Demokratik devrimin Newroz’u

Nasıl ki 2635 yıl önceki Newroz, karanlık Dehak dönemini kapatıp halklara baharını getirdiyse, 2023 yılı Newrozu da kapkaranlık Erdoğan–Bahçeli dönemini kapatacak ve halkları bahara kavuşturacaktır.

"Tarih tekerrür etmez" derler. O nedenle de her zaman tarihi önemsemeyenlerin sayısı, önemseyenlerden daha çoktur. Halbuki geçmişi bilinmeyen şeyin bugünü de çözümlenmez. Çünkü her şey önemli ölçüde geçmişin ürünüdür. Her şey belki de günümüzden daha çok geçmişindir. Önder Apo o nedenle ‘geçmiş daha gerçektir’ dedi. Bu yönüyle öncenin yani tarihin ‘hakikat’e ulaşmadaki yeri doldurulamazdır. Bu nedenledir ki tarihe yaklaşım aynı zamanda ‘gerçek’e yaklaşımdır. Tarihe yaklaşım, çözüm gücü olmayla direkt bağlantılıdır.

Önder Apo, "Tarih ve gelenek neyse, günümüz ve gelecek odur, büyük ilkesine göre düşünme ve davranmayı bilmek gerekir. Tarih ve geleneği ne kadar doğru biliyorsan, günümüzü ve geleceği, bu tarihi içselleştirdiğinde üstüne ekleyeceğin kadar değiştirebilir, dönüştürebilirsin. Değişim ve devrimin altın kuralı, büyük harfle yazılan bu formülün uygulanmasından geçer" diyerek yaşadıklarımızın tarih ve gelenekle olan bağını ortaya koymaktadır.

Zaten Önder Apo’nun en temel bir özelliği de tarihi tüm sistematiği içinde kavrıyor oluşudur. Bu, bir yandan toplumsal sorunları çözmek isteyen bir insan olarak öncelikle kendini tanımayı sağlarken diğer yandan şimdi’nin toplumsal sorunlarının tarihini bilme imkanını verdiğinden, ona çözüm üretmeyi olanaklı kılar.

O nedenle tarihi, ‘an’da yaşayan kendi’yi ve ‘mevcut yaşamı’ı doğru bilmenin bilimi olarak anlamak gerekir. Ama ne yazık ki onu bir ‘olaylar dizisi’ biçiminde algılamak en yaygın yaklaşımlardandır. Tarih denildiğinde, neredeyse herkesin aklına ‘yakın-uzak geçmişte olmuş bitmiş, günümüzde artık yaşamayan şeyler’ gelir. Buna göre tarih ‘insanların bir dönem ne yaptıklarını merak edenlerin baktığı, günümüz açısından ise ölü bir tablodur.’

Halbuki tarih günümüzün temel yaratıcı gücüdür. İnsanların bugün çözümünü aradığı tüm sorunların, esasında vakti zamanında çözülemeyen toplumsal sorunların günümüze ertelenmesi olduğu görüldüğünde, tarihin ne kadar an’da ve canlı bir yaratıcı güç olarak yaşadığı kendiliğinden ortaya çıkar. Bu yönüyle tarih ölü ve cansız değildir; o capcanlı bir şekilde yaşayandır. Önder Apo tarihin bu özelliğine dikkat çekmek için de ‘’yanlış yaklaşanlardan intikam alacak kadar canlıdır’’ der.

Evet, tarih bir kez daha kendisine yanlış yaklaşanlardan intikam almaya hazırlanıyor. ‘Her der Newroz, Her dem Azadî!’ sloganıyla karşılanacak olan 2023 yılı Newroz’u bize böyle bir şeyi yaşatmanın tüm potansiyelini bağrında taşımaktadır. 2635 yıl önceki Newroz’un neredeyse aynısını yaşayacağımız görülüyor.

Nasıl ki 2635 yıl önceki Newroz, zalim Dehak’a karşı toplumda birikmiş olan özgürlük öfkesinin bir dışavurumu olduysa, 2023 yılı Newroz’u da zalim Erdoğan-Bahçeli zulmüne karşı büyük özgürlük tutkusunun dışavurumu olacaktır.

Nasıl ki 2635 yıl önceki Newroz, karanlık Dehak dönemini kapatıp başta Kürt halkı olmak üzere tüm Ortadoğu toplumlarının baharını getirdiyse, 2023 yılı Newrozu da kapkaranlık Erdoğan-Bahçeli dönemini kapatacak ve halkları bahara kavuşturacaktır. Bu yönüyle bu yılın Newroz’u da ilk Newroz gibi değişimin, yeniden yeşermenin başlatıcısı olacaktır. Zalim Dehak gittiği gibi, çağdaş Dehak Erdoğan da gidecektir.

Bunlar gerçekleşecektir; çünkü tarih ve gelenek konusunda cahil olan egemenler hep aynı sonla karşılaşmaktan kurtulamayacaktır. Zaten tarih bilgisinden yoksunluk onları bu kadar zalim yapıyor. Kendilerinden önceki ceberut egemenlerin ve tanrı-kralların canhıraş çabalarının beyhudeliğini görseler, güncelde yaptıklarını herhalde yapmazlar. Böylelikle hiç istememelerine rağmen aslında en büyük tekrarı kendileri yaşamakta ve kaçınılmaz sonla karşılaşmaktadırlar. Toplumsal doğa karşısında egemenler kaybetmeye mahkumdur.

Tarih ve geleneği doğru okuyan özgürlük, eşitlik ve adalet arayışçıları ise tarihten çıkardığı dersler ve öncülerinin verdiği mücadeleden aldıkları güç doğrultusunda bu yılı Erdoğan– Bahçeli faşizminin yıkıldığı yıl haline getirecekler. Bunu da tıpkı tarihteki gibi birleşerek, birlikte yapacaklar.

2023 yılında erkek egemen zihniyet ve sistemine karşı özgür kadının 8 Mart’ta haykırdığı özgürlük türküleri; soykırımcı TC’ye karşı Kürtlerin öncülüğünde tüm bölge halklarının Newroz’da yaktığı isyan ateşiyle buluşacak ve baharın çiçeğe durduğu Mayıs ayındaki seçimlere erkek egemen zihniyetin ve soykırımcı TC rejiminin rafine temsili Erdoğan– Bahçeli faşist ikilisi tarihin çöp sepetine atılacaktır. Böylelikle de tarihin altın kuralı bir kez daha hükmünü icra edecektir.

Newroz başta Önder Apo’ya, kadınlara, Kürtlere ve tüm bölge halklarına kutlu olsun!

Kaynak: Yeni Özgür Politika