Erdoğan’ın çıkmazları

AKP’nin Türkiye’nin herhangi bir sorununu çözme gücü ve yeteneği kalmamıştır. Erdoğan için de iktidar demek her şey demektir. Bu açıdan gündemi baskılamak, muhalefeti susturmak ve etkisizleştirmek için savaşı tırmandıracaktır.

ZEKİ BEDRAN'IN ANALİZİ

Türkiye’deki seçimler CHP’nin birinci parti olmasıyla sonuçlandı. AKP bütün devlet olanaklarını ve basını kullanmasına rağmen kaybetti.

Seçimlerin sonucu konusunda yapılan tahminler genelde doğru değildi. Ama Mayıs seçimlerinden bu yana Erdoğan, ülkenin sorunlarını çözme konusunda hiçbir adım atamadı. Ve gerillanın son eylemleri onların havalarını aldı, Kürt halkına büyük bir moral verdi. Önder Apo için yürütülen özgürlük kampanyası, onun İmralı’daki duruşu ve direnişi siyasi atmosferi değiştirdi.

Erdoğan, Kürt halkı üzerindeki soykırım planını sonuca götürmek için olağanüstü çalıştı. 2015’ten beri aralıksız bir saldırı halindeler. Kürtlere nefes aldırmayalım deyip savaşı ve saldırıları tırmandırdılar. Erdoğan bütün hükümetlerden daha fazla Kürt öldürdüğünü söyleyip övünüyordu. Futbol maçlarında skor bildirir gibi sayı veriyordu. En son verdikleri rakamlara göre 2015’ten bu yana 40 bin Kürt öldürmüşler.

Kürtlerle anlaşarak bir arada yaşama ve barışma yerine öldürerek teslim almayı ve Türkleştirmeyi bir tanrı buyruğu gibi esas aldılar. Yüz yıldır bu lanetli geleneği ve zihniyetlerini değiştirmediler. On binlerce insanı öldürüp geride kalanlarla nasıl bir birlik ve eşitlik kurulacak? Örgütsüz ve yenilmiş, iradeleri kırılmış bir halkı yutar yok ederiz, dediler. Ermenilere, Asuri-Süryanilere, Rumlara bunu yapmışlardı. Yüz yıldır bunu Kürtler üzerinde de yürütüyorlar. Arşivleri açmayız, gündemi değiştiririz, Kürtlerin çocuklarını okullarımızda asimile eder, beyinlerini yıkarız, diyorlardı. Nasıl olsa Kürtler kültürel soykırım kıskacına alınmışlardı. Üstüne şiddet, sürgün ve katliamlar eklendi mi yok etme süreci tamamlanacaktı.

Kürtlere ağır yıkımlar ve acılar yaşattılar ama teslim alamadılar. Önder Apo ve örgütlediği gerillası, örgütlü halk direnişi bütün oyunlarını ve planlarını bozdu. İstedikleri sonucu alamadılar. Son yıllarda iyice umutlanmışlardı. Halkı bastırdık, Kuzey’de kontrolü sağladık, kıpırdayanı tutukluyoruz, dünyada Kürtleri destekleyen bir devlet veya güç yok, Suriye’de Efrîn, Serêkaniyê gibi bölgeleri işgal ettik, etnik temizlik yaptık, Güney'de onlarca askeri üs kurduk, KDP’yi de bu planlara dahil ettik, dediler. Kimse Irak’ta ne işiniz var, niye bu kadar işgal ve bombalama yapıyorsunuz demiyor. İttifakı biraz daha genişletelim, saldırıları daha fazla artıralım, PKK’yi de gerillayı da ortadan kaldırırız, diyordu.

Erdoğan yönetimi son aylarını Kürtlere karşı bir dünya koalisyonu oluşturmakla geçirdi. Aylardır Irak’taki bütün güçlerle görüşüyorlar. Baskılar ve tavizler, teklifler sıralanıyor. ABD, NATO ve Rusya’yla da görüşme ve pazarlıkları arttı. İran’ı ve Suriye hükümetini de bu cepheye dahil etmek için uğraşıyor. Sadece kendi gücüyle ve şimdiye kadar aldığı destekle bu savaşı kazanamayacağını gördü. Bunun için Kürt Özgürlük Hareketi'ni daha fazla yalnızlaştırma ve kendi ittifaklarını artırma ihtiyacı duyuyor.

“Kürt sorununu çözmeyen çözülür” belirlemesi Türkiye’nin bir gerçeği olmaya devam ediyor. 2015’ten beri Erdoğan tek başına iktidar olamıyor. Kürtleri ezmek ve onlara kaybettirmek için savaş seçeneğini tercih etti. Kürtler de direndiler ve ona kaybettirdiler. 31 Mart seçiminde bu bir kez daha kanıtlandı. HDP’nin bütün belediyelerini iki dönem devletin gücünü kullanarak gasp ettiler. Ama halk teslim olmadı, tersine daha fazla bilendi ve öfkeyle doldu. Sonunda Kürtler kayyımları kovdu ve belediye sayısını daha fazla arttırdı. Seçim oyunları ve asker oylarıyla Şirnex, Şemzînan gibi yerleri yine işgal ettiler. Bedlîs gibi yerleri çaldılar. Bu oyunlar olmasaydı DEM Parti 15 belediye daha kazanırdı.

CHP’nin birinci parti haline gelmesi ve Kürt halkının sömürge uygulamalarını reddetmesi AKP-MHP faşizmini durdurur mu? Hayır, savaş durmaz. AKP’nin Türkiye’nin herhangi bir sorununu çözme gücü ve yeteneği kalmamıştır. Erdoğan için de iktidar demek her şey demektir. Bu açıdan gündemi baskılamak ve muhalefeti susturmak ve etkisizleştirmek için savaşı tırmandıracaktır. Çünkü şimdiye kadar CHP ve diğer partiler Kürtlere karşı yürütülen savaşa ve işgal harekatlarına karşı çıkmamışlardır. Onlar da milli birlik bütünlük korosunun bir parçası olmuşlardır. Erdoğan bunu konunun onların en zayıf tarafı olduğunu biliyor. Nasıl ki, Kürt sorunun dışarıda Erdoğan’ın en zayıf tarafı olarak biliniyorsa içeride de muhalefetin en zayıf tarafı olarak kullanıldı.

Seçim sonuçları tabii ki dışarıda da izleniyor. Erdoğan zaten güvenilmez ve itibarsız birisiydi. Ancak devletler çıkarları için onunla iş yapıyorlardı. Şimdi itibarı ve gücü daha da zayıflamış durumda. Bütün bunlara rağmen Erdoğan akıl ve çözüm yoluna gelmez. Ergenekon ve ırkçı MHP’yle kurduğu ittifak ve bölge devletlerinin zayıflığı onu savaştan alıkoymaz. Türkiye’nin yayılmacılık ve sınırlarını genişletme hesapları da var. Ortadoğu böyle derin bir kriz yaşarken, Türk faşizmi bu konjonktürden yararlanmak isteyecektir. Onun için iyimser yorumlar yapmaya gerek yoktur. Türk faşizmine karşı olanlar hesaplarını ona göre yapmalıdırlar.

Kaynak: Ronahî Gazetesi