İran’a göre İsrail’e doğrudan saldırmak artık bir tabu değil

İsrail topraklarına ilk kez doğrudan saldıran İran, bu saldırıdan sonra yeni stratejisini uygulamaya koyduğunu açıkladı: “İran'ın çıkarları İran'da ya da yurtdışında hedef alındığında İsrail'e karşı doğrudan kendi topraklarından misilleme yapmak.”

İsrail’in 1 Nisan’da Şam’daki İran konsolosluğuna saldırısı ardından İran beklenen misillemesini Cumartesi akşamı yaptı. İran ilk kez kendi topraklarından İsrail'i dronlar ve füzelerle hedef aldı. 

İsrail, özellikle ABD'nin yardımıyla 350'den fazla dron ve füzenin %99'unu önlediğini iddia etti. Sadece birkaç füzenin İsrail hava sahasına girdiği, bir askeri üsse "hafifçe" isabet ettiği ve birkaç kişinin yaralandığı belirtildi. 

İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi "Siyonist düşmana öğretici bir ders" verdiklerini savundu. Reisi’ye göre, Şam'daki İran konsolosluğunda yedi İran askerinin ölmesinin ardından "meşru savunma hakkı" temelinde "saldırgan cezalandırıldı".

İran İslam Cumhuriyeti kurulduğu 1979 yılından bu yana İsrail'e doğrudan saldırmaktan kaçınmıştı. Geçtiğimiz 45 yıl boyunca iki düşman ülke, sorumluluğunu üstlenmedikleri gizli operasyonlar düzenledi. 

Reisi’nin danışmanı Muhammed Cemşidi, X hesabında yayınladığı mesajda "Bugün stratejik denklem değişti. İran güçlerini ve varlıklarını hedef almak doğrudan bir karşılıkla sonuçlanacaktır" dedi. 

Devrim Muhafızları'nın komutanı Hüseyin Selami  daha açık konuştu: "Yeni denklem şudur: Bundan böyle İsrail'in herhangi bir yerde İran'ın çıkarlarına, şahsiyetlerine ya da vatandaşlarına saldırması halinde İran'dan bir yanıt gelecektir".

İran medyasında de aynı yönde yorumlar yer aldı. Bazı gazeteler İran saldırısını doğrudan selamlarken, aşırı muhafazakar Cavan gazetesi bunun "İran'ın gelecekteki savaşlarda nasıl hareket edeceğini bilmesi için gereken bir test" olduğunu yazdı 

Reformist Ham Mihan gazetesi İran'ın İsrail'e verdiği "doğrudan yanıtın" "statükoya son verdiğini ve on yıllardır iki tarafı karşı karşıya getiren çatışmanın kurallarını bozduğunu" savundu. Gazete, "Artık iki taraf arasında bir gölge savaşı yok" dedi 

Muhammed Cemşidi, X’teki mesajında "Siyonist rejimin ahlaksızlıkları karşısında stratejik sabır döneminin sona erdiğini" vurguladı.

"Stratejik sabır" kavramı, ABD'nin 2018 yılında Başkan Donald Trump yönetiminde nükleer anlaşmadan ayrılma kararının ardından eski cumhurbaşkanı Hasan Ruhani tarafından savunulmuştu. Ruhani, Tahran'ın karşı önlemleri hemen almayacağını ve uzun vadeye oynayarak doğru fırsatı bekleyeceğini savunuyordu.