GÖRÜNTÜLÜ

'İtiraf yetmez bu halktan özür dilenmeli'

90'lı yıllardan bu yana ailesinden 2'si faili meçhul 6 kişiyi kaybeden Talip Tepe, "Yaşanan işkence ve zulümler karşısında bu halktan özür dilenmeli. Yasal ve anayasal düzenlemelerle birlikte yaşam sağlanmalı" dedi.

TALİP TEPE

Barış ve Demokratik Toplum Grubunun, 11 Temmuz günü silahlarını yakmasından bir gün sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan yaptığı açıklamada 1990'lı yıllardaki faili meçhul cinayetleri, köy yakmaları ve katledilen sivilleri anlatarak o dönem işlenen suçları itiraf etti. İfadeleriyle başlatılan çözüm ve barış sürecine dikkat çeken Erdoğan, yeni olayların yaşanmaması için mecliste kurulacak olan komisyona vurgu yaptı.

90'lı yılların dışında kendi döneminde yaşanan insanlık suçlarını ağzına almayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, işlenen suçlara dair herhangi bir özür dilemedi. Bahsi geçen dönemde 15 bin faili meçhul cinayet yaşanmış, on binlerce köy yakılmış ve milyonlarca insan da göçe zorlanmıştı. Bu baskılara birebir şahit olan Talip Tepe, gerçek ve samimi bir barış için iktidarın itirafla kalmaması ve ailelerden özür dilemesi gerektiğini dile getirdi. İkisi faili meçhul 6 yakınını bu süreçte kaybeden Talip Tepe, Garzan Mezarlığına gömüldükten sonra cenazesi kepçelerle çıkarılan yeğeni Abdürrahim Tepe'nin cenazesini ise 10 yıldır arıyor.

Talip Tepe'nin kardeşi Seyfettin Tepe ve yeğeni Ferhat Tepe, gazetecilik yaptıkları dönemde Bitlis'te faili meçhul cinayete kurban gitti. 19 yaşındaki Ferhat Tepe, Özgür Gündem gazetesi Bitlis muhabiriyken 28 Temmuz 1993'te Bitlis'te kaçırıldı, 4 Ağustos'ta Elazığ'ın Hazar Gölü kıyısında bir balıkçı tarafından ölü bulundu. Ailenin bütün başvurusu ve hukuki girişimlerine rağmen işlenen cinayet aydınlatılamadı. Ferhat'ın katledilmesinin ardından, kalemini yerde bırakmayan Seyfettin Tepe ise Yeni Politika gazetesinin Batman muhabiriydi. 25 Ağustos 1995'te Batman'da gözaltına alındı, Bitlis Emniyeti Terörle Mücadele Şubesi'ne getirildi. 29 Ağustos 1995'te öldü, 27 yaşındaydı. Seyfettin'in gözaltında intihar ettiği iddia edildi. Yaşanan cinayet aradan yıllar geçmesine rağmen aydınlatılamadı.

Yapılan işkencelerin ve insanlık suçlarının unutulmaması gerektiğini belirten Talip Tepe, bu suçların sadece bir itirafla ele alınamayacak kadar ağır olduğuna dikkat çekti. Yıllardır baskı gören ve işkenceye maruz bırakılan Kürt halkından özür dilenmesi çağrısında bulunan Talip Tepe, "Bizim çok kaybımız oldu. Biz kimsenin yaşamını yitirmesini istemiyoruz. Samimi bir süreç bu suçlara karşı özürle başlamalı" dedi.

90LI YILLARDA ÇOK İŞKENCE GÖRDÜK

Barış süreci öncesi memleketine dahi gidemediğini belirten Tepe, “Biz 90'lı yıllarda burada çok zorluk çektik. Ben barış sürecine kadar da kendi memleketime gelemiyordum. Soyadım Tepe diye sürekli ya tehdit ya da ajanlık dayatmasına maruz kaldığım için yıllarca buraya gelemedim. Daha sonra barış sürecinin başlaması ile buraya geldim,” diyen Talip Tepe, yaşadıkları acıları şöyle anlattı:

“90'lı yıllarda çok ciddi zulüm ve işkencelerle karşı karşıya kaldım. Ailemden gazeteci olan kardeşim Ferhat Tepe ve yeğenim Seyfettin Tepe o dönem faili meçhul cinayete kurban gitti. Her şeye rağmen onların faillerini bulamadık ve katiller cezasız kaldı. İkisi de gazetecilik yaptığı için katledildi. O dönem aile çok mücadele etti ama yargılanan kimse olmadı. Yine onlarla beraber ailemden 6 kişi bu süreçte yaşamını yitirdi. Son olarak yeğenim Abdürrahim Tepe, 1997 yılında Bitlis'te çıkan bir çatışmada yaşamını yitirdi.”

Abdürrahim Tepe’nin cenazesinin de Garzan Mezarlığı’na defnedildiğini belirten Talip Tepe, mezarlığa yönelik saldırılar sonucu cenazenin yerinden alınıp İstanbul’a götürüldüğünü, verilen DNA’ya rağmen hala cenazeye ulaşamadıklarını ifade etti. Tepe, yaşadıkları acının halen sürdüğünü dile getirerek şunları söyledi: “Mezarlıklara saldırılar da failli meçhuller de bir insanlık zulmüdür. Aileler her bayramda bir mezarı ziyaret edip bir umut besliyordu.

Ama kalkıp ailelerin elinden o umudu dahi aldılar. Bu hem işkence hem de büyük bir zulümdür. Yapılan bu saldırılar ne insani ne de vicdani değildir. Bu savaş sürecinde bizim ailemizden iki faili meçhul cinayet olmak üzere 6 kişi yaşamını yitirdi. Bir kişinin mezarını, diğer ikisinin de failini bulamadık.”

Barış sürecine destek verdiklerini vurgulayan Tepe, “Biz bu barış sürecini destekliyoruz, barış olsun ve insanlar huzur içinde yaşasın. Bizim 6 tane insanımız yaşamını yitirdi, bundan sonra kimse ölmesin istiyoruz,” dedi.

YASAL VE ANAYASAL HAKLAR İSTİYORUZ

Kürt halkının yıllardır zulme uğradığını belirten Talip Tepe, artık bu acıların sona ermesi gerektiğini vurguladı: “Bu tarihe kadar Kürt halkı hep mücadele etti, kimseye zulüm etmedi ama bu halka çok zulüm ettiler. Biz artık bunların arkada kalmasını istiyoruz. Ana dilimiz serbest olsun, yasal ve anayasal haklar istiyoruz. İnsanlar ölmesin, kimse işkence görmesin ve kendi anadili ile şarkısını söyleyip yaşasın istiyoruz.”

DEVLET AİLELERDEN ÖZÜR DİLEMELİ

Devlete çağrıda bulunan Talip Tepe, yaşanan tüm zulümlerle yüzleşilmesi ve özür dilenmesi gerektiğini belirterek sözlerini şöyle tamamladı: “Hem faili meçhul hem de mezarlıklara dönük saldırılar karşısında devlet özür dilemeli. Devlet ailelerden ölüm dilemeli. Biz sadece kendimiz için değil, bütün ailelerden, bütün Kürt halkından özür dileyip birlikte yaşamın önü açılmalı. Bu halkın görmediği işkence ve zulüm kalmadı. Gerek faili meçhuller, gerek işkenceler, gerek ise mezarlığa saldırılar... Bu sürecin daha iyi bir şekilde ilerlemesi için yaşanılan bu zulümle yüzleşip, özür dilenmesi şart.”