Çağın Direnişi, dünya basınında

Efrîn’deki Çağın Direnişi tüm dünya basınında yerini alırken, son günlerde Suriye güçlerinin de gelmesiyle ‘karmaşıklaşan’ duruma ve kimlerin kazançlı çıkabileceğine dair haberler öne çıkıyor.

New York Times (NYT) gazetesinde Carlotta Gall imzasıyla yayınlanan haberde, Suriye güçlerinin Efrîn’e gelmesiyle birlikte Türkiye’nin ve Erdoğan’ın ‘yenilgi’ aldığı savunuldu. Suriye ordusunun gelişinin İran ve Rusya ile de müzakere edildiği kaydedilen haberde, Londra Royal United Services adlı enstitüden Ortadoğu uzmanı Michael Stephens’in sözlerine yer verildi.

Türkiye’nin Suriye güçlerinin Efrîn’e gelmesinden pek mutlu olmadığını belirten Stephens, “Bu durum Türkiye’nin stratejik seçeneklerini sınırlıyor” dedi.

Türk ordusunun bir ayı aşkın savaşta sadece sınır köylerinde kaldığı ve hiçbir önemli şehre ulaşamadığı kaydedilen haberde, Moskova Devlet Üniversitesi’nden Kerim Has’ın “Rusya Türk saldırısını Suriye hükümeti ve Kürtleri birlikte çalışmaya zorlamak için kullanıyor” şeklindeki sözleri paylaşıldı.

Haberde, giderek karmaşıklaşan durumda Erdoğan’ın çıkabilmesi için Suriye ordusunun Efrîn’e gelmesinin bir çıkış olabileceği savunuldu. Haberde görüşüne başvurulan Michael Stephens, Erdoğan’ın Suriye’nin ‘egemenlik hakkına’ saygı gösterme bahanesini öne sürerek ve sınır güvenliği konusunun halledildiğini savunarak güçlerini geri çekebileceğini söyledi. Stephens, Türkiye’nin stratejik pozisyonunun her zaman zayıf olduğunu vurgularken, sadece ‘taktik kazançlara’ yönelindiğinin altını çizdi.

NY DAILY NEWS: KARMAŞIKLIKTAN İRAN FAYDALANIYOR

New York Daily News gazetesinde The Israel Project adlı kuruluşun başkanı Joshua Block imzalı bir yoruma yer verilirken, ABD’nin İran etkisini sınırlamaya Efrîn’den başlaması gerektiği iddia edildi.

Efrîn’deki Türk işgal saldırıları ve rejim güçlerinin gelişiyle birlikte savaşın daha da büyüdüğüne dikkat çekilen yorumda, tüm yaşananlardan en fazla İran’ın faydalanacağı öne sürüldü.

Yorumda, Efrîn savaşının Beşar Esad için 2011 yılından bu yana muhalefete silah sağlayan ‘Türkiye’yle karşı karşıya gelme fırsatı sunduğu savunuldu. Kürt güçlerin rejim askerlerinin Efrîn’e gelmesinden dolayı çok memnun olmadıkları belirtilen yorumda, Türkiye’nin olası katliamlarına karşı ‘şeytanla anlaşmak’ dışında seçeneğin olmadığı kaydedildi. Ancak bu durumun Türkiye için de risk hesaplarını alt üst ettiği dile getirilen yorumda, Esad’la kapışmanın Suriye rejiminin ‘patronları’ İran ve Rusya’yla kapışmak anlamına geleceğinin altı çizildi.

Suriye birliklerinin Efrîn’e girmesiyle birlikte İran’ın ilk kez Kürtlerin elindeki bir alana girme olanağı edindiği ifade edilen yorumda, Kürtlerin İran etkisine karşı önemli bir güç olduğu vurgulandı. Yorumda, İran etkisini sınırlamak isteyen ABD’ye değinilen yorumda, İran’ın saldırılarına karşı koyulmasında Efrîn’in başlangıç iyi bir yer olacağı öne sürüldü.

LE MONDE ‘KİMİN KİMLE İTTİFAK HALİNDE OLDUĞUNU’ YAZDI

Fransa’nın önde gelen gazetelerinden Le Monde’da ise, Suriye’de ‘giderek daha karmaşık bir hal alan ittifaklara değinildi.

Kuzey Suriye’de batılı ülkelerin müttefiki olan Demokratik Suriye Güçleri’nin (QSD) Efrîn’de herhangi bir destek göremediği kaydedilen haberde, Efrîn işgal girişimi sonrasında Suriye rejiminin desteğini almaya başladığı savunuldu. Batılı ülkelerin Türkiye’nin NATO üyesi olması nedeniyle böylesi bir tavır aldıklarına dikkat çekilen haberde, Suriye’de farklı güçlerin kimlerle müttefik, ‘karmaşık ilişkide’ veya düşman olduğuna ilişkin listeleme yapıldı.

Avrupa ve ABD’nin müttefikleri arasında İsrail, Suriye muhalefeti ve Suudi Arabistan’ın yanı sıra QSD ve Güney Kürdistan yönetimi gösterilirken, Türkiye ve PKK ise ‘karmaşık ilişkilerin’ olduğu güçler arasında sıralandı.

Suriye rejiminin ‘karmaşık ilişkide olduğu’ güçlerin ise Güney Kürdistan, Türkiye, QSD ve PKK olduğu savunulan haberde, QSD ile Rusya’nın birbirlerine ‘düşman’ olarak gösterilmeleri dikkat çekti. Le Monde’a göre İran’ın düşmanları İsrail, Suudi Arabistan, Suriye muhalefeti, El Kaide ve DAİŞ olarak sıralanırken, Türkiye’nin ‘karmaşık ilişkiler’ içerisinde yer aldığı belirtildi. Aynı şekilde Türkiye, PKK, Avrupa, ABD, QSD ve Güney Kürdistan yönetiminin ‘karmaşık ilişkide’ olunan güçler olarak verildi.

EURONEWS ENTERNASYONALİST SAVAŞÇIYLA GÖRÜŞTÜ

Euronews haber kanalında ise eski bir Fransız YPG savaşçısı ile bir AKP temsilcisinin görüşlerine yer verildi.

Suriye güçlerinin Efrîn’e geldiği bir dönemde Türk saldırılarının devam ettiği belirtilen haberde, William adlı daha önce ‘Kürt saflarında savaşmış’ bir Fransızın sözleri paylaşıldı. William, eski DAİŞ, El Nusra ve El Kaide çetelerinin şimdi Türk birlikleriyle birlikte Kürtlere saldırdığını söylerken, Türkiye’nin artık ‘müttefik’ olarak değerlendirilemeyeceğini vurguladı.

William, Batı’nın artık gerçekte olanları görmesi gerektiğini vurgularken, ‘uygun önlemlerin’ alınması çağrısı yaptı.

Kanala konuşan bir AKP’li ise, bilindik lafları tekrarlayarak PKK-YPG ilişkisinin olduğunu ve bu nedenle dünya ülkelerinin YPG’yle ilişkili olmasının yanlış olduğunu savundu.

FRANCE24 SOL ENTERNASYONALİST SAVAŞÇILARI ELE ALDI

France24 kanalında ise, Efrîn başta olmak üzere Kuzey Suriye’de mücadele veren enternasyonalist savaşçılara yer verildi. Dünyanın birçok ülkesinden farklı sol hareketlere mensup kişilerin Rojava’daki mücadeleye katıldığı belirtilen haberde, bu kişilerin farklı farklı motivasyonlarının olduğuna dikakt çekildi.

Kürtler açısından yabancı savaşçıların yeni bir fenomen olmadığı vurgulanan haberde, PKK içerisinde on yıllardır zaten yabancı devrimcilerin olduğu hatırlatıldı. Haberde, 2014’teki Kobanê direnişinin enternasyonalist savaşçıları çekmede önemli bir çıkış noktası olduğu vurgulandı.

Haberde, DAİŞ’e karşı mücadelede çok daha çeşitli olan yabancı savaşçıların Efrîn’e saldırıdan sonra daha çok radikal sol enternasyonalistlerden oluştuğu savunuldu.

JP YENİ ‘SAVAŞ REHBERİ’Nİ YAYINLADI

The Jerusalem Post gazetesinde ‘2018 Suriye Savaşı Rehberi’ başlığıyla yayınlanan haberde, Suriye’deki son durumda hangi gücün hangisiyle ittifak halinde olduğuna değinildi.

Suriye’deki farklı müzakere süreçlerine dikkat çekilen haberde, Astana’da kabul edilen ‘çatışmasızlık bölgeleri’ sayesinde rejimin askeri olarak belirli alanlara daha güçlü bir şekilde konsantre olmasının sağlandığı iddia edildi.

Gazetenin haberinde Rusya’nın Soçi kentinde düzenlenen ‘Suriye Halkları Ulusal Kongresi’ adlı konferans için ise, Kürtlerin, ABD’nin ve kimi Suriyeli muhaliflerin katılmadığı hatırlatıldı. Haberde, bundan dolayı Soçi’deki konferansın bir tür ‘Rus-Türk şovu’ olduğunun altı çizildi.