İsveç'e soykırım kurbanları için 3 'Tökezleme Taşı' döşendi

İkinci Dünya Savaşı yıllarında İsveç'in Nazi Almanya'sına ölüme gönderdiği 3 sığınmacının anısına Stockholm'un 3 semtine 3 'Tökezleme Taşı' döşendi.

Stolperstein (Tökezleme taşı) Alman sanatçı Günter Demnig'in Hitler faşizmin evlerinden alarak katlettiği Yahudi, Roman ve muhaliflerin anısına 1994'te başlattığı bir proje. Nazilerin gerçekleştirdiği soykırımının unutulmaması ve kurbanların anılması için bu projeyi tasarlamış.

Taşlar, Nazilerin toplama kamplarında katlettiği insanların en son kaldıkları konutların önündeki kaldırımlara yerleştiriliyor. Pirinç bir levhanın üzerine “Burada oturuyordu” yazıyor ve katledilen kişinin adı soyadı, nerede doğduğu ve nerede öldürüldüğü bilgileri yer alıyor.

İsveç'in sınır dışı ettiği ve Auschwitz Toplama Kampı'nda katledilen Erich Holewa ve Hans Eduard Szybilzki ile 1939'da sınır dışı edildikten sonra Nazilerin Riga'da katlettiği Curt Moses'in Stockholm'de kaldıkları konutların önünde yapılan törenlerle taşlar yerleştirildi.

İlk tören Kungholmstorg Meydanı 6 numaralı binadaki bir dairede yaşarken 1938 yılında polis tarafından gözaltına alınıp Almanya'ya teslim edilen Erich Holewa için düzenlendi.

SOYKIRIM KURBANLARINI ASLA UNUTMAMALIYIZ

Stockholm İl Kültür Müdürü Jonas Naddebo, İsveç'in tökezleme taşlarının yerleştirilmesi için düzenlenen törene katılmaktan mutluluk ve onur duyduğunu belirttikten sonra şunları kaydetti:

“Soykırım kurbanlarını asla unutmamalıyız. Bu kötülüğün arkasındaki karanlık güçleri de unutmamalıyız. Tökezleme taşlarını çevreden geçenlere insanlığı ve görülmek istenmediği için soykırımın gerçekleştiğini hatırlatmasını umuyorum. Soykırım biz İsveç'te yaşayanları da etkiledi. Stockholm'e yerleştirilecek taşlar İsveç'in Avrupa tarihinin bir parçası olduğunu gösterecek. Bunu gören insanlar soykırım kurbanlarını düşünecek. Etten ve kemikten insanlar bir dönem buralarda yaşadı. Bu taşlar tarihin ve olanların unutulmamasını sağlayacak.”

İsveç ve Avrupa'da aşırı sağcı akımların güç kazandığı bir dönemde soykırım kurbanlarını hatırlatmanın önem kazandığını söyleyen Naddebo, “Soykırımdan kurtulanların çoğu yaşamda olmadığı için olanları gelecek kuşaklara bizler anlatmalıyız. Soykırımını ve karanlık güçleri asla unutmamalıyız” dedi.

İSVEÇ TARİHİNDE KARA SAYFALAR VAR

Soykırımında ölümden kurtulanların kurdukları dernek adına bir konuşma yapan Tommy Ringhart, İsveç'in, savaşın bitiminden sonra soykırımdan kurtulan birçok Avrupalı Yahudi’yi aldığını hatırlattıktan sonra “Eğer bu olmasaydı ben ve burada bulunanların çoğu burada olmayacaktı. Ama karanlık sayfalar da var. 1938 yılında İsveç-İsviçre inisiyatifiyle Almanya'daki bazı Yahudilere pasaport verilmesi, 1939'da 10 Yahudi doktorun İsveç'e gönderilmesine karşı İsveç'te öğrencilerin büyük bir çoğunluğu karşı çıktı. Bu yıllarda İsveç Nazi Almanya'ya demir cevheri satmayı sürdürdü” diyerek İsveç'in Hitler'le işbirliği yapmasını eleştirdi.

“Biz burada bugün İsveç tarihinin kara sayfalardan birine, öldürüleceği bilindiği halde Almanya'ya gönderilen sığınmacılara dikkat çekmek bulunuyoruz” diyen Ringhart, “Ben buraya yerleştirilen 'Tökezleme Taşı'nın soykırımından Stockholm'de o sıralar yaşayan sığınmacıların da zarar gördüğünü ve dünyanın en vahşice suçunun işlendiğinin hatırlanmasına, anlayış ve uzlaşmanın derinleşmesine katkıda bulunacağına inanıyorum” şeklinde konuştu.

İSVEÇ GÖNDERDİ, HİTLER KATLETTİ

Eric Holewa'nın ağabeyinin oğlu Nils Holewa, babası ve annesinin İsveç'e göç ettikten sonra iyi bir yaşam sürdüklerini ancak amcasına sığınma hakkı tanınmadığı için trajik bir biçimde ailesiyle birlikte öldürüldüğünü söyledi.

1942 yılının aileleri açısından çok dramatik bir yıl olduğunu ve çok sayıda akrabasının toplama kamplarında öldürüldüğünü söyleyen Holewa, “Amcam Erich bu binada yaşıyordu. Sığınma talebi reddedildikten sonra polis buraya geldi. Polis amcamı yakaladı ve trene bindirerek Almanya'ya geri gönderdi. Birkaç kez İsveç'e gelmek için vize istedi ama her seferinde talebi reddedildi. 1940 yılında oğlu Peter'le birlikte yolda giderken gözaltına alındı ve Fransa'daki toplama kampına gönderildi. Peter orada yaşamını yitirdi. 1942 yılında amcam Erich ve eşi Auschwitz'deki toplama kampında öldürüldü. Annemin söylediğine göre amcam eşinin aynı kampta olduğunu bilmiyordu” dedi.

Anne ve babasının olanları çocuklarına anlatmadıklarını ve Almanya'da gerçekleşen soykırımından söz açılınca konuyu geçiştirmeye çalıştıklarını ve bu bilgilere çok uzun yıllar sonucu ulaştığını söyledi.

'TÖKEZLEME TAŞI NAZİZMİN SOYKIRIMINI HATIRLATIYOR

Sanatçı Günter Demnig, İsveç'in soykırım kurbanları için tökezleme taşları yerleştirme projesine destek vermesinden duyduğu memnuniyeti dile getirdi.

Yerleştirdiği her taşın sadece öldürülen bir kişiyi değil Nazizmin gerçekleştirdiği kapsamlı soykırımını hatırlattığını söyleyen Demnig, “Okullarda okuyan çocuklara 6 milyon Yahudi’nin soykırımda öldürüldüğü öğretiliyor ama bu sayı onlara akıl dışı geliyor. Yerleştirdiğim her tökezleme taşı sadece bir kişiyi değil onun ailesini de hatırlatıyor. İnsanlar taştaki adı okuyup söz konusu kurbanın başından geçenleri araştırıyor” dedi.

Konuşmaların bitiminden sonra Demnig, üzerinde Erich Holewa'nın adının bulunduğu pirinçten yapılmış 10x10 cm boyutundaki taşı apartmanın giriş kapısı önüne müzik eşliğinde yerleştirdi. Katılımcılar, taşın çevresine çiçekler bıraktı.

Taşın yerleştirilmesinden bir gün sonra da Yaşayan Tarih Forumu binasında Demnig ve İsveçli yazarların katıldığı soykırım anıtlarının taşıdığı önemi ele alan bir panel düzenlendi.

25 ÜLKEDE 72 BİN TÖKEZLEME TAŞI

Günter Demnig, soykırım kurbanlarının anısına ilk tökezleme taşını 1992 yılında Almanya'nın Köln kentine yerleştirdi.

Aradan geçen 27 yıl içinde 25 ülkeye 72 bin tökezleme taşı yerleştirmeyi başardı. Stolperstein (Tökezleme Taşı) Projesi soykırım kurbanlarına dikkat çekmek için gerçekleşen dünyanın en büyük projesi olarak adlandırılıyor.

Demnig, projesinden dolayı arasında Federal Almanya Liyakat Nişanı'nın da bulunduğu pek çok ödüle layık görüldü.

Sanatçı soykırımı inkar eden aşırı sağcı ve ırkçı grubun hedefinde. Soykırımına dikkat çeken projesinden dolayı Neonazi grupların tehditlerine maruz kalıyor ve Almanya'nın bazı illerindeki taşlar bu gruplar tarafından tahrip ediliyor.