İdlib’deki çete grupları, iki haftalık bir toplantının ardından “Ulusal Kurtuluş Cephesi” (El Cephet El Wataniye) adlı yeni bir koalisyon kurdu. Bu yapılanmanın içerisinde Ankara’nın doğrudan desteklediği Ahrar El Şam ve Nureddin El Zinki ile dört çete grubu daha var.

Toplantıda, El Ekrad dağı ile Cisir El Şixur, El Letmana ve Raşid bölgelerinin bu çete grupları arasında paylaşılmasına karar verildi.

Çete koalisyonunda yer alan Ceyş El Ehrar’ın şefi Ebu Salih El Tehan, Twitter üzerinde yaptığı açıklamada, çete gruplarının “yek vücut” olarak bir araya geldiklerini savundu.

Bu koalisyonun, Rusya’nın Soçi kentine 30-31 Temmuz tarihleri arasında Rusya, Türkiye ve İran arasında gerçekleşen görüşmelerden sonra ilan edilmesi dikkat çekti.

El Tehan’ın, El Kaide’ye bağlı eski adı El Nusra olan Tahrir El Şam çeteleri ile olan yakın ilişkileri bir sır değil. Ceyş El Ehrar çetleri, 2017 yılında Tahrin El Şam bünyesinde faaliyetlerde bulunmaya başlamıştı.

Çete koalisyonunun kurulması, Şam rejiminin İdlib’e yönelik operasyon sinyalleri verdiği bir döneme denk geldi. Başar El Esad yönetimi, İdlib’in yeni öncelikleri olduğunu açıklamıştı.

Türkiye ile sınırı olan İdlib bölgesi, büyük çoğunlukla El Kaide kökenli Tahrir El Şam’ın kontrolünde bulunuyor. Diğer bölgelerden çıkarılan bir çok silahlı çete grubu da, İdlib’e gönderilmişti.

Twitter üzerinden bir değerlendirmede bulunen Suriye uzmanı Charles Lister, Türkiye’nin İdlib’deki etkisini giderek daha da arttırmaya çalıştığına dikkat çekti.

Başar El Esad kısa bir süre önce Rus basınına verdiği bir mülakatta, İdlib bölgesi için “Artık bir hedef, ama yalnız değil” demişti. Moskova yönetimi ise bu açıklamaları biraz yumuşatarak, İdlib’e yönelik büyük bir operasyonun şimdilik gündemde olmadığını açıkladı.