Güney Sudan mevcut durumda “insani kriz” bölgesi olarak değerlendiriliyor. BM raporuna göre nüfusun yüzde 48’ine denk gelen 5.3 milyon kişi “kriz” ya da “acil durum halinde” yaşıyor. Bunlar gıda yardımına ihtiyaç duyan insanlardan oluşuyor. Mayıs ve Temmuz aylarında 155 bin kişinin açlık aşamasına girebileceği belirtiliyor.

Güney Sudan’daki açlığın temel sorumlusu olarak çatışmalar gösteriliyor. İnsanlar bazı bölgelerde ağaç yaprakları veya besleyici olmayan tohumları yemek zorunda kalıyor. Bitkin düşen ve açlık çeken bu insanlar, ırmaklardan veya bataklıklardan çekilen kirli suları içmek zorunda kalıyor. Bu da beraberinde sürekli bir kolera tehlikesi oluşturuyor. Haziran 2016’daki kolera salgınından bu yana binlerce kişi kolera hastalığına yakalandı.

Ülkedeki iç savaş 1.9 milyon kişinin yer değiştirmesine neden oldu. 1.7 milyonu aşkın kişi de komşu ülkelere göç etmek zorunda kaldı. Bu kişiler evlerini, arazilerini ve hayvanlarını kaybettiler. Sadece Uganda’da 805 bin Güney Sudanlı mülteci yaşıyor. Bunların yaklaşık 200 bini 2017 yılının başından bu yana Uganda’ya göç etti.

BM’ye göre bu açlığın nedenini iklim değil, insan kaynaklı nedenler oluşturuyor. Üç yılı aşkındır süren çatışmalar zirai üretimi sınırladı, stokların yok olmasına neden oldu.

Dünyanın en genç ulusu olarak değerlendirilen Güney Sudan Temmuz 2011’de bağımsızlığını ilan etmişti. Çok geçmeden Aralık 2013’te etnik temelli iktidar mücadelesi nedeniyle iç savaş başladı. Bu savaşta korkunç katliamlar gerçekleşti. Uzman Alan Boswell’e göre açlık kasıtlı bir durumu ifade ediyor. Hükümet gıda ambargosunu bir savaş silahı olarak kullanıyor.