17 Aralık’tan bu yana Strasbourg’da tecride karşı açlık grevi direnişinde olan 14 eylemci adına Stêrk TV’ye konuşan gazeteci Gülistan Çiya İke, Leyla Güven öncülüğünde başlayan ve giderek yayılan direnişin büyük ses getirdiğini vurguladı.

Eylemlerinin getirdiği yankının kendilerini sevindirdiğini söyleyen İke, uluslararası kamuoyunun ‘seslerini duymasını’ umduklarının altını çizdi.

Süresiz-dönüşümsüz açlık grevi direnişlerinin uluslararası kamuoyunda ses getiren etkisine rağmen İşkenceyi Önleme Komitesi’nin (CPT) halen bir girişimde bulunmadığına dikkat çeken İke, “Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılmasında muhattap kurum CPT’dir. Türkiye Avrupa Konseyi (AK) üyesidir, CPT de AK’nin bir organıdır. Ve AK üyesi bir ülkedeki hukuk dışı tüm uygulamalar, CPT’yi alakadar eder” diye konuştu.

CPT’nin Türkiye’nin tecritle ayyuka çıkardığı hukuk dışı uygulamasına karşı tavrını açık etmesi veya değiştirmesini isteyen İke, “Önder Öcalan meselesinde görünüyor ki; CPT 20 yıldır tarafgir bir tutum takınıyor” dedi.

Son günlerde kendilerinin yanı sıra Leyla Güven başta olmak üzere birçok eylemcinin ailesinin CPT ile görüştüğünü hatırlatan Gülistan İke, görüşmelerdeki tavrın ‘gayri ciddi, kurumun misyonundan uzak ve siyasi’ olduğunun altını çizdi.

Kendileri ve açlık grevindeki tüm eylemcilerin direnişinin CPT’nin tavrını değiştireceğini vurgulayan İke, Kürt halkına da çağrı yaptı. İke halktan, faks ve e-mail göndermenin yanı sıra farklı eylemlilikler yoluyla CPT’nin görevini yapmaya çağrılmasını istedi.

Mücadele ve direnişin taviz verilmeden süreceğini yineleyen İke, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’a yönelik tecrit kırılmadan eylemlerine son vermeyeceklerini vurguladı.

CPT veya sorumlu karar alıcılar nezdindeki baskının Avrupa kamuoyunun alttan baskısının da önemli olduğuna işaret eden Gülistan İke, tüm Avrupa ülkelerinde diplomatik çabaların yoğunlaştırılarak Türkiye’ye baskı yapılmasının sağlanması gereğini de sözlerine ekledi.