Stockholm Kürt Enstitüsü: Kayyum sömürgeciliktir

Stockholm Kürt Enstitüsü Başkanı Yazar Kamran Simo Hedilli, Amed, Mardin ve Van Büyükşehir belediyelerinin gasp edilmesinin sömürgeci bir uygulama olduğunu söyledi.

AKP-MHP faşizminin Kürt halkının iradesini hiçe sayarak 3 büyükşehir belediyesini gasp etmesine Stockholm Kürt Enstitüsü tepki gösterdi. Stockholm Kürt Enstitüsü Başkanı Yazar Kamran Simo Hedilli, Türk devletinin Kürdistan'daki tüm uygulamaların sömürgecilerin geçmişte yaptıkları uygulamaların aynısı olduğunu belirterek "Kürt halkı, demokratik güçler ve aydınlar Türk devletinin kayyum uygulamalarına karşı çıkmalı" dedi.

Cumhuriyet döneminden başlayarak iş başına gelen tüm hükümetlerin Kürdistan'da gerçekleştirdikleri milliyetçi, şoven ve ırkçı uygulamalarına kılıf uydurduklarını söyleyen Hedili, "Ama AKP-MHP ve Ergenekon ittifakı Kürtler söz konusu olduğunda kılıf uydurmaya gerek görmüyor, kendi kanunlarını bile çiğniyor. Türkiye'nin altına imza attığı uluslararası anlaşma ve sözleşmeleri de ihlal ediyor" şeklinde konuştu.

AKP-MHP VE ERGENEKON İTTİFAKI TÜM TÜRKİYE HALKLARI İÇİN BÜYÜK BİR TEHLİKE

Türk devletinin Kürdistan ve Kürt halkına yönelik sömürgeci anlayışının kayyum uygulamalarıyla sınırlı olmadığının altını çizen Hedili, şunları kaydetti: "AKP-MHP ve Ergenekon ittifakı, milliyetçi, dinci, ulusalcı güçlerin koalisyonu sadece Kürtler için değil tüm Türkiye halkları için büyük bir tehlikedir. Demokrasi için tehlikedir. Kendilerinden yana olmayan tüm güçleri düşman olarak görmektedir. Her türlü yasa ve hukuk kurallarını çiğneyerek istediklerini yapabileceklerini düşünüyorlar."

SALDIRILARA SESSİZ KALMAK FAŞİST İTTİFAKI CESARETLENDİRİR

AKP-MHP faşist ittifakın uygulamalarına karşı demokrasi güçlerinin direnmesi gerektiğini söyleyen Hedili, "Kürdistan'daki saldırı ve kayyum uygulamalarına karşı sessiz kalmanın faşist ittifakı daha da cesaretlendireceğinin herkes tarafından bilinmesi gerekir. Suskun ve sesiz kalarak zorbalıklara göz yumanlar yapılan hukuksuzlukların suç ortağı olacaktır.

Türkiye'deki tüm ilerici güçlerin birleşmesi ve faşizme karşı bir ittifak kurulması sayesinde faşizm geriletilebilir. Yeni mevziler kazanılabilir. İlericiler, sosyalistler, halklar ve ben insanım diyen herkes kayyum uygulamaları ve Kürtlere yapılan saldırılara karşı çıkmalı. Türkiye halklarını Van'daki belediye başkanının görevden alınması Edirne'deki belediye başkanının görevden alınması kadar rahatsız etmelidir. Amed belediye başkanının görevden alınması Karadeniz'deki bir belediye başkanının alınması kadar insanları rahatsız etmelidir. Bu anlayışla hareket edilmediği sürece sıra diğer belediyelere gelecektir" diye konuştu.

KÜRT HALKINDAN İNTİKAM ALMAK İSTİYOR

AKP-MHP faşist ittifakının 31 Mart'ta, 23 Haziran'da İstanbul'da tekrarlanan yerel seçimlerde uğradığı hezimetin sorumlusu olarak Kürtleri gördüğü için HDP'li belediyeleri hedef aldığını söyleyen Hedili, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Kürt halkından intikam almak istiyorlar. İstanbul, Ankara, Adana, Mersin ve Antalya gibi belediyeleri Kürtlerin tutumundan dolayı kaybettiğini biliyor. Bunun içindir ki Rojava'ya yönelik işgal tehditlerini artırıyor, 3 büyük büyükşehir belediyeye el koyuyor. Van, Mardin ve Amed belediyelerine el konulması bir denemedir. AKP-MHP şimdi tepkileri ölçüyor. Eğer güçlü bir tepki gelmezse diğer belediyelere de el koyacaktır."

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın 7 Ağustos günü avukatlarıyla yaptığı görüşmede Kürt sorununun barışçıl yöntemlerle çözülmesini istediğini hatırlatan Hedili, Türk devletinin Öcalan'ın yaptığı çağrıya saldırılarını tırmandırarak yanıt vermesine şu ifadelerle tepki gösterdi: "Sayın Öcalan, bir haftada çatışma durumunu ortadan kaldıracağını ve çözüm için hazır olduğunu söyledi. Devlet aklının devreye girmesini istedi. Ama AKP-MHP ve Ergenekon ittifakı bu çağrıya 3 belediyeye el koyarak yanıt verdi. Barış değil savaş politikasında ısrarcı olduğunu ortaya koydu. Türkiye halkları ve dış dünya artık kimlerin savaştan kimlerin barıştan yana olduğunu görmeli."

CHP KAYYUMLARA KARŞI BİR CEPHE VEYA BLOK OLUŞTURABİLİR

CHP'nin kayyum atanmasına karşı çıkmasını olumlu ama yetersiz bulan Hedili, "Kemal Kılıçdaroğlu, Ekrem İmamoğlu ve diğer CHP'lilerin çıkışları ve hükümeti eleştirmeleri olumludur ama sadece demeç verip kınamakla bu hükümet geriletilemez. Kılıçdaroğlu, bir CHP milletvekilinin tutuklanmasından sonra Ankara'dan İstanbul'a Adalet Yürüyüşünü başlattı. Bu olumlu bir çıkıştı. Şimdi aynı tutumu Kürtler söz konusu olduğunda da göstermeli" dedi.

"CHP yöneticileri ve belediye başkanları Van, Amed ve Mardin'e giderek görevden alınan belediye başkanlarıyla görüşebilir ve dayanışma mesajları verebilirler. CHP tüm muhalif güçleri kayyum ve hükümetin yasa dışı uygulamalarına karşı bir araya getirebilir. Bir cephe veya blok oluşturabilir" diyerek önerilerde bulunan Hedili, aydınların tutumları hakkında da şu değerlendirmelerde bulundu. "Aydın ve yazarların çoğunluğunun kayyum uygulamalarına karşı çıkmaları değerli. Ama demeçlerle kınamak yetmez.

Yapılan protesto gösterilerine destek vermeleri, kayyum atanan 3 şehre gitmeleri, Kürt halkıyla ilişki kurmaları, Kürdistan'daki tüm sömürgeci uygulamalara karşı çıkmaları gerekir. Aydın bilinci böylesi bir tutum almayı gerektirir." Hedili, Stockholm Kürt Enstitüsü'nün Van, Amed ve Mardin belediyeleriyle dayanışma içinde olduğunu ve kayyum uygulamalarına karşı İsveç'teki aydınları harekete geçirmek için azami bir çaba göstereceğine vurgu yaptı.