Asimilasyon bir aileyi sürgüne ve parçalanmaya sürükledi

Türk devletinin inkarcı, asimilasyoncu ve tekçi politikası 11 çocuklu ailenin sürgününe ve parçalanmasına yol açtı.

İlkokul çağındaki çocuklarına ana dillerinde eğitim verilmesi talebi reddedildiği için çocuklarını okula göndermeyerek sivil itaatsizlik eylemi başlatan Ercan ailesinin başına gelmeyen kalmadı.

Ailenin ana dil için verdiği mücadele 2002 yılına kadar uzanıyor. Hıdır Ercan, Mardin'de çocuklarına ana dilde eğitim verilmesi için kurumlara başvurduktan sonra tehdit edildi. Dilekçesini geri çekmesi ve Kürtçe eğitim talebinden vazgeçmesi istendi. Geri adım atmayınca da 3 ay cezaevinde tutuldu.

Baskı ve tehditler karşısında aile, topraklarını terk ederek İstanbul'a göç etmek zorunda kaldı. İstanbul'da da ana dil için verdiği mücadeleyi sürdürünce ve çocuklarını okula göndermeyince, Hıdır Ercan hakkında yeni davalar açıldı.

Ercan, 2016 yılında iki çocuğunu yanına alarak İsveç'e geldi ve siyasi iltica talebinde bulundu. Eşi ve 9 çocuğu ise Türkiye'de yaşıyor.

İsveç'in orta kesimlerindeki bir sığınmacı kampında yaşayan Hıdır ve Dersim Ercan, yüzlerce kilometrelik yolu kat ederek Türk devletinin baskı, katliam ve soykırımına karşı düzenlenen eylemlere katılıyor. Uzun yıllar Kürdistan ve Türkiye'de sürdürdükleri mücadelelerini 2 yıldan beri İsveç'te devam ettiriyor.

KÜRTÇE EĞİTİM İSTEDİĞİ İÇİN CEZAEVİNE ATILDI

Hıdır Ercan, Mardin'in Mısuriye köyünden. Çocuklarının ana dilde eğitim alamadıkları için okulda başarısız, evde huzursuz olduklarını gözlemlediğini belirten Ercan, cezaevine atılmasına ve sürgün edilmesine yol açacak sürecin başlangıcını şöyle anlatıyor:

“Çocuklarımın okula gitmek istemediklerini fark ettim. Bazen okuldan kaçıyor ve derslere girmiyorlardı. Dersleri iyi değildi. Giderek içlerine kapanıyorlardı. Nedenlerini araştırdığımda okula gittiklerinde Türkçeyi bilmedikleri için dersleri anlayamadıklarını gördüm. Çocuklarımın durumu Kürdistan'daki baskı ve asimilasyon politikasının bir sonucuydu. Bizim ana dilimiz Kürtçeydi. Her halk gibi Kürt halkının da ana dilinde eğitim hakkı olmalıydı. Çocuklarımı yanıma alarak Mardin Valiliği'ne gittim. 'Bizim ana dilimiz Kürtçedir. Çocuklarıma ana dillerinde eğitim ve öğretim verilmesi için gerekli işlemleri yapılmasını istiyorum' yazıp, dilekçeyi valiliğe verdim.”

'BENİ VE ÇOCUKLARIMI ÖLÜMLE TEHDİT ETTİLER'

Ercan, dilekçesine 15 gün içinde cevap alamayınca yeniden çocuklarını yanına alarak valiliğe gidip dilekçesinin akıbetini araştırınca gözaltına alındığını, polislerin başına silah dayadıklarını kendisi ve çocuklarını öldürmekle tehdit ettiklerini söylüyor.

Dilekçesini geri almayı reddedince 'PKK'ye yardım ve yataklık' etme suçundan hakkında dava açıldığını ve 3 ay cezaevinde tutulduğunu söyleyen Ercan, “Serbest bırakıldıktan sonra bu kez de çocuklarımı tehdit etmeye başladılar. Sivil polisler, o sıralar 8 yaşında olan kızım Rojda'nın önünü birkaç kez kesti. Amaçları bizleri korkutup göçe zorlamaktı. Olanları savcılığa bildirdim ama jet hızıyla takipsizlik kararı verdi. Çocuklarımın can güvenlikleri kalmadığını düşünerek göç etmek ve İstanbul'a yerleşmek zorunda kaldım” dedi.

'DEVLETİN SİSTEMİNİ REDDETTİK'

İstanbul'da da çocuklarını okula göndermeyince hakkında davalar açıldığını söyleyen Ercan, “Kendi kısıtlı imkanlarımla çocuklarıma Kürtçe okuma yazmayı öğrettim. Faşist Türk devletinin baskıları yıllarca sürdü. Senin çocukların bir Türk gibi eğitim görecek dediler. Faşist Erdoğan ve saray çetelerinin taciz ve tecavüz tehditlerine rağmen geri adım atmadık. Evimizi ana dilimizde eğitimin verildiği bir mekana dönüştürdük. Kürt halkının dilini, kültürünü ve kimliğini tanımayan Erdoğan'ın tek bayrak, tek devlet ve tek dil demesine karşı biz aile olarak devletin sistemini reddettik” diyerek, Erdoğan ve AKP'nin tekçi politikasına tepki gösterdi.

'OĞLUMU İŞTEN ATTILAR'

11 çocuğundan hiçbirinin devletin okuluna gitmediğini ve devletin kurumlarında çalışmadığını söyleyen Ercan, AKP'nin atadığı kayyumların daha önce Artuklu Belediyesi'nde çalışan oğlu Rıdvan Ercan'a yaptıklarını da şöyle özetledi:

“AKP'nin belediyeyi işgal etmesinden sonra oğlum Rıdvan Ercan'ı işten attılar. Kendisine 'Siz aile olarak PKK'ye yardım ve yataklık ediyorsunuz. Senin kızının adı terörist Sözdar Avesta, kardeşlerinin adları Öcalan, Mazlum Doğan, Mahsum Korkmaz, Bahoz Erdal, Şoreşger Berita, Dersim Ercan. Siz ailece yıllardır ana dilde eğitim talep ediyorsunuz. Sizin ailenizin devlet kurumlarında yeri yok' demişler.”

Türk devletinin son yıllarda Kürt halkına yönelik saldırılarını, HDP milletvekilleri, belediye eş başkanlarının tutuklanmaları ve Efrîn'in işgalini örnek vererek arttırdığına dikkat çeken Ercan, “Türk devleti 100 yıldır Kürt dili üzerindeki soykırımını ve inkar politikalarını sürdürüyor” diye ekledi. Ercan, tüm Kürtlere Türk devletinin asimilasyon politikası ve eğitim sistemini reddetmeleri çağrısı yaptı.

'ANT İÇMEYE ZORLUYORLARDI'

Dersim Ercan 16 yaşında. Okula başladığında evde kullandıkları dilden farklı bir dille karşılaştığını söyleyen Dersim, söylenenleri anlamadığı için sıkıldığını ve bunaldığını, okula gitmek istemediğini belirterek okulda yaşadıklarını şöyle aktardı:

“Dilimle dalga geçiyorlardı. Söylenenleri anlayamadığım için öğretmen bana bağırıyor, çağırıyordu. Kürt olduğum halde her gün sınıfta 'Türküm, doğruyum' diye ant içmeye zorluyorlardı. Adımla da dalga geçiyorlardı. Çok mutsuzdum. Okula gitmek istemiyordum. Olanları babama söyledim ve okulu bıraktım.”

Babasının kendisi ve kardeşlerine Kürtçe okuma yazmayı öğrettiğini söyleyen Dersim, “Kürtçe benim için önemli. Kendimi daha rahat ifade edebiliyorum. Söylenenleri anlayabiliyorum. Okulda başarılı değildim. Çünkü başka bir dilde eğitim görmek zor. Eğer ana dilimde eğitim verilseydi başarılı olacağımdan eminim” dedi.

İnsanların ana dilde eğitim görme hakkının reddedilmesini büyük bir haksızlık olarak nitelendiren Dersim, “Bir halkın ana dilini reddetmek o halkı ölü saymak anlamına gelir. Kürtçe eğitimin olmaması Kürt halkına yönelik bir hakaret ve aşağılamadır. Biz aile olarak 2002 yılında beri devletin eğitim sistemini reddettik. Türkiye'de yaşayan tüm halkların; Kürt, Asuri-Süryani, Ermeni, Çerkes, Pomakların ana dilde eğitim haklarının olması gerekir” dedi.

'BİRLİKTE HAREKET EDERSEK ANA DİL HAKKIMIZI ELDE EDEBİLİRİZ'

Ana dilde eğitim hakkı istedikleri için bedel ödediklerini hatırlatan Dersim, “Dilini yitiren bir halk, kültür, tarih ve varlığını yitirir. Eğer Kürtler olarak birlikte hareket eder, Türk devletinin inkarcı politikasına karşı çıkarsak ana dilde eğitim hakkımızı elde edebiliriz. Kürtler çocuklarını asimilasyon değirmeni olan okullara göndermemeli” diyerek, Kürtlere sivil itaatsizlik eylemi yapmaları çağrısında bulundu.