KCK: Şükrü Serhat’ı katledenler mutlaka cezalandırılacak

KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanlığı, Şükrü Serhat’a ilişkin yaptığı açıklamada, “Saldırıyı yapanlar ve yaptıranların mutlaka cezalandırılacağını” belirtti. KCK, “Kürt düşmanı soykırımcı ve işbirlikçi güçler kaçacak delik aramalıdırlar” dedi.

KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanlığı yaptığı yazılı açıklamada, “Tüm ömrünü özgürlük mücadelesine veren Başûrê Kurdistan Şehit Aileleriyle Dayanışma Komitesi Üyesi Şükrü Serhat yoldaşımız Süleymaniye’de MİT elemanları tarafından yapılan saldırıyla katledilmiştir. Şehit yoldaşımızı minnet ve saygıyla anıyor, bu saldırıyı yapanların ve yaptıranların mutlaka cezalandırılacağı sözünü veriyoruz” diye belirtti.

Açıklamada devamla şu ifadeler yer aldı:

“Türkiye’deki faşist zulüm nedeniyle Başûrê Kurdistan’a yerleşen bir yurtsever de birkaç gün önce Süleymaniye’de saldırıya uğramış ve ağır yaralanmıştı. İşgale karşı çıkan bir Derin Peşmergesinin de MİT tarafından vurulduğunun söylenmesi Başûrê Kurdistan’da MİT’in yaygın örgütlenme yaptığı ve bu tür saldırıları bundan sonra da yapabileceğini göstermektedir.

AMAÇ SOYKIRIM

Kürt Özgürlük Hareketine ve Kürt yurtseverlerine yönelik gerçekleştirilen tüm bu saldırılar Kürtleri soykırıma uğratma amaçlıdır. Şükrü yoldaşa yapılan saldırı da bu politikanın bir parçası olarak gerçekleştirilmiştir. Bakurê Kurdistan’da uygulanan baskı ve zulüm, Rojava’ya yönelik gerçekleştirilen işgal saldırıları ve katliamlar; Şengal ve Maxmur’a hangi amaçla saldırılar yapıyorlarsa bu cinayetler de bu amaçla işlenmektedir.

Türk devletinin dünyada görülmedik bir şiddet ve yoğunluk içerisinde bu saldırıları yapması tüm varlığını Kürt soykırımına bağlaması nedeniyledir. AKP-MHP faşist ittifakı iktidarda kalmasını da Kürt Özgürlük Hareketini tasfiye etme temelinde Kürt soykırımı önündeki en büyük engeli ortadan kaldırmaya bağlamıştır. Dolayısıyla kendi varlığını Kürt halkının özgürlük mücadelesini bastırmada ve Kürt soykırımında gören bir iktidarla karşı karşıyayız.

SOYKIRIM POLİTİKALARINI TEŞVİK EDİYORLAR

Soykırımcı sömürgeci devlet kendini pazarlayarak, satarak Avrupa ülkeleri ve ABD’yi de soykırım politikasının destekçisi yapmaktadır. Avrupa ve ABD de Kürt Özgürlük Hareketinin tasfiye edilmesine ve Kürt soykırım politikasına destek vererek Türkiye’yi başta Ortadoğu olmak üzere çeşitli alanlarda çıkarları doğrultusunda kullanmaktadırlar. Bu açıdan Türk devletinin her yerdeki saldırılarında ABD ve Avrupa ülkeleri suç ortağı durumundadırlar. Zaman zaman bu kirli politikalarını ve saldırılardaki destekçi konumlarını gizlemek için siviller öldürülmesin, demektedirler. Bu söylemleriyle de AKP-MHP faşist ittifakının Kürt soykırım politikalarını teşvik etmektedirler.

KİM MEŞRU GÖRÜYORSA, ORTAKTIR

Şunu açıkça vurgulamalıyız ki, hangi devlet ve siyasi güç Türk devletinin saldırılarını normal ve meşru görüyorsa o devlet ve siyasi güç de Kürt soykırımının ortağı durumundadır.

Türk devleti ABD ve Avrupa’nın desteği ve ortaklığıyla Kürt Özgürlük Hareketine karşı bir tasfiye konsepti yürütmektedir. Bu saldırı konsepti dünyanın en haksız, en kirli, en suçlu, en insanlık dışı bir iktidar ve onun destekçileri tarafından yürütülmektedir. Kürt soykırımını hedefleyen bu politikaya karşı durmak, mücadele etmek, bu politikayı yürüten AKP-MHP iktidarını yıkmak ise dünyanın en haklı ve meşru direnişidir ve başta Ortadoğu halkları olmak üzere tüm insanlığa da büyük bir hizmet olmaktadır.

Türk devleti nerede özgür düşünceli bir politikacı ve Kürt varsa onu öldürürüm, ezerim, demektedir. Nitekim her yerde soykırıma karşı direnen devrimcilere, özgür düşünceli siyasetçilere ve Kürde saldırmaktadır. Bu saldırılara sessiz kalınması özgür Kürdü suçlu; soykırım politikası yürütenleri ise haklı görmek anlamına gelir. Herkes bilmeli ki, Kürt Özgürlük Hareketi ve Kürtler dünyanın en haklı mücadelesini vermektedirler. Soykırımcı sömürgeciliğe karşı her yerde mücadele Kürtlerin hakkıdır. Nerede soykırımcı sömürgeci bir güç varsa onlar sadece PKK’nin öncülük ettiği özgürlük mücadelesinin değil; tüm Kürtlerin ve devrimci demokrasi güçlerinin de hedefidirler. Suçlu olan ve neredeyse üzerine gidilmesi gereken bir güç varsa o da Kürt soykırım politikaları yürüten faşist AKP-MHP ittifakı ve onun emrindeki istihbarat güçleri, militarist güçler ve bunlara hizmet eden işbirlikçilerdir.

PKK KÜRTLERİN BULUNDUĞU HER YERDE VAR

PKK Kürtlerin bulunduğu her yerde vardır. Hiç kimse Rêber Apo’nun düşüncesini savunan insanlar şurada olur, burada olmaz diyemez. Kürtlerin tarih boyu ortaya çıkmış en büyük bilgesinin, düşünce insanının, siyasetçisinin düşüncelerini tabi ki Kürtler sahipleneceklerdir. Buna karşı çıkanlar ancak faşistler, düşünce düşmanları ve Kürt soykırımcıları olabilir. Nerede Kürt varsa orada Önderliğin düşünceleri olacaktır. Bu düşünceye sahip çıkanlara saldırmak Kürt düşmanlığıdır. Zaten AKP-MHP iktidarı Kürt düşmanı olduğu için Bakur’da, Rojava’da, Başur’da, Şengal’de ve Kürdün bulunduğu her yerde saldırmaktadır. Avrupa’da Paris’in göbeğinde Sakine, Fidan ve Leyla arkadaşlara saldırmaları bu zihniyetin sonucudur.

TÜRK DEVLETİ SANIK SANDALYESİNE OTURTULMALI

Türk devleti hiçbir uluslararası hukuku, yasayı ve normları dikkate almadan saldırıyor. Sivilleri katlediyor, hastaneleribombalıyor, ormanları yakıyor, kimyasal silah ve zehirli gaz kullanıyor. Bunlar insan hakları mahkemesinde yargılanması gereken insanlık suçlarıdır. Eğer bu dünyada insan hakları, hak, hukuk, demokrasi, vicdan ve ahlak kalmışsa Türk devletinin sanık sandalyesine oturtulması gerekir.

ABD, DİKTATÖR VE KATİLİ MEŞRULAŞTIRMAMALI

ABD Devlet Başkanı Biden iktidara gelince insan haklarına, demokrasiye ve hukuka önem vereceğini söyledi. Hatta bunu dünya için yeni bir dönemin başlangıcı olarak ifade etti. Böyle söyleyen bir devlet başkanının Kürt halkına her türlü saldırıyı yapan ve Kürt soykırım politikası yürüten AKP-MHP iktidarının saldırıları ve işlediği suçları görmezlikten gelmesi ve normal bir iktidarın temsilcisi gibi görüşmede bulunması Amerika halkı ve tüm insanlık açısından bir diktatörün ve katilin meşrulaştırılması anlamına gelmektedir. Eğer demokrasi ve özgürlükte tutarlı olunacaksa bu tür değerlerin çıkarlara kurban edilmemesi gerekmektedir.

Çıkarların her türlü değerin önüne geçtiği kapitalist modernite dünyasında Kürt halkının tüm bu saldırılara ve Kürt düşmanlığına karşı birliğini sağlayarak ve yurtsever demokrat tutumuyla karşı koyması gerekmektedir. Özellikle Kürt düşmanlığında öncü olan Türk devleti ve bugünkü AKP iktidarına karşı tutum koymak ve mücadele etmek Kürt halkının özgür ve demokratik geleceğini yakından ilgilendirmektedir. Bu açıdan AKP-MHP faşist iktidarının Rêber Apo’nun düşüncesini savunuyor; buna göre siyasi tutumunu ortaya koyuyor diye Kürdistan'ın 4 parçası ve yurt dışında devrimcilere yaptığı saldırılara tüm Kürt halkının ve Kürdistan'ın 4 parçasındaki Kürt siyasi güçlerinin karşı çıkması gerekmektedir. Türk devletinin saldırıları karşısında tutum koymamak, sessiz kalmak Türk devletinin yüz yıldır soykırıma direnen tüm Kürtleri şaki, eşkıya, vahşi, uygarlık dışı ve terörist olarak damgalanmasına onay vermek olur. Bunun da tüm Kürtler için onur kırıcı bir şey olacağı tartışmasız bir gerçekliktir.

KÜRT DÜŞMANLARI VE İŞBİRLİKÇİLER KAÇACAK DELİK ARAMALI

Şükrü Yoldaş’a Süleymaniye halkı başta olmak üzere Başur halkının ve siyasi güçlerinin bir Kürt yurtsever devrimcisi olarak sahip çıkması tüm saldırılara karşı gösterilecek tutum için örnek olmalıdır. Nerede Rêber Apo’nun düşüncelerine sahip çıkan bir Kürt, PKK kadrosu ya da sempatizanı katledilirse ona açıkça sahip çıkılmalıdır. Soykırımcı sömürgeciliğe verilecek en doğru cevap bu olacaktır. Bu tür saldırılar ancak bu yaklaşım gösterilerek önlenebilir. Kürtler ulusal birlik ruhu ile AKP-MHP faşist iktidarına karşı öyle bir tutum koymalıdır ki, AKP-MHP faşizminin istihbaratçıları da militarist güçleri de Başur’da ve Kürdistan’ın hiçbir parçasında barınamamalıdır. Kürt düşmanı soykırımcı ve işbirlikçi güçler kaçacak delik aramalıdırlar.

Kürt halkı ve onun fedai evlatları olan gerillalar her türlü zorluk karşısında ağır bedeller ödeyerek öyle bir mücadele yürütüyorlar ki, AKP-MHP iktidarını yıkılma noktasına getirmişlerdir. Tüm Kürtler ve Kürdistan’ın 4 parçasındaki ve yurt dışındaki Kürt siyasi güçleri bu iktidara karşı tutum alıp mücadele ederlerse bu iktidarın yıkılması yakındır. AKP-MHP faşist iktidarı yıkıldığında Türkiye'de demokratikleşme ve Kürt sorununun çözümünün önü açılacak; bu da tüm Kürt kazanımlarının güvenceye alınmasında ve Ortadoğu’nun demokratikleşmesinde büyük bir adım olacaktır.

Bu temelde tüm tüm Kürtleri, Kürt siyasi güçlerini ve demokrasi güçlerini AKP-MHP iktidarına karşı mücadeleyi yükseltmeye; Kürdistan'ı özgürleştirme, Türkiye’yi ve Ortadoğu’yu demokratikleştirmeye çağırıyoruz.”