranın kararına bırakılmayacak bir adaletin takipçisi olacağımızı söyleyebilirim” diye konuştu.