ENKS adına ortalıkta dolananlar MİT'in adamları

Suriye’de Mart 2012'de olaylar başladıktan 4 ay sonra Rojava Devrimi gerçekleşti...

KDP, Rojava Devrimi'ni kendi lehine çevirmek için Rojava’daki çoğu aile partisi olan 17 partiyi Hewlêr’e davet etti. Partiler, Rojava’dan Hewlêr’e geçerken yolda Mustafa Cuma’nın partisi olan Azadi Partisi ikiye bölündü. Daha Hewlêr’e ulaşmadan parti sayısı 18’e çıktı. Barzani, bu partileri Hewlêr’de toplayarak ENKS’yi oluşturdu. Oluşturduğu ENKS içinde bazı partiler açıktan karşı çıkmasalar da izledikleri politikayı benimsemedikleri için Barzani, 2012 Aralık ayında ENKS içinde Mustafa Cuma ve Mustafa Osê’nin Azadi partilerini, Fuat Aliko’nun Yekiti Partisi ile Abduhekim Beşar’ın El Partisi'ni bir araya getirerek, Siyasi Birlik adında bir birlik oluşturdu. 2015 yılında bu her dört partiyi KDP-S adında bir parti yaptı.

Barzani'nin, ENKS içinde böyle bir oluşuma gitmesinin temel nedenlerinden biri, ENKS’yi kuran 18 partiden 14’ünün, Rojava Özerk Yönetiminde yer almaya başlamasıydı. Bu durum ENKS’nin tamamen ortadan kalkmış olduğu anlamına geliyor. Ancak buna rağmen hâlâ resmi olarak bu isim kullanılıyor. ENKS’nin kuruluşunda yer alan ve daha sonra Özerk Yönetime geçen partiler, isimlerine sahip çıkmadıkları için Barzani’nin KDP-S olarak adlandırdığı dört parti bu ismi kullanmaya devam etti. Gerçekte ise böyle bir isim yok.

4 PARTİNİN GERÇEK YÜZÜ

KDP ve Barzani’nin kurduğu ve son olarak elinde kalan 4 parti, KDP ile ilişkide olduğu kadar, AKP ve MİT ile de ilişkideydi. Elbette bu ilişkileri KDP’den bağımsız gelişmiyordu. KDP’nin izlediği politikaların bir ürünü olarak bu ilişkiler gelişiyordu. AKP ve MİT, KDP üzerinden ilişkilendiği bu parti ve başındakilerle, KDP dışında da ilişki geliştiriyor. KDP’nin izlediği politikanın sonucu olarak bu partiler, Erdoğan ve MİT’in bir oluşumuna dönüşen, sözde Suriye Ulusal Koalisyonu içinde yer aldı. Bu yüzden İstanbul’daki tüm toplantılara davet edildi. İstanbul’daki toplantılara davet edildiği için Suriye Ulusal Koalisyonu’nun katıldığı uluslararası tüm toplantılara da davet ediliyorlardı. Amaç, Rojava Devrimi'ni gerçek sahiplerinin elinden çıkarıp KDP ve Türkiye’nin denetimine sokmaktı. AKP ve MİT'in, başındaki adamlar üzerinden ilişkilendiği bu partiler, zamanla tamamen onların denetimine girdi. MİT, AKP ve Eroğan’ın Rojava karşıtlığı üzerine kurduğu tüm planlara dahil edildiler.

Bu konudaki ilk toplantılar 2012 yılında Urfa’da yapılmıştı. O toplantılara ENKS üyesi adıyla katılan Kobanêli Alaadin Hamam, 2012 yılında Kobanê Asayişi tarafından yakalandı. Hamam’ın üzerinde ele geçen belgelerde, Türk devletinin Rojava’ya dönük planları ortaya çıkmıştı. Planlara göre, Efrîn, Kobanê, Halep çevresinde silahlı gruplar oluşturulacaktı. Bu gruplar bu bölgeleri saldırırak ele geçirecekti.

DAİŞ’in 2014 yılında Kobanê’ye yönelik başlattığı saldırıda da bu plan uygulanmak istendi. Fuat Aliko saldırıdan kısa süre önce İstanbul Valisi Vasip Şahin tarafından çağrılarak, Kobanê’nin yakın zamanda düşeceğini söylemiş, düştükten sonra yönetimi ele almaları için oralara gitmelerini istemişti. Aliko, saldırıdan birkaç gün önce Kobanê’ye gidip döndü. Sınır üzerinde beklemeye başlamıştı. O dönemde yaptığı açıklamalarda 4000 kadar peşmergelerinin Kobanê’ye geçmek için hazır beklediğini açıklamıştı.

Aynı kişiler ve partiler, Türk devletinin Efrîn'e işgal saldırıları döneminde de aynı beklenti içine girdiler. İşgal ve katliam saldırılarına sınırsız bir şekilde açıkça destek verdiler. Hatta Türk devleti Efrîn’de katliamlar yapılarak işgal ettikten sonra oluşturulan bazı meclislerde de onlara ilk etapta yer verildi. Ancak RTE’nin Kürtleri yok etme politikası üzerine kurulu olan, çetelerle birlikte hareket eden bu Kürt çetelerine bile tahammül gösterilmedi. Ancak buna rağmen onlar MİT şemsiyesinin altından çıkmak istemedi.

MİT İLE TOPLANTILAR VE ORTAYA ÇIKAN BELGELER

Bu Kürt çetelerin Türk MİT’i ile hareket etmekten vazgeçmedikleri, Rojava ve Kuzey Doğu Suriye’nin tamamını Türk devletinin işgaline açmak için MİT ile çalıştıkları, son dönemlerde ortaya çıkan yeni belgelerle buna devam ettikleri, oluşturulan yeni işgal planlarında yer aldıkları biliniyor.

Ortaya çıkan belgeler, son iki ay içinde bu Kürt çetelerin MİT ile yoğun bazı toplantılar yaptıkları, bu toplantılarda Erdoğan ve MİT tarafından oluşturulan planın içinde yer aldıkları, hatta planda kendilerine en önde yer verildiği de ortaya çıkıyor. Son iki ayda yoğunlaşmaya başlamasının nedeni ise Erdoğan’ın Rojava ve Kuzey Doğu Suriye topraklarının tamamını işgal etmek için tehdit etmeye başlaması, saldırı için hazırlıklar yapmasıyla ilgili. Yani olası bir işgal saldırısında yine bu çetelere önemli görevler verildiği bir kez daha görülüyor.

Türkiye’nin Rojava ve Suriye’de sona doğru gittiği bir dönemde Kürt işbirlikçi ve hainlerinin hâlâ Türkiye ile hareket ederek işgal planlarında yer almasının birçok nedeni var. Bu nedenlerin başında; bu kişilerin her ne kadar Kürtler adına hareket etseler de gerçekte MİT’in birer elemanı olduğu ve hatta maaşlarının da onlar tarafından ödenmesi geliyor. Bu konuda daha Fuat Aliko, A. Hekim Beşar, Kamuran Haco, İbrahim Biro’ya Türk devleti tarafından İzmir, İstanbul gibi yerlerde evler tahsis edildiği, bunun karşılığında Rojava’yı yıkma planları içinde yer aldığı çok sayıda belge ortaya çıkmıştı.

PLANLARI TUTMAZ

Bu planların tutmayacağı kesin. Zira şu ana kadar Türkiye’nin katliamlar gerçekleştirerek Efrîn’i işgal etmiş olması dışında hiçbir planları tutmadı.