AB’de mülteci konusundaki çatlak büyüyor

Avrupa Birliği (AB) ülkelerinin ortak bir göç ve mülteci politikası oluşturması için çabalar sürse de, başta Orta ve Doğu Avrupa’dan olmak üzere neredeyse her kafadan farklı bir ses çıkmaya devam ediyor.

Pazar günü Brüksel’de düzenlenecek olan mülteciler konulu liderler zirvesine Almanya, Fransa, İtalya, Avusturya, Hollanda, Belçika, İspanya, Malta ve Yunanistan liderleri katılacak.

Zirve öncesinde Çarşamba günü açıklanan ve mültecilere yönelik sert önlemler içeren ortak açıklama taslağının geri çekileceği duyuruldu. İtalya’nın yeni başbakanı Giuseppe Conte, bu konuda Almanya Başbakanı Angela Merkel’le görüştüğünü duyurdu.

Conte, Pazar günkü zirveye ‘önceden hazırlanmış metinlerin dayatılması’ halinde katılmayacağını söyledi.

Öte yandan mülteci sayısı bakımından son sıralarda gelen Macaristan, Polonya, Slovakya ve Çekya’dan AB ortak politikasına yönelik sert mesajlar geliyor.

Pazar günü yapılacak zirveden çıkacak ortak kararın önümüzdeki hafta yapılacak AB Liderler Zirvesi’ne sunulması planlanıyor.

MÜLTECİSİ OLMAYAN ÜLKELERDEN DAHA SERT ÖNLEMLER İÇİN ÇAĞRI

Vizegrad Ülkeleri olarak bilinen 4 ülke ile Avusturya liderleri arasında yapılan telefon görüşmelerinde, AB’nin dış sınırlarına yönelik yoğun güvenlik önlemlerinde ısrarcı olunduğu vurgulandı.

Görüşmelere ilişkin açıklama yapan Macaristan Başbakanı Viktor Orban, mültecilerin başvurularının AB’ye gelmeden önceki üçüncü ülkelerde alınmasını istediklerini duyurdu. Orban, bazı ülkelerde siyasi sorunların olduğunu kabul ettiklerini ancak bunun Avrupa’ya ağır yük getireceğini iddia etti.

Polonya Başbakanı Mateusz Morawiecki ise, Pazar günü Brüksel’de düzenlenen ve sadece bazı ülkelerin katılacağı özel mülteci zirvesinin ‘kabul edilemez’ olduğunu söyledi.

Avusturya ile mültecilerin Batı Avrupa’ya geçiş yolu üzerinde bulunan Macaristan dışındaki diğer Vizegrad ülkelerinde mülteciler sadece binlerle ifade ediliyor. Bu ülkeler aynı zamanda AB içinde mülteciler konusundaki en sert talepleriyle de öne çıkıyorlar. 2015 yılında 160 bin mültecinin üye ülkeler arasında paylaştırılmasını öngören uzlaşı ise, daha ziyade Orta ve Doğu Avrupa ülkelerince uygulanmadığı için kadük kalmıştı.