Topyekûn savaş konseptinin Kurdistan’da Hizbullah/HÜDA PAR ayağı -III-

Kürtlere yönelik topyekun saldırıların bir aparatı olarak konumlandırılan HÜDA PAR, kuruluş aşamasından beri mevcut iktidar ile direk ilişki içinde ve ortak çalışma yürütüyor.

14 Mayıs’ta yapılacak seçimlerde HÜDA PAR Cumhuriyet İttifakında dahil olarak Kurdistan’da iktidarın ve devletin yedeğinde onun emniyet sibobu olarak rol aldığını tescil etti. Kürtlere yönelik topyekun saldırıların bir aparatı olarak konumlandırılan HÜDA PAR, kuruluş aşamasından beri mevcut iktidar ile direk ilişki içinde ve ortak çalışma yürütüyor.

Hizbullah grubu, 1990-2000 yılları arasında sivil halka yönelik uyguladığı şiddet yöntemleri, mezar evler ve domuz bağları ile anılan bir devri kapattı. Örgüt, 2002 yılında ise silahlı eylemleri bıraktığını duyurdu. Bu süreçte Mustazaflar Derneğini kurarak sivilleşmeye yönelik adım attı. Mustazaflar Derneği 2010 yılında ‘Hizbullah ile ilişkilidir’ gerekçesiyle kapatıldı. 2012 yılına gelindiğinde ise Hizbullah grubu, Hür Dava Partisi (HÜDA PAR)  adında bir parti kurarak, sisteme tekrar dahil oldu. Hizbullah her ne kadar sistemi reddettiğini ve ‘Tağut’ olarak değerlendirse de kuruluşundan  günümüze kadarda sistem ile iç içe oldu.

HİZBULLAH ARŞİVİ İLE DEVLET KENDİ KİRLİ GEÇMİŞİNE EL KOYDU

17 Ocak 2000'de Beykoz'daki bir villaya yapılan operasyonda Velioğlu öldürülmesi ve üst düzey yöneticilerin tutuklanması yeni bir sürecin başlangıcıydı. Yapılan operasyonlarda örgütün tüm arşivi devlet eline geçmişti. Eskiden Hizbullah örgütü içinde yer almış ve ismini vermek istemeyen bir tanık o dönemi şöyle değerlendiriyor: “Devlet artık taşıyamadığı kirli geçmişine operasyon yaptı. PKK’nin ateşkes kararı ve Güney Kurdistan’daki üs alanlarına çekilmesi Hizbullah, JİTEM ve diğer sivil savaş taraflarının varlığını boşa çıkarıyordu. Devletin bunu kontrol etmesi zorlaşmıştı. Halkta da tepki doruktaydı. Devlet bunu taşıyamadığı için operasyon yaptı. Devlet zaten Hizbullah’a operasyon yapacaktı. Yaptırdığı kirli ilişkilerinden sonra ellerinde biriken kirli ilişkileri yok etmek adına bir operasyon kaçınılmazdı. Hizbullah’ın sahip olduğu sakladığı bilgiler, aynı zamanda devletin yürüttüğü kirli savaşında bir bilançosuydu. Benim aldığım bilgilere göre Velioğlu o villada zaten öldürülmüştü. Sadece bir operasyon süsü verdiler. Ve devlet kendi kirli geçmişine el koydu. Bir örgütün lideri çatışma da öldürülecek, yüzü tanınmayacak hale getirilecek ama yanındaki yardımcıları da tek çizik almadan sağ kurtulacak. Bu pek inandırıcı bir durum değil. Çünkü hem Velioğlu’nun hem de Hizbullah yöneticilerin Devlet ile ilişkileri vardı. Hizbullah bunları kayıt altına almıştı. Bütün mesele bana göre buydu.” 

‘DEVLET HİZBULLAH’I TERBİYE ETTİ, YOK ETMEDİ’

Velioğlu’nun öldürülmesinden sonra Hizbullah’a her tarafta operasyon çekildi. Yönetim kadrosu ve militanları tutuklandı. Bu durumla ilgili düşüncelerini söyleyen tanık, “Devlet kontrol dışına çıkan Hizbullah’ı operasyonlarla terbiye etti. Ama siyasi olarak yok etmedi. Yeniden kullanmak için el altında tutu. Ve sisteme dahil edeceği zamanı bekledi. Bugün gelinen noktada ne dediğim gayet açıktır” dedi.  Hizbullah’ın siyasal alanda çalışmalar başlaması kendi içlerinde ciddi bir tartışma ve ayrışmayı da getirdi. Ayrılan birçok kadrosu radikal selefi gruplarına katılım sağladı.

HİZBULLAH’IN SİYASALLAŞMA SÜRECİ VE İMAJ SİYASETİ

2002’den sonra Hizbullah, Mustazaflar Derneği yanı sıra farklı isimlerle Diyarbakır, Van, Batman gibi illerde onlarca dernek daha kurdu. Mahallelerde sivil temsilcilikler açıtı.  Hizbullah, kanlı geçmişini topluma unutturmak için imaj yenileme arayışlarına girdi. Karşı oldukları ve önemsemedikleri Nurcu cemaatleri gibi davranmaya ve görünmeye özen gösterdiler. Tüm kurumlarında Mele Saidi Kurdi’nin (Bediüzzaman) kitaplarını bulundurup, ona vurgu yaptılar.  Hizbullah’ın Nur cemaatleri ile tarihsel olarak bir ilişkisi olmadığı gibi Bediüzzaman’ı da sevmez ve okumazlardı. Bediüzzaman’ın Kürt toplumundaki sempatisinden faydalanmak için bu yöntemi kullandılar.

Hizbullah ikinci döneminde Şeyh Said ve Bediüzzaman gibi Kürt Alimlerin tarihsel Kürdevari taraflarını referans olarak işlemeye ve bunun üzerinde toplum ile ilişkilenmeye yöneldi.

DERİN DEVLETİN KURDİSTAN’A UYARLADIĞI KUTLU DOĞUM HAFTASI MİTİNGLERİ  

Hizbullah grubunun tekrar sisteme eklemlenmesi AKP iktidarı döneminde adım adım meşru zeminler üzerinde hazırlandı. AKP iktidarı ile siyasal amaçlı dini görünümlü faaliyetlerin Kurdistan’da yoğunlaşmasının bir ayağı da Hizbullah üzerinde hayata geçirildi. Hizbullah, dernekleşme aşamasında itibaren AKP kimliği ile seçim çalışmaları ve farklı etkinliklerde boy gösterdi. Hiçbir İslam ülkesinde kitlesel etkinlik bazında kutlanmayan Kutlu Doğum Haftası AKP’nin desteği ile Hizbullah yapıları tarafından Kürdistan’da miting şeklinde kutlanarak, siyasi ranta dönüştürüldü. 90’ların en karanlık dönemlerinde başbakanlık yapan Tansu Çiler’in danışmanı Prof. Mumtazer Türköne tarafından önerilen Kutlu Doğum Haftası etkinlikleri Hizbullah vasıtası ile Kürdistan’a taşınarak pratiğe geçirildi. Hizbullah, dini görünümlü etkinlikleri toplumsal meşruiyet kazanmak için kullanarak, karanlık geçmişini hafızalarda silmenin bir yolu olarak kullanıyor.

HİZBULLAH’IN HÜDA-PAR OLARAK SİSTEME YENİDEN EKLEMLENMESİ

Tutuklu bulunan Hizbullah yönetimi Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 2009 yılında müebbet hapis ile cezalandırıldı. 2011 yılında tutukluluk sürelerinin 10 yıldan fazla olamayacağına dair yapılan değişiklik ile Hizbullah’ın yönetimi serbest bırakıldı. Hizbullah yöneticilerinin serbest bırakılması ile siyasi parti çalışmaları da hız kazandı.  2012 yılında Hizbullah, HÜDA-PAR ile siyasete dahil edildi.

HÜDA-PAR’ın kuruluşunu Türk sağcı, AKP’li yazar ve iktidar çevresi entelektüel kesimler Hizbullah örgütünün şiddeti bırakmış gibi lanse ederek, meşruiyet sağlama yarışına girdi. Sanki Hizbullah hiçbir şey yapmamış gibi bunu çok önemli bir gelişme olarak topluma sundular. Ancak 2014 yılında Kobani olayları geliştiğinde Hizbullah ile devlet arasındaki organik ilişkinin devam ettiği gerçeği bir daha ortaya çıktı. Hizbullah’ın her an mobilize olabilecek militan yapısının korunduğu, hücre yapılarının korunaklı ve aktif tutulduğu gerçeği bir daha anlaşıldı.

DEVLET HİZBULLAH’I YEDEĞİNDE OPERASYONEL BİR GÜÇ OLARAK HAZIRDA TUTUYOR

2015 yılında İHYA-DER Başkanı Aytaç Baran’ın evinin önünde silahlı saldırı sonucu öldürülmesi üzerine silahlı Hizbullah militanları uzun namlulu silahlarla halka saldırmıştı. Şehitlik Özgür Yurttaş Derneğini ve mahalle de kahveleri tarayan militanlar 3 sivil insanı katletti. Polisler mahallede sadece izleyici konumunda kaldı. Ardında Aytaç Baran’ın cenaze merasiminde Hizbullah uzun namlulu silahlarla polislerin gözetiminde gövde gösterisi yapmıştı. Devlet, Kürtlerin siyasal kazanımların karşısında ihtiyaç duyulduğunda operasyonel bir güç olarak Hizbullah’ı yedeğinde tutuğunu somut şekilde göstermişti.

AKP’NİN HİZBULLAH İLE ORTAKLIK GEÇMİŞİ

HÜPA-PAR Cumhur ittifakı ortağı oldu. Devletin diğer organlarıyla ilişkili olduğu izlenimi verilmeksizin sadece AKP üzerinden bir ittifak görünümü ile HÜDA-PAR başka bir alana da taşınmış oldu. AKP devletin onaylamadığı böyle bir ilişkiyi geliştirmeyeceği bir gerçektir. HÜPA-PAR kuruluş aşamasından beri mevcut iktidar ile direk ilişki içinde ve ortak çalışma yürütüyor.

Erdoğan her ne kadar, “benim partimi böyle bir örgütle ilişkilendirmek densizliktir, namertliktir” dese de Hizbullah AKP’nin iktidarı döneminde yasal alanlarda boy göstermeye başladı ve sürekli ittifak halinde çalıştı. AKP Batman milletvekilleri, 2010 yılında Mustazaf-Der’i ziyaret edip destek verdiler. Ardında 2011’da Hizbullah yöneticileri cezaevinde serbest bırakıldılar. Hizbullah bu jeste karşılık 2011 seçimlerinde Kürdistan’da AKP için seçim çalışmaları yürüttü. Kurdistan’a gelen tüm AKP’li bakan ve vekiller olsun Hizbullah bağlantılı Sivil oluşumları ziyaret edip destek oldular.  2007, 2009 ve 2011 ve akabinde yapılan tüm seçimlerde Hizbullah AKP ile ortak seçim çalışması yürüttü.

Bu ortaklık temelinde yürüyen ilişkiler sonucu Hizbullah davasında cezaevinde bulunan tüm militanlar serbest bırakıldı.

LOZAN’IN 100’UNCÜ YILINDA MHP/HİZBULLAH ORTAKLIĞI

14 Mayıs’ta Lozan Antlaşmasının 100’üncü yılında Türkiye bir seçime gidiyor. Bu seçim hem Kürtler hem de Türkiye için son derece önemli ve stratejik bir seçimdir. HÜDA-PAR’ın Kurdistan’da aktif bir yapı olarak Kürtlerin kazanımlarını yok etmeye yönelik imha siyasetini yürütmesi nedeni ile AKP’nin oluşturduğu Cumhur ittifakına dahil edildi. Bu ittifakta MHP, BBP partisi gibi faşist milliyetçi yapılara HÜDA-PAR’ın eklemlenmesi devletin Kürdistan’daki yürüttüğü stratejiyle alakalı bir siyasettir.

MHP/HİZBULLAH’IN 90’LI YILLARDA DEVAM EDEN ORTAKLIĞI

90’larda Kurdistan’da yürütülen savaşa MHP ve ülkücü kadrolar dahil edilmişti. Ülkücü kadrolar üzerinden birçok Kürt iş adamı infaz edilmişti. Bu  kadrolar Kurdistan’daki savaşta aktif rol almışlardı. Aynı dönemde Hizbullah yapısı da o dönemin savaş konseptinde aktifti. Bugün yürütülen topyekun savaş konseptinde iki yapının ortaklığı salt seçim ittifakı olarak değerlendirilemez.

Devlet 90’lardan bugüne kadar yedeğinde tutuğu ve illegal olarak militarist gücünden faydalandığı bir yapı ile ilişkilerinin gizli kalmasını sağlayarak meşruiyetini tartışır hale getirmedi. AKP üzerinden yeni savaş konsepti gereği konumlandırdığı Hizbullah yapısıyla açıktan ilişkilenerek örgüte meşruiyet sağladı. Sahip oldukları mobilize militarist gücünden istifade etmek istediği aşikardır. Nitekim HÜDAPAR liderinin seçim meydanlarında ‘sizi sokağa çıkartmayacağız’ ifadesi herhangi bir seçim propagandası olarak değerlendirmek fazlaca iyi niyetliliktir.

AKP KAYYUM BELEDİYELERİ ÜZERİNDEN HÜDA-PAR’I FİNANSE EDİYOR

AKP’nin özelikle HDP’ye yönelik topyekûn saldırıları kapsamında Kurdistan’da HÜPA-PAR’a her türlü desteği veriyor. Kayyum atanan yüzlerce belediye üzerinden HÜPA-PAR’a yakın dernek ve kurumlara ihaleler üzerinde finans sağlayan AKP, HÜDA-PAR’a yakın yüzlerce kadroyu belediyelerde istihdam etti. Ayrıca bölgede devlet tarafından yapılan bir çok çalışmanın ihalesi de bu yapıya yakın müteahhitlere vererek, bu şekilde finansmanını sağlıyor.

HÜDA-PAR DEVLET KURUMLARINDA İSTİHDAM EDİLİYOR

Son dönemlerde gerek belediyelerde olsun gerekse devletin diğer kurumlarında olsun HÜDA-PAR’ın kadroları istihdam ediliyor. Özelikle Sağlık Bakanlığı bünyesinde HÜDA-PAR’a yakın kadrolar Kurdistan’da görevlendiriliyor.

DİN ADI ALTINDA ÖRGÜTSEL FAALİYETLER

Kürt Siyasal Hareketine ve kazanımlarını geriletmeye yönelik politikalar eşliğinde HÜDA-PAR’ın ‘Medrese’ adı altında geliştirdiği dini görünümlü çalışmalar da devlet destekli yürütülüyor. Kürt Siyasal Mücadelesinin geriletilmesi için yürütülen imha siyasetinin en önemli aparatlarından bir de HÜDA-PAR olarak karşımıza çıkıyor.

Kurdistan’ın bazı mahallerine HÜDA-PAR’a yakın imamlar atanıyor. Camiler amacı dışında örgütsel faaliyet ve politik amaç için kullanılıyor. Bu duruma rahatsız olan bazı imamlar durumu müftülüklere bildirdiğini ancak müftülüğün kendilerine ‘Emir yukarıdan yapacak bir şey yok’ denildiğini aktarıyor.