Kurdistan ve Cherán: Ulus devletten intikamlar

Kurdistan'daki devrim ve demokratik modernite paradigması, dünyadaki birçok sosyalist ve demokratik güçler için pozitif bir referans noktası haline geldi. Cherán'daki özerklik projesinde kayda değer bazı paralellikler var.

Bu yıl 44. yıl dönümünü kutlayan PKK’nin mücadelesi, sadece devletçi güçlerin acımasız saldırılarına karşı nasıl başarıyla direnileceğini değil, aynı zamanda devletin ve iktidarın ötesinde alternatif bir yaşamın nasıl inşa edileceğini de öğretiyor. Kurdistan'daki devrim, eşzamanlı inşa ve direniş perspektifine yönelmiştir. Kuzey Kurdistan (Bakur) ve Doğu Kurdistan'da (Rojhilat) faşist rejimlere karşı mücadele ve protestolar devam ederken, Batı Kurdistan (Rojava) ile Şengal ve Mexmûr gibi bölgelerde demokratik konfederalizmin inşasını ilerletmek için yerel meclislerin yapıları güçlendiriliyor.

Kurdistan'da devrim saldırıyı beklemez, kendini tepki vermekle sınırlamaz; ekonomi, sağlık, eğitim ya da kültür gibi yaşamın tüm alanlarını bizzat örgütleyen aktif bir öznedir. Bunu yaparken de toplumun geniş kesimlerini dahil etmeye çalışan Kürt Özgürlük Hareketi, direnişini uluslararası bir bağlamda ve paradigmasının sütunlarını (radikal demokrasi, kadın özgürlüğü ve ekoloji) antikapitalist bir inşanın temel ilkeleri olarak görmektedir. Ulus devletin soykırım ve asimilasyon politikası, Ortadoğu ile sınırlı olmayıp küresel bir boyuta sahiptir.

SOYKIRIM VE ÖZ SAVUNMA

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan, kapitalist modernitenin 400 yıllık tarihinin aynı zamanda homojen ulus adına çok etnikli, çok kültürlü ve farklı siyasi birimlere sahip topluma karşı bir tür soykırımın ve buna karşı öz savunmanın tarihi olduğunu vurguluyor. Bu, kültürel soykırım süreçleri ve zaman zaman da fiziksel soykırımlar olarak anlaşılabilir. Öcalan'ın bu toplumlara ilişkin tanımı şu şekildedir: "Demokratik konfederalizm ise bu tarihe karşı öz savunma, çok etnisiteli, çok kültürlü ve farklı siyasi oluşumlarda ısrar tarihidir. Resmi modernitenin temel devlet formu olan ulus-devletin karşılığını demokratik modernitede demokratik konfederalist sistem oluşturur. Bunu devlet olmayan siyasi yönetim biçimi olarak tanımlamak mümkündür."

Bu anlamda ulus-devlet, toplumu homojenleştirme arzusuyla birçok geleneği ve kültürü soykırım ya da bir etnisiteye, dine, mezhebe ya da başka bir grup tahakkümü biçiminde asimilasyon yoluyla yok etmeye çalışmıştır. Binlerce kabile ve halk, dilleri, lehçeleri ve kültürleriyle birlikte fiilen ortadan kaldırılmıştır. Birçok dini uygulama ve inanç yasaklanmış; folklor ve gelenekler asimile edilmiş;bu asimilasyonu reddedenler sürülmüş ve marjinalleştirilmiştir; yani sosyal uyumları bozulmuştur. Öcalan'a göre bu, tüm tarihsel varoluş biçimlerinin "‘tek dil, tek bayrak, tek ulus, tek vatan, tek devlet, tek marş, tek kültür’ milliyetçiliğine" kurban edildiği anlamına gelmektedir. Ancak sömürü ve baskının olduğu yerde direniş de başlar. Öcalan bu direnişi şu şekilde tanımlamaktadır: "Kültürlerin direnişi kayaları delerek varlıklarını kanıtlayan çiçekleri andırır. Üzerlerine dökülen modernite betonunu parçalayarak tekrar gün ışığına çıkmaları bu gerçekliği kanıtlar."

Dahası, zaman içinde çok sayıda var olan kent, kasaba ve bölgelerdeki özerk yönetimleri, ulus devletçiliğin kurbanı olmuş önemli bir kültürel gelenek olarak görmektedir. Öcalan'a göre bu farklı kentsel, yerel ve bölgesel özerklikler, merkezi yönetimler tüm kıtalarda tam bir homojenliği dayatamadığı ya da tam olarak gerçekleştiremediği için varlıklarını sürdürmüşlerdir: "Rusya Federasyonu’ndan Çin ve Hindistan’a, tüm Amerika kıtasından (ABD federal bir devlettir, Kanada’da özerklik yaygınca uygulanmaktadır, Güney Amerika zaten bölgesel özerklik konumundadır) Afrika’ya (Afrika’da geleneksel aşiret ve bölge yönetimi olmadan devletler oluşup yönetemez) kadar özerk konumlar ve özerklik çalışmaları en aktif ve aktüel konulardır. Ulus-devletçiliğin bir hastalığı olan katı merkeziyetçilik sadece sayıları sınırlı bazı Ortadoğu devletlerinde ve diğer diktatörlüklerde uygulanmaktadır."

Öcalan'ın bakış açısına göre, ulus devlet hastalığından kurtuluş için kentin, yerelin ve bölgenin kurtuluşu kaçınılmazdır. Bu özgürleşme sadece Kurdistan'da gerçekleşmedi, başka yerlerde de sadece direniş değil, aynı zamanda demokratik özerkliğin inşası da destekleniyor.

MEKSİKA’DAKİ YERLİ TOPLULUK

Meksika'nın batısındaki Michoacán eyaletinde bulunan Cherán'ın Purépecha yerli topluluğu, Nisan 2011'den bu yana ekolojik mücadele, öz yönetim ve kadın direnişi sürecini destekliyor. Ayaklanma, devletin polis güçleri tarafından korunan suç gruplarıyla bağlantılı ağaç kesicilerin yasa dışı ağaç kesimine karşı çam ormanlarını savunmak için başladı. Cherán sakinleri, 5 yıllık bir süre içinde, topraklarındaki 27 bin hektarlık ormanın yaklaşık 20 bin hektarının kesildiğini tahmin etmektedir. Bu, mülksüzleştirmenin büyüklüğünü göstermektedir. 2009’dan bu yana 20’den fazla Cherán topluluğu üyesi, silahlı şiddet yoluyla topluma korku salan yasa dışı ağaç kesimi yapan silahlı gruplar tarafından öldürüldü, kaybedildi veya kaçırıldı. Belediye, iktidardaki siyasi parti aracılığıyla, yolsuzluğun açıkça görüldüğü bu tür olaylar karşısında hiçbir zaman adalet garantisi sunmadı. Genel olarak devlet ihmalkâr davrandı, çünkü yerel halkın şikâyetlerine rağmen topluma hiçbir zaman güvenlik garantisi sağlamadı ve bu da cezasızlığı kolaylaştırdı. Köylüler, çok geçmeden aynı belediye yetkililerinin, bölgenin bölgesel kontrolünü elinde bulunduran suç örgütleriyle iş birliği yaptığını fark etti. Cheránlı kadınlar, gençler, öğretmenler, köylüler, tüccarlar, zanaatkârlar ve reçineciler, 15 Nisan 2011'de  kereste yağmasını durdurmak ve iktidarın kötüye kullanılmasına, organize suçlar tarafından gasp edilmesine, insan kaçırmalara ve toplumu etkileyen tüm şiddete son vermek için kerestecilerle yüzleşmeye karar verdi.

SİYASİ ÖZERKLİĞİNİN TANINMASINI SAĞLADI

Bu durumla karşı karşıya kalan topluluk (kadınlar ve gençler ön planda olmak üzere) çeşitli şekillerde inatçı bir mücadeleye girişti: İlk tepki, köylülerin suçlular olarak adlandırdığı "kötü adamlarla" doğrudan silahlı çatışma ve ardından yerel polisin ve belediye yönetiminin kovulmasıydı. Bu yüzleşmenin ardından siyasi savunuculuk yoluyla çatışmaya bir çözüm bulmak amacıyla eyalet hükümetiyle anlaşmaya varmak için kurumsal bir müzakere stratejisi uygulandı. Federal Yargı Seçim Mahkemesi, Cherán topluluğunun kendi temsil sistemini ve belediye yönetimini oluşturma hakkını tanıdığı için çatışmaları barışçıl ve yasal bir şekilde çözmek için bir araç olarak hukukun karşı hegemonik kullanımı son derece önemliydi. Bu şekilde Cherán yerli topluluğu, yerli bir halk olarak haklarına başvurarak, kendi yönetim biçiminin, yani Meksika devletiyle ilişkiler çerçevesinde siyasi özerkliğinin tarihsel olarak tanınmasını sağladı.

BİR YIL BOYUNCA ŞENLİK ATEŞLERİ

Ayaklanmanın ilk yılında, yaklaşık 20 bin kişilik topluluk, mahalle örgütlenmesinin ilk çekirdeği ve aynı zamanda bir öz savunma mekanizması olarak sokaklarda 189 şenlik ateşi yaktı. Şenlik ateşlerinde, her sokağın sakinleri 24 saat nöbet tutmak, günlük yemeklerini hazırlamak ve Ronda Comunitaria'nın, yani her mahallenin sakinlerinin dönüşümlü katılımıyla topluluk düzeyinde faaliyet gösteren bir güvenlik ve gözetim organının yeniden etkinleştirilmesi yoluyla kendilerini "kötü adamlardan" toplu olarak korumak için bir araya geldi. Şenlik ateşleri neredeyse bir yıl boyunca sokaklarda aktif kaldı ve bu da bölge sakinlerinin sosyal bağlarını yeniden kurmalarına ve kendilerini siyasi olarak örgütlemek için topluluk bağlarını güçlendirmelerine olanak sağladı. Ateşin etrafındaki bu alanda tartıştılar, düşündüler ve topluluğun bugüne kadar sürdürdüğü siyasi özerklik projesini inşa ettiler. Örneğin; şenlik ateşlerinin tartışılması ve mutabakata varılmasıyla 12 yaşlıdan (dört mahallenin her biri için üç topluluk üyesi, Purépecha dilinde "büyük" anlamına gelen K'eris) oluşan ve mecliste el kaldırma usulüyle seçilen bir Büyük Konsey tarafından yönetilen bir komünal hükümet kurulmasına karar verildi ve iki temel ilkeyle yönetilen bir kolej organı oluşturuldu; başkalarına hizmet etmek ve topluma hizmet etmek.

HÜKÜMETİN ORGANİZE EDİLMESİ

Hükümet yapısı, köyün sosyal koordinasyon görevlerini üstlenen 8 operasyonel konsey aracılığıyla organize edilmiştir:

* Ortak Varlıklar Konseyi,

* Yerel Yönetim Konseyi,

* Mahalle Koordinasyon Konseyi,

* Tedarik ve Adalet Uzlaştırma Konseyi,

* Gençlik Konseyi,

* Kadın Konseyi,

* Sivil İşler Konseyi,

* Sosyal, Ekonomik ve Kültürel Programlar Konseyi.

GÜVENLİK, ADALET VE YENİDEN İNŞA

Bu konseyler de her mahalleden üç yıllık bir süre için genel kurulda seçilen kadın ve erkeklerden oluşmaktadır. Bugün Cherán, yerli bir halk olarak kendi kendini yönetme hakkını kullanıyor ve Cherán sakinlerinin kendilerinden oluşan kendi topluluk güvenlik organını muhafaza ediyor, siyasi kaderini kendi ellerine alıyor, radikal demokrasiyi günlük yaşamda bir gerçeklik haline getiriyor ve şu sloganı canlı tutuyor: "Güvenlik, Adalet ve Bölgemizin Yeniden Kurulması İçin" (Concejo Mayor de Gobierno Comunal de Cherán, 2017).

KAYDA DEĞER BAZI PARALELİKLER

Kürt Özgürlük Hareketi ile Cherán'daki özerklik projesi arasında kayda değer bazı paralellikler var. Hem Rojava Devrimi hem de Cherán'daki özerklik sürecinin 10 yıl önce başlamış olması, dünya sisteminde devlet şiddetinin ve halklara karşı kapitalist savaşların farklı bağlamlarda nasıl ifade edildiği konusunda benzerlikler olduğunu ortaya koymaktadır. Cherán örneğinde, çıkarcı şiddet, ormanları yasa dışı ticaret için bir meta haline getirmeye çalışırken, halk kendi üretim biçimlerini sürdürmeye çalışmış ve bu anlamda orman korucuları ve topluluk devriyeleri silahlı savunmada önemli bir rol oynamıştır. Kurdistan örneğinde çeşitli emperyalist ve sömürgeci güçlerin, gerillaları yok etmek için kimyasal silah kullanmak ya da devletsiz toplumun güçlenmesini önlemek için Fırat ve Dicle nehirlerinin suyunu kesmek gibi soykırım stratejileri yoluyla Kürt halkını kültürlerinden ve yaşam biçimlerinden koparmaya çalıştıkları açıktır. Burada da çeşitli savunma birimleri sivillerin hayatını koruma ve düşman saldırılarına karşılık verme rolünü yerine getirmektedir.

KADINLARIN ÖNCÜLÜĞÜ

Bir başka husus da kadınların direnişlerin ayrılmaz bir parçası, örgütlenmenin öncüleri olmaları ve genellikle kendilerini devrimci süreçlerin ön saflarında konumlandırmalarıyla ilgilidir. Cheránlı kadınlar, isyanın başladığı yer olan, topluluğa en yakın su birikintisinin etrafındaki ağaçları savunmak için ilk örgütlenenler oldu. Kürt halkı söz konusu olduğunda, kadın devriminin Kurdistan'ın devrimi olduğu oldukça açıktır. Neredeyse PKK’nin kuruluşundan itibaren devrimci mücadelede aktif rol oynamışlardır. Bu rol, Kürt siyasi örgütlenmesinde paralel kadın yapılarının oluşturulmasıyla tamamlanmış ve şu anda varlık gösterdikleri toplumsal yaşamın her alanındalar. Aynı şekilde, bahsedilen iki deneyimde de öz yönetim yapıları içinde ve dışında ataerkilliğe karşı mücadele süreklidir ve bu da onları ataerkillik karşıtı mücadelede bir referans noktası haline getirmektedir.

RADİKAL DEMOKRASİNİN SOMUTLAŞMASI

Hem Cherán'da hem de Kurdistan'da demokratik siyasetin yeniden tanımlandığı gözlemlenebilir. Bu, radikal demokrasinin soyut bir varsayım olmadığı, devlet aygıtlarının müdahalesi ve kapitalist modernitenin karakteristik kurumlarının manipülasyonu olmaksızın toplumsal yaşamı sürdürmek için katılımcı, eleştirel ve proaktif bir siyasi kültür üreten kolektif müzakere ve anlaşma alanlarının yaratılması yoluyla erkeklerin, kadınların, çocukların ve yaşlıların günlük yaşamlarında somutlaştığı anlamına gelir. Bu, insanların kendi kültürel stratejilerini, çeşitliliğe örgütleyici bir ilke olarak değer veren; sosyal, kültürel, siyasi ve ekonomik yaşamın tüm alanlarında ifade bulan bir siyaset inşa etmek için belirlenen yolları ve zamanları dikkate alarak aşağıdan kendi yollarını inşa etmelerine olanak tanır.

KONSEY FİKRİNİN GERİ KAZANILMASI

Son olarak, toplumu örgütlemek için konsey fikrinin her iki devrimci süreçte de nasıl geri kazanıldığı ilginçtir. Kurdistan örneğinde köy meclisleri, demokratik konfederalizmin denendiği Kuzey-Doğu Suriye Özerk Yönetimi'nin merkezi figürüdür. Rojava, siyaset, adalet, eğitim, sağlık, ekonomi, öz savunma, kültür, gençlik, ekoloji, diplomasi ve elbette kadın gibi konfederal sistemin her boyutunu ele almaya çalışan konseyleriyle yaşayan bir örnektir. Bu nedenle Kürt Özgürlük Hareketi, kurtarılmış bölgelerdeki özerk özneyi oluşturmak üzere birbirine bağlı, her biri bir kadın ve bir erkek tarafından yönetilen konseyler ağına dayanan bir örgütlenme modeline dayanmaktadır. Cherán'da konseylerin işleyişi benzerdir, çünkü toplumsal yönetim yapısıyla bağlantılıdırlar ve sosyal yaşamın idaresi için belirli bir özerklikle çalışırlar, toplumun sorunlarını çözmeye yardımcı olurlar ve öz yönetimin farklı yönlerini geliştirmek için iş birliği yaparlar.

ÖZGÜRLEŞTİRİCİ BİR UFKA DOĞRU

Birbirlerini tanımaksızın, yaşamı, kültürü ve onuru savunan her iki topluluk örgütlenmesi deneyimi, kapitalist savaşlara rağmen demokratik modernitenin ortaya çıkmakta olduğunun somut kanıtlarını temsil etmektedir. Cherán'dan Kurdistan'a, hareket halindeki halklar, ekolojik ve demokratik terimlerle, tarihsel olarak halkları ezen sömürgeci ve ataerkil düzeni altüst eden aşağıdan politik pratiklerle özgürleştirici bir ufka doğru ilerliyor. Bu anlamda Öcalan şunu savunmaktadır: "Tarihsel koşullar nasıl 19. yüzyılda daha çok ulus devletçilikten yana idiyse, günümüz koşulları da -21. yüzyıl gerçeklikleri de- demokratik uluslardan ve her düzeyde güç kazanmış kentsel, yerel ve bölgesel özerk yönetimlerden yanadır."

Öcalan'nın kaleme aldığı bu öngörü, haklı olarak kapitalizmin sınırlarında başka bir dünya olasılığını gündeme getirmektedir. Çünkü artık, "19. yüzyılın ortalarında ulus-devletçilik tarafından tasfiye edilen konfederal yapıların akıbetini 21. yüzyılda bir kez daha tekrarlamamak, tersine demokratik konfederalizmin zaferine dönüştürmek için koşullar oldukça elverişlidir."

EN ÖNEMLİ STRATEJİK GÖREV

Elbette bu deneyimlerin önündeki zorluklar çoktur ve bazen çok ısrarcıdır, çünkü bu deneyimler, dünya sisteminin tahakkümüne karşı özgür toplumlar inşa etmekle ilgilidir. Ulus devleti karakterize eden liberalizm, geçtiğimiz yüzyılın tarihinde birçok bağlamda ve farklı vesilelerle olduğu gibi, her zaman bu demokratikleşme eğilimlerini yozlaştırmaya ve kendi ideolojik ve maddi hegemonyası altına almaya çalışır. Önceki devrimci süreçlerden çıkarılan bu dersler ışığında, demokratik modernitenin en önemli stratejik görevi, sömürgeci ve ataerkil tahakküm sistemine karşı çıkan tüm halklar ve süreçler gibi, kentsel, yerel ve bölgesel siyasi oluşumlarda ifadesini bulan tarihsel toplum akımını, kendisini sürekli tamamlayan ve eklemleyen, eleştiri ve özeleştiriyi kabul eden ve ulus devlet tuzağına düşmediği sürece özgürleştirici potansiyelinin farkında olan yeni bir ideolojik ve siyasi yapıda toplamaktır.

Kaynaklar:

- Abdullah Öcalan, Demokratik Uygarlık Manifestosu 3. Kitap : Özgürlük Sosyolojisi

- Concejo Mayor de Gobierno Comunal de Cherán (2017). Cherán K´eri. 5 años de autonomía. Por la seguridad, la justicia y la reconstitución de nuestro territorio. En cortito que´s pa´largo.

- Cherán belgeseli özyönetim deneyimi hakkında daha fazla bilgi için: https://www.youtube.com/watch?v=xr1hapswLd0