KON-MED’den Kürtleri kriminalize eden yayın anlayışına tepki

KON-MED Eşbaşkanları, Almanya’daki basın örgütlerini, Kürt halkını kriminalize eden express.de sitesi ve WDR gazetesinin gazetecilik etiği ile bağdaşmayan habercilik anlayışlarını kınamaya ve protesto etmeye davet etti.

Almanya’daki Kurdistani Toplumlar Federasyonu (KON-MED) Eşbaşkanları, “Kürt sorununun demokratik çözümünü isteyen tüm kesimleri “terörist” olmakla suçlamak Erdoğan rejimine yalakalık yapmaktan başka bir anlam taşımıyor” vurgusunda bulunarak, “terör grupları toplanıyor” diye haber yapan express.de sitesi ve WDR gazetesini kınadı ve Almanya’daki gazetecilik ve yayıncılık meslek örgütlerini tutum almaya davet etti.

Eşbaşkanlığın açıklaması şöyle:

17 Şubat 2024’te sivil demokratik kurum ve kuruluşların desteklediği “Abdullah Öcalan’a özgürlük, Kürt sorununa siyasi çözüm” yürüyüşü Köln’de düzenlenecektir. Bizler de KON-MED olarak yüzyıllık Kürt sorununun demokratik çözümünden yanayız.

Türk devleti Kürtlerin temel insan haklarını, ulus olmaktan kaynaklı sivil haklarını tanımıyor; Kürtlerin taleplerini baskı ve zulüm politikası ile bastırmak istiyor. Kürt halkının legal demokratik talepleri zor ve şiddet yoluyla öteleniyor. Bu nedenle binlerce Kürt köyü boşaltıldı, 4 milyon Kürt zorla yerinden edildi. Binlerce aktivistimizin de içinde olduğu Kürtler, uluslararası insan hakları hukukuna aykırı şekilde işkenceye maruz kaldı. Bu nedenle Almanya başta olmak üzere Avrupa’ya Kürtler zorla göç etti. 2013-15 yılları arasında Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın girişimiyle yüzyıllık Kürt meselesinden kaynaklı silahlı şiddet ilk defa iki yıllığına durdu. Türk devleti ve özelde Erdoğan rejiminin Kürt sorununda silahlı şiddeti devreden çıkarmasıyla toplumda demokratik çözüm umutları arttı. Legal Kürt siyaseti barış atmosferi altında girdiği seçimlerde tarihsel bir ivme yakaladı. Barışçıl atmosferde düzenlenen 7 Haziran 2015 seçimlerinde HDP, 80 milletvekili kazandı. Ve 3 Kasım 2002’de iktidara gelen AKP-Erdoğan’ın ilk defa yenilebileceği açığa çıktı.

Erdoğan rejimi bu seçim sonuçlarını kabul etmedi ve devletin geleneksel şiddet yöntemleri ile Kürt meselesini bastırmak için politik değişikliğe gitti. Diyarbakır’ın Sur, Silvan, Lice ilçeleri, Mardin’in Nusaybin, Mazıdağı ilçeleri, Şırnak’ın Cizre ve Silopi ilçeleri ve kent merkezi, Hakkari ve Yüksekova yerle bir edildi. Alman leopard tanklarıyla Kurdistan kentlerini yıktı. Yine Almanya’dan ithal ettiği silahlarla Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi sınırlarındaki Efrîn, Girê Spî ve Serêkaniyê kentlerini işgal etti. Yüz binlerce insan zorla yerinden edildi.

Başûrê Kurdistan’daki Medya Savunma Alanlarında kimyasal silah kullandı. Bu silahların Almanya’dan Türk devleti tarafından ithal edildiğine yönelik iddialar var. Almanya Êzidî Soykırımını Bundestag’da tanıdı. Ancak Türk devleti Şengal’de soykırım saldırıları gerçekleştirdi. Her gün Şengal, Rojava, Maxmur Mülteci Kampı’na yönelik drone saldırıları yapıyor, DAİŞ’e karşı savaşan kadın ve gençleri katlediyor.

Bizler de Erdoğan rejimi altındaki Türk devletinin Kürtlere yönelik saldırılarını Uluslararası Ceza Mahkemesi/Roma Statüsü kapsamında incelenmesi gerektiğini düşünürken; 21. yüzyılda Kürt ulusunun statüsüz bırakılmasını kabul etmiyoruz. Elbetteki 17 Şubat’ta Köln’de düzenlenecek yürüyüşü destekliyoruz. Kürt sorununun demokratik çözümünü isteyen tüm kesimleri “terörist” olmakla suçlamak Erdoğan rejimine yalakalık yapmaktan başka bir anlam taşımıyor. Kürt ulusunun evrensel insan hakları, statü taleplerini “terör grupları toplanıyor” diyerek kriminalize etmek, Erdoğan ile işbirliğini göstermektedir.

Bu nedenle Almanya’daki gazetecilik ve yayıncılık meslek örgütlerini “express.de” sitesi ve WDR gazetesinin, gazetecilik etiği ile bağdaşmayan habercilik anlayışlarını kınamaya ve protesto etmeye davet ediyoruz.”