İsveç Parlamentosu'nda AKP'nin saldırıları tartışıldı

İsveç Parlamentosu'nda düzenlenen seminerde, AKP'nin HDP ile Kürtlere dönük baskı ve saldırıları tartışıldı.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Avrupa Temsilciliği, İsveç Parlamentosu'nda Sosyal Demokrat İşçi Partisi (SAP) ile birlikte "Türkiye'de durum: Yerel bir bakış” başlıklı bir seminer düzenledi.

İsveç Sosyal Demokrat İşçi Partisi'nin Uluslararası Sekreter Yardımcısı Evin İncir, partinin milletvekilleri Sultan Kayhan ve Kadır Kasırga'nın katılımcıları selamlamalarından sonra, HDP Avrupa Temsilcisi Eyüp Doru, Kürt partilerinin 1979'den günümüze kadar geçen süredeki belediyecilik deney ve tecrübelerini katılımcılarla paylaştı.

Doru, Kürtlerin ilk belediyecilik deneyiminin Batman'da yaşandığını ve Belediye Başkanı Edip Solmaz'ın seçildikten 28 gün sonra katledildiğini, 2014 yılında yapılan seçimlerde Kürtlerin yönetime geldiği 106 belediyenin neredeyse tamamına kayyum atanarak halkın iradesinin gasp edildiğini söyledi.

DORU: GASP EDİLEN BELEDİYELERİ ÇOĞALTARAK GERİ ALACAĞIZ

Kürt belediyeciliğinin esasının halkın kendi kendisini yönetmesi olduğunu söyleyen Doru, ”Belediyelerimiz yörede yaşayan halkın durumuna uygun değişik dillerde Türkçe, Kürtçe, Arapça, Süryanice dillerinde hizmetler verdiği için hükümetin hedefi haline geldi. Kayyumlar atandıktan sonra bu dillerdeki hizmetler tamamen durduruldu” dedi.

Doru, önümüzdeki yılın Mart ayında yapılacak yerel seçimlerde Kürdistan'da kayyumun gasp ettiği belediyeleri çoğaltarak geri alacaklarını söyledikten sonra İsveç'teki partilerden seçimler için Türkiye ve Kürdistan'a gözlemci göndermelerini istedi.

Leyla Güven'in Kürt Halk Önderi Öcalan'a yönelik tecridin kaldırılması için başlattığı açlık grevinin giderek kitleselleştiğine dikkat çeken Doru, Türk devletinin baskılarına karşı İsveçli partilere duyarlı olmaları ve açlık grevcileriyle dayanışma içinde olmaları çağrısında bulundu.

ÇANDAR: BATILILARIN SUSKUN KALMASI DAHA UTANÇ VERİCİ

Gazeteci-Yazar Cengiz Çandar, Kürtçe başlattığı ve İngilizce sürdürdüğü konuşmasında Türkiye'de demokrasi olmadığını ve en temel insan haklarının ihlal edildiğini belirterek, barış sürecinde yapılanların günümüzde suç olarak kabul edildiğini somut örnekler vererek anlattı.

Türkiye'de demokrasi hakkında fikir sahibi olmak için HDP'ye yapılanları görmenin yeterli olacağını söyleyen Çandar, Demirtaş ve HDP'lilerin yasalara aykırı olarak tutuklanmalarının utanç verici olduğunu söyledi.

Avrupa ülkelerinin olanlar karşısında suskun kalmasını daha utanç verici bulduğunu söyleyen Çandar, Avrupa ülkelerine belirledikleri değer yargıları ve altına imza attıklarını sözleşmelere sahip çıkmaları çağrısı yaptı.

TEKE: KAYYUM ATANAN BELEDİYELER RANTA DAYALI

Kayyum atanan Silvan Belediyesi'nin  Eş Başkanı Melikşah Teke, AKP'nin elinden aldıkları belediyelerin rant üzerinde kurulu olduğunu, bazı ailelere hizmet ettiğini belirtti. 

BUCAK: ONUR SAHİPLERİ TECRİDE SESSİZ KALMIYOR

Diyarbakır Kayapınar Belediye Meclis Üyesi  Ayşe Serra Bucak, Leyla Güven'in vican ve onur sahibi olduğu için Öcalan'a uygulanan tecridin kaldırılması talebiyle açlık grevine başladığını, eylemlerin Kürdistan ve Avrupa'da yaygınlaştığını söyledi.

Kürtlerin 1999 yılında 30 belediye yönetiminde yer alırken, bu sayının 2014 yılında 100'ü geçtiğine dikkat çeken Bucak, AKP'nin 2016 yılında gerçekleşen darbe girişimden sonra temelsiz suçlamalarla kayyumlar atararak belediye yönetimlerini gasp ettiğini belirtti.

Bucak, AKP rejiminin  halkın seçtiği milletvekilleri ve belediye eşbaşkanlarını cezaevlerine attığını belirtirken, "Seçilmişlerin yerleri cezaevleri değildir. Görevlerine geri dönmeleri gerekiyor” dedi.

RİAZAT: TÜRKİYE'YARDIM VE SİLAH SATIŞLARI DURDURULMALI

Sol Parti Milletvekili Daniel Riazat, toplumdaki değişimlerin yerelden başladığı için belediyeler ve yerel yönetimlerin önemli olduğunu, HDP'nin Kürdistan'da yönetime geldiği yerleşim birimlerinde büyük dönüşümler gerçekleştirdiği için Erdoğan'ın belediye yönetimlerine el koyduğunu söyledi.

Riazat, Sol Parti'nin PKK'nin terör örgütleri listesinden çıkarılmasını, Avrupa Birliği'nin Türkiye'ye yaptığı ekonomik yardımları durdurmasını ve silah satışlarına son vermesini talep ettiğine vurgu yaptı.

MALM: TÜRKİYE'DE HALKIN TEMSİLCİLERİ CEZAEVLERİNDE

"Otoriter bir rejimi değiştirmek için neler yapılmalı" sorusuyla konuşmasına başlayan Liberal Parti Milletvekili Fredrik Malm, Türkiye'nin tepeden yönetilen bir ülke olduğunu ve halkın seçilmiş temsilcilerinin cezaevlerine atıldığını kaydetti. Malm, şunları da dile getirdi:

"Hükümeti yolsuzlukla suçlayanlar veya eleştirenler de cezaevine girme riskiyle karşı karşıya. Sadece Kürtler değil, ülkenin batısında yaşayan ve hükümeti eleştiren Türkler de rejimin baskısı altında. Merkezi olarak baskıyla yönetilen bir ülkeyi aşağıdan değiştirmek oldukça güç. Yerel yönetimlerde demokratikleşmeyi gerçekleştirmeye çalışan yerel yöneticiler cezaevlerine atılıyor. Haklarında 200 veya 300 yıl hapis cezaları isteniyor.”

Konuşmacıların kendilerine yönelik soruları yanıtlamasından sonra söz alan Sosyal Demokrat İşçi Partisi'nin Uluslararası Sekreter Yardımcısı Evin İncir, partilerinin HDP ile dayanışmayı sürdüreceğini ve Türkiye'de olanları duyurmak için benzer etkinlikleri sürdüreceğini belirtti.