Dünden bugüne faşizm

Hitler’in Almanyası, Mussolini’nin İtalyası, Franco’nun İspanyası ve bugünlerde kendisini devam ettiren Erdoğan’ın Türkiyesi. Bu akımların etnik, kültürel ve mezhepsel farklılıklara karşı olmaları ortak özellikleri olarak ön plana çıkıyor.

Faşizm kavramının kökeni Antik Roma’ya dayanıyor; Roma yöneticileri ve çevresinde bulunan hükümeti temsil eden 'fasces' sözcüğünden türetildi. Antik Roma’da devlet iktidarının simgesi olan ve üst düzey yöneticilerin çevresinde bulunan destekçilerini tanımlayan baltalı sopa anlamına geliyor. Burada 'balta' yöneticileri, 'sopa' ise yöneticilerin etrafındaki destekçilerini ifade ediyor. Bu vurucu bir güç anlamını taşıyan kelime esas olarak faşizmi tamamlıyor. Bu temelde faşizmi tanımlarsak, her an kullanılmaya hazır ve sahibinin yetkisi dışına çıkamayan, hiçbir iradesi olmayan ve sürekli kaba bir gücü temsil eden yapıya sahiptir.

DİKTATÖRLÜK ÜZERİNDEN FAŞİZM

Görüldüğü gibi yüz yıllardır süregelen ve bundan esinlenen bu düşünce sistemi, demokratik anlamda gelişen ve kendi özgürlüklerini sağlamaya çalışan insanlara karşı temel bir düşman olmuştur. 1. ve 2. dünya savaşlarında sözde devlet düzenini ve otoritesini kurmak amacıyla milyonlarca insan bu amaç uğruna katledilmiş ve soykırımdan geçirilmiştir. İdeolojik olarak aşırı bir milliyetçi ve otoriter bir düzeni kurmayı hedefleyen faşizm, demokratik ve insancıl ideolojiyi savunan siyasete karşı olmuştur. Tek partili ve sağcı bir sistem ile kendisini var eden faşizm, günümüzde devlet yönetimlerinde diktatörlük olarak tanımlanarak kendisini yeni bir kılıfa büründürdü. Etnik gelişmeyi, ırk üstünlüğünü ve soykırıma yönelten siyaseti ile erkek egemen zihniyeti daha da ilerletmiş ve bunu da devlet otoritesi ile korumayı amaçlamıştır.

Bu temelde 20. ve 21. Yüzyıl'da Hitler’in Almanyası, Mussolini’nin İtalyası, Franco’nun İspanyası ve bugünlerde kendisini devam ettiren Erdoğan’ın Türkiyesi. Bu akımlar farklı coğrafyalarda yaşam bulsalar dahi temel olarak etnik, kültürel ve mezhepsel farklılıklara karşı olmaları ortak özellikleri olarak ön plana çıkıyor.

Dün Hitler Almanyası'nda Yahudileri katleden zihniyet varken, bugün Erdoğan’ın Türkiyesi Kürtlere karşı etnik bir temizlik planlamakta ve bunun için NATO’nun da desteğini alarak geniş kapsamlı soykırım savaşı yürütmekte. Erdoğan’ın faşizm hareketi diğer faşist hareketlerden farksız olmakla beraber, büyük bir gücü elinde tutarak sadece Kürtlere karşı değil, tüm muhalif kesimlere karşı yok etme ve sindirme politikalarını yaşamsallaştırmaya çalışmaktadır. Bugün Erdoğan faşizmini genel hatları ile ele alırsak:

ERDOĞAN FAŞİZMİ NE YAPIYOR?

- Sürekli vatanı ve etnik kimliği ön plana çıkararak “Tek millet, tek bayrak ve tek vatan” sözleri ile sloganlar atmakta ve bu faşizmi halka benimsetmeye çalışmaktadır.

- İnsan haklarını yok sayan ve bunun vatanın bekası olarak tanımlayarak çeşitli sebepler ile yargısız infaz, siyasal bastırma, işkence, keyfi tutuklama vb. uygulamalar ile bu durumu bir ihtiyaç olarak insanlara sunmaktadır.

- Kendisi ve inandığı ideoloji dışında herkesi düşman olarak tanımlar, ülkenin bütünlüğü ve iktidarın devamı için karşı akımları düşman sayar ve onları yok etmek için büyük bir karşı cephe oluşturur. Sözde ülkenin güvenliği ve bütünlüğünü tehdit edenlere karşı faşist güruhu kalabalıklar halinde sokağa döker ve bunu bir 'sopa' olarak kullanır.

- Toplumun neredeyse yoksulluktan kırıldığı, ekonomik, kültürel ve sağlık koşullarının neredeyse bitme noktasına gelmesine karşın, orduya ve askeri teknolojiye ayrılan bütçe ile toplumsal sorunların üstü kapatılmakta ve bunu da büyük bir yücelik edası ile dile getirmektedir. Devlet uğruna ölümün bir şeref olarak gösteren bu zihniyet, toplum karşısına da çıkarak hesap sorar ve “bir merminin fiyatı ne kadar biliyor musunuz" der.

- Birçok faşist rejimde olduğu gibi Erdoğan rejiminde de tam bir erkek egemen zihniyet mevcuttur. Erken ve kadın tamamen kutuplaştırılmış ve geleneksel cinsiyet rolleri daha katı hale getirilmiştir. Kendi cinsiyet görüşleri dışında hiçbir farklı düşünceyi asla kabul etmemekle beraber, bu davranışlara karşı da katı bir yaptırım söz konusudur.

- Medyayı tamamen kontrol altına almıştır; özellikle savaş ve kriz dönemlerinde sansürleme, kapatma ve medyayı faşizm lehine kullanarak sürekli kendi ideolojisini konuşturtmaktadır.

- Ulusal güvenlik konusunda ortaya konulan genel politika gereği toplumun tüm kesimlerini ortak bir çatı altında toplamaya çalışmakta ve düşman olarak nitelendirilen diğer unsurlara karşı kitleleri harekete geçirmeye çalışmaktadır. Bunun en göz önünde bulunan örneği olarak, bugün Rojava'da yaşanan savaşa karşı TC devletinin ortaya koyduğu politikayı gösterebiliriz.

- Tüm bunların yanında; dini kullanması, özel sektörü geliştirerek kendi özel sermayesini geliştirmesi, işçi-emekçi sınıfları baskı altına alınması, sanatçı-akademisyen-aydın ve siyasetçilere karşı düşmanlığın körüklenmesi, cezalandırmalar ile baskı kurulması ve hileli seçimlere kadar uzanan çeşitli uygulamalar ile faşist iktidarı ayakta tutmaya çalışmaktadır. Bugün Rojava'ya saldırarak ülkenin bekası adı altında Kürtlerin tamamını soykırımdan geçirme planlarını işletmektedir.

Kendisini, günümüzde faşizmin temel hatları olan bu uygulamalar ile yaşatmaya çalışan faşist Erdoğan ve devleti, geçmişte olduğu gibi halkların özgürlük savaşından kurtulamayacak ve kendisini tarihin çöp sepetinde bulacaktır.