Suriye Geçici Hükümet Başkanı Colani'nin, ülkenin en kritik güvenlik birimi olan Genel İstihbarat Servisi’nin başına, cihatçı gruplar arasında en tehlikeli isimlerden biri olarak bilinen Hüseyin es-Seleme’yi ataması, yerel ve uluslararası düzeyde sert tepkilere neden oldu.

Seleme’nin El-Nusra Cephesi ve daha sonra terör örgütü olarak tanınan Heyet Tahrir eş-Şam (HTŞ) içindeki geçmişi, bu kararı tartışmalı atamalardan biri haline getirdi.

‘VAİZLİKTEN TERÖR ÖRGÜTÜ LİDERLİĞİNE’

1984 yılında Dêrazor kırsalında doğan Hüseyin es-Seleme, gençliğinde dini vaazlarıyla tanınan bir isimdi. Ancak 2011'de başlayan Suriye iç savaşıyla birlikte, radikal cihatçı grupların saflarına katıldı.

“Doğu Vilayeti Mücahitleri Şura Konseyi”ni kurarak bölgedeki cihatçı grupları bir araya getiren Seleme, El-Nusra Cephesi'nde hızla yükselerek "Doğu Bölgesi Sorumlusu" oldu. El-Nusra'nın HTŞ’ye dönüşümünde aktif rol oynayan Seleme, örgütün İdlib’deki askeri ve idari yapısında önemli görevler üstlendi. Uzun süre HTŞ’nin "Genel Güvenlik Şefi" olarak görev yaptı; özellikle örgüt içindeki hassas içerikli dosyalar onun kontrolündeydi.

‘TERÖRLE MÜCADELEDE SAMİMİYET SORGULANIR’

ABD Dışişleri Bakanlığı, atamayla ilgili yaptığı açıklamada, “Bir terör örgütünün eski üst düzey yöneticisinin istihbarat şefi olması, Suriye'nin terörle mücadeledeki samimiyetini ciddi şekilde sorgulatmaktadır” ifadelerini kullandı.

HTŞ’nin kanlı saldırılarında yakınlarını kaybeden Suriyeliler de bu atamaya sert tepki gösterdi. Suriyeliler, Örgütün en tehlikleli adamlarından birinin devletin en üst güvenlik biriminin başına getirilmesini “katillerin ödüllendirilmesi” olarak nitelendirdi.

Uzmanlar ise atamayı “devletin stratejik yöneliminde radikal bir değişimin işareti” olarak yorumluyor. Bu adımın, Suriye'nin terörle mücadele söylemleriyle fiili uygulamaları arasındaki uçurumu derinleştirdiğine dikkat çekiliyor. Colani hükümetinin cihatçıları sisteme entegre etme politikasının somut bir örneği olarak değerlendirilen atamanın, Suriye’nin uluslararası izolasyonunu daha da derinleştirecek riskli bir hamle olduğu vurgulanıyor.

Seleme’nin istihbarat şefi yapılması, Suriye'de toplumsal uzlaşının yalnızca bir söylemden ibaret kaldığını da gözler önüne seriyor.