Son Dakika: Stêrk TV ve Medya Haber TV'ye baskın: Polisler tüm binayı talan etti

Ulusal birlik ve zoru görmek - II

ENKS’nin, hatta KDP’nin, belki de dolayısıyla Türkiye’nin ulusal birlik çalışmaları konusunda dayattığı temel açmazlar var. Böyle zorlu hale gelen bir süreç, daha şeffaf yürütülmeli.

İlk yazımda Kürt ulusal birliği meselesinin neden Kürtlerin ‘biricik’ meselesi haline geldiğini, bu masayı Türkiye’nin nasıl işgal ettiğini, bu birlik çalışmasının nasıl bir planın sopası haline getirilmek istendiğini ve meselenin nasıl zorlu bir hale dönüştüğünü yazmıştım.

Bu hususlarda KDP-ENKS konusu önem kazanıyor. KDP-ENKS’nin görüşme süreçlerinde dayattığı kimi talepler, makasın açılmasına sebep oluyorken, riskleri arttırıyor ve kötü senaryoları gerçek kılıyor. En önemlisi de ulusal birlik çalışmalarının ikinci aşamasına geçilmişken Türk ordusu tarafından Federe Kürdistan Hükümeti’nin onayı ve payı aşikar olan bir topyekun saldırı dalgasının başlatılmasıdır. Bu saldırı dalgasının sonuçlarının, birlik çalışmalarının anlamını yitirecek denli önemli olduğunu unutmayalım.

İKİLİ İKTİDAR VE PAYLAŞIM DAYATMASI

Birinci görüşme sürecinin belli bir ara verdiğini hepimiz takip ettik. Bu ‘ara’ süreci neydi? Görüşmede nasıl bir rol oynadı? Bu ara süreç, ‘Kürt Ulusal Birliği Partileri’ adımı karşısında ENKS’nin gelişmeleri masaya yatırmak, KDP ve dolaylı olarak Türkiye ile müzakere etmek için kullandığı bir zaman dilimi oldu. ENKS başından bu yana Rojava ile Kuzey-Doğu Suriye’de belli çizgi ve siyasi anlayış içinde varlık gösteren bu güçleri PYD’nin bir uzantısı olarak gördüğünü belirtti. Bu açıdan kendi karşısında tek bir güç olarak PYD ile müzakereyi dayattı. Bu hesap aynı zamanda devrimin ‘bölüşümü’ açısından rol oynayacak bir hesaptı.

ENKS, Özerk Yönetim’in ekonomik, askeri ve siyasi gücünün bu partiler arasında demokratik teamüller temelinde paylaşımı söz konusu olursa basit bir matematik oyunuyla bu gücün ikiye bölünmesini garanti altına alacaktı. Güney Kürdistan nasıl KDP ve YNK güçleri tarafından ikiye bölünmüşse devrim de iki gücün denetiminde iki yapıya dönüşecekti. Geri adım atmayan Özerk Yönetim açısından bu, ilkesel bir mesele olarak da görüldü. Nitekim diğer güçlerin inkarı, demokratik ulus çizgisinin de inkarı anlamına gelecekti. ENKS, görüşmelere katılan güçleri kabul etti ve ‘ama’ dedi. Bu, görüşmede evet ama ‘paylaşımda’ soru işareti olarak algılandı.

KÜRTLERİN YALNIZLAŞTIRILMASI

Görüşmeler sürecinin bir diğer açmazı da yine demokratik ulus çizgisi olarak tanımlanan Rojava ile Kuzey-Doğu Suriye devriminin ruhunu inkar anlamına gelecek bir açmazı içeriyordu. ENKS, devrimi içine alan sınırlar içerisindeki Arap bölgelerinin ve Arap halkının, yine diğer halkların ve inançların bir tarafa bırakılmasını, Kürt coğrafyası ve Kürt halkının yönetim sorunlarının esas alınmasını istedi. Devrimin diğer öğeleri olan halklar ve inançlar deyim yerindeyse yarı yolda bırakılacaktı. Bu düşünce aynı zamanda Beşar Esad’ın da Özerk Yönetim yetkililerine “Kürtleri anladık da siz neden diğer halkların dertlerinin peşine düşmüşsünüz” diye hayıflandığı düşüncenin ta kendisiydi. Mevcut birlik çalışmalarını önemle takip eden Esad yönetimi, bu görüşme sürecini kabul etmiyor ama tüm Kuzey-Doğu Suriye’yi içine alan, halkların ve azınlıkların geleceğine yönelik bir hamleye dönüşmesinden daha büyük endişe duyuyordu. ENKS, böylelikle Esad’ın da ağzına bir parça bal çalmış oldu.

SEÇİME DE RAZI OLMADI

ENKS, devrim sürecine dahil olması konusunda yöntem olarak teklif edilen Rojava ile Kuzey-Doğu Suriye’de bir seçime de razı olmadı. Mevcut Özerk Yönetim’in Arap ve diğer halkların desteğini aldığını, bu destekle seçimleri rahatlıkla kazanacağını, bu yüzden bunu kabul etmediklerini bizzat ENKS’nin en yetkili ağızları ifade etti.

İKİ MESELE ERTELENDİ

Görüşme sürecinin bir açmazı olarak ENKS, Türkiye ile içerisine girdiği ittifaktan geri çekilmenin mümkün olamayacağını belirtti. Bu konuda ‘gözlemci’ olarak rol oynayan uluslararası güçlerin de telkiniyle konuyu tartışılabilir görerek erteledi. ‘Roj pêşmergeleri’ konusu da aynı telkinlerin sonucu ertelenen ama vazgeçilmeyen seçeneklerden biri oldu.

ROJAVA’NIN KÜRDİSTAN’DAN SOYUTLANMASI

Bir başka açmaz ise üzerine tartışmaların süreceği bir husus. ENKS, PKK’liler diye adlandırdığı daha önce PKK saflarında yer almış, devrim sürecinde Rojava Devrimi’ne katılmış, yine devrim sürecinde Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın seferberlik çağrısı ile bu topraklara özelde Kuzey Kürdistan’dan ve Kürdistan’ın diğer parçalarından, yine çeşitli Avrupa ülkelerinden gelip çalışmalara katılmış kişilerin, aktivistlerin Rojava’dan çıkarılmasını tartıştı. ENKS, bunu ikinci görüşme sürecine bıraksa da taraflar bu talebin bir Türkiye dayatması olduğundan kuşku duymadı.

İşte tüm bunlar, ENKS’nin, hatta KDP’nin, belki de dolayısıyla Türkiye’nin ulusal birlik çalışmaları konusunda dayattığı temel açmazlardı.

Kürt Ulusal Birliği Partileri (PYNK) ve ENKS adına dün yapılan ortak açıklama ve varılan anlaşma, birlik çalışmaları konusunda umut veriyor; ancak ENKS’nin ‘ama’ları ve KDP’nin Güney Kürdistan’da gelişen işgal saldırılarına tavrı, ikinci görüşmelerin önünde aşılması gereken sorunlar olarak duruyor.

ÖZERK YÖNETİM VE QSD’YE ELEŞTİRİ

Mevcut durumda özenle ve belli hassasiyetler gözetilerek bu süreç kapalı yürütülüyor, ancak bu tümüyle doğru mudur ya da nereye kadar doğrudur? Bu hususta bir eleştiri de Özerk Yönetim ve QSD yetkilileri için belirtilebilir. Bu sürecin kendine özgü biricik yanları olabilir, kapalı kalabilecek noktaları da. Ancak gerçek şu ki; böyle zorlu hale gelen bir sürecin daha şeffaf ve halka açık, hatta Kürdistan’ın diğer parçalarına daha açık yürütülmesi doğru olanıdır.