Kahramanlık hikayeleriyle yazılan bir tarih

İnsanlık düşmanı DAİŞ çetelerinin vahşi saldırılarının ardından Şengal’de yaşanan fermanın üzerinden 11 yıl geçti. 21. yüzyılda, kanlarıyla tarihi yeniden yazan yüzlerce kahraman Êzidî halkının umudu oldu.

ŞENGAL DİRENİŞİ

İnsanlık tarihinin başlangıcından bugüne dek pek çok hikaye anlatıldı. Ancak bugüne kadar, Kürtlüğe ve Êzidîliğe yönelik soykırımlardan, katliamlardan kimse ciddi bir şekilde bahsetmedi. Ya kalem yazmaya yetmedi, ya da tarih öylesine acı vericiydi ki vicdanlar onu taşımaya yetmedi. Oysa ki insan, tarihte yaşanan gerçekleri, soykırımları, kadınların pazarlarda satılmasını, insanların canlı canlı gömülmesini yazabilmeli. Tarihte her daim iktidar sahipleri ‘bu ulus yok edilmeli’ demiştir. Tam tersi Êzidî inancı, bu kadim ve kutsal inanç, atalarından kalan kültürünü sürdürdü. Çünkü biliniyordu ki, eğer bu kadim inanç terk edilirse, gelecekte kutsallıkla kurulmuş bir kültür kalmayacaktı.

İşte bu yüzden 3 Ağustos 2014 yılında, DAİŞ çeteleri Şengal’in köylerine yönelik insanlık dışı, vahşi bir saldırı gerçekleştirdi. Halk korumasız, sahipsiz bırakılmıştı. Kadınlar yerlerde sürüklendi, genç kadınlar din adı altında kara çarşaflara büründürülerek Musul sokaklarında satıldı. Anne ve babalar, çocuklarını çetelerin ellerine bırakmamak için onları kayalıklardan aşağı attı, feryatlarına Kürdistan özgürlük savaşçıları olan HPG ve YJA Star güçleri koştu.

Peki, bu acı dolu çığlıkların içinde bir umut, bir güç yaratıldı mı? Evet, özgürlük savaşçıları bunu başardı. Êzidî annelerin ve kadınların sesine kulak verenler, Önder Apo’nun savaşçılarıydı. Vicdan sahibi, fedakar direnişçiler şehit Dilşêr Herekol, Egîd Civyan, Nûjîn Amed, Amargî ve daha niceleri canları pahasına Önder Apo’nun düşünce ve felsefesiyle bu mücadelede yer aldılar.

21. yüzyılda, kanlarıyla tarihi yeniden yazan Êzidî fedaileri; savaşçılar ve komutanlar, Dijwar, Bêrîvan, Arîn, Çeko, Deyndar, Agir, Azad, Mahîr Teyawî ve yüzlerce kahraman bu mücadeleyi var etti. Bu defa boyun eğmek yoktu. Arap ve Êzidî çocuklar kutsal topraklarda omuz omuza vererek, bu toprakları, inançlarını, insanlık düşmanı zihniyete karşı korumak için ant içti. Şehit Zerdeşt’in dediği gibi; “Êzidîler korkmuyor.” Gerçekten de, YBŞ ve YJŞ’nin kuruluşuyla birlikte bu kadim halk, yüzyılların korkusunu yıktı ve ayakta kalmak için bütün gücüyle direndi. Fermanın üzerinden 11 yıl geçti. Êzidîlik yeniden canlandı. Şengal toprağında akan her damla kutsal kan, Êzidî gençliğinin mücadelesini büyütüyor. Genç savaşçılar; Mam Zeki, Mam Beşîr, Têkoşer, Tîrêj, Arîn ve Cîhanlar’ın izinden gitmeye devam ediyor. Bu fermanın yıl dönümü acıyla değil, Önder Apo’nun selamıyla karşılandı. Önder Apo’dan  aldıkları güçle öz savunmalarını daha da büyüteceklerdir.

Bu topraklarda aydınlanma ve öz savunma; şehitlerin kutsal kanını sahiplenerek, birlik olarak, fermanları unutmadan, Êzidî ve Arap halklarının ittifakıyla mümkündür. 2014 fermanı bize fikren ve öz savunma bakımından büyümemiz gerektiğini gösterdi. Bu büyümeyi sağlamanın yolu ise halklara, özellikle de kendi inancımıza yönelik fermanlara karşı güçlü durmaktan geçer.