Irak’ta hükümet kurma çalışmaları ve açmazlar

Irak’ta genel seçimlerden yaklaşık dört ay sonra nihayet parlamento 3 Eylül’de açılacak.

Parlamento açılış töreninden sonra yeni seçilen parlamenterler yemin edecek. Ardından meclis başkanı seçilecek. Meclis başkanı seçilmesinden sonra cumhurbaşkanı hükûmeti kurmak için görevlendirme yapacak.

MECLİS BAŞKANI KİM OLACAK?

Parlamentonun açılışı ardından milletvekillerinin ant içme töreninden sonra ilk yapılması gereken meclis başkanının seçilmesidir. 2005 yılında kabul edilen Irak anayasasının ardından Kürtler, Sünniler, Şiiler arasında varılan bir uzlaşı ile başbakanlık Şiilere, meclis başkanlığı Sünnilere, cumhurbaşkanlığı da Kürtlere verilmişti. Kürtler de bunu kendi içinde yani KDP ve YNK arasında bölge başkanlığı ile cumhurbaşkanlığı konusunda bir anlaşma ile netleştirmişti. Bölge başkanlığı KDP’ye, Irak cumhurbaşkanlığı ise YNK’ye bırakılmıştı. Son seçimlere kadar bu uzlaşı devam etti.

25 Eylül referandumundan sonra Irak’ın Kerkük ve tartışmalı bölgelere müdahale ederek ele geçirmesinin ardından Mesut Barzani bölge başkanlığından istifa etti. Yetkilerini de bölgesel parlamentoda adalet, yürütme ve meclis divanı arasında paylaştırılarak devretti. Bu kararla bölge başkanlığı fiilen ortadan kalktı. Durum böyle olunca KDP gözünü cumhurbaşkanlığına dikti. Bu konuda kurmayları tarafından çeşitli dönemlerde çok sayıda açıklama da yapıldı. KDP bir yandan bunu yaparken öte yandan da Sünnilerle meclis başkanlığı ve cumhurbaşkanlığı pazarlıklarını yaptı ki bu çeşitli açıklamalarla yansıdı. Bu durum KDP ile YNK arasında da bir sorun olarak ortaya çıktı. KDP-YNK ortak toplantıları yapıldı. Bu ortak toplantılarda bu konu nasıl çözüldü, hâlâ bir netlik kazanmış değil. Ancak Sünnilerle KDP arasında yapılan meclis başkanlığı ve cumhurbaşkanlığı pazarlıklarından herhangi bir sonucun çıkmadığı görülüyor. Zira Sünniler 3 Eylül’den parlamento açılışından sonra meclis başkanı adaylarına ilişkin çeşitli açıklamalar yapmaya başladı.

Sünni cephesinden yapılan açıklamalara bakılırsa kendi aralarında herhangi bir uzlaşmaya gidemedikleri görülüyor. Sünni cepheden yapılan açıklamada, Irak Cumhurbaşkanı Fuad Masum'un 3 Eylül'de meclisin ilk oturumunun yapılması yönündeki kararı doğrultusunda, meclis başkanının seçilmesi görevinin, önceki siyasi anlaşmalar gereği, Ulusal Eksen Cephesi'nin sorumluluğunda olduğu belirtiliyor. Ve Irak Karar Koalisyonu Lideri Usame Nuceyfi ile Enbar Valisi Muhammed Halbusi'yi aday olarak belirledikleri açıklamanın devamında yer alıyor.

Nuceyfi'nin Irak'ın yeni meclis başkanı olması ihtimaline siyasi partiler ve koalisyon güçleri kesin gözüyle bakarken, 39 yaşındaki Halbusi ise seçilmesi halinde Irak tarihinin 'en genç meclis başkanı unvanına' kavuşacak.

Koalisyon bu açıklamayı son günlerde yaptı. Ancak 15 Ağustos’ta Ulusal Eksen Cephesi Sözcüsü Ömer Humeyri, eski milletvekili Talal Zubayi'yi meclis başkanı adayı göstereceklerini de duyurmuştu. Bunun dışında meclis başkanlığı için Selim Cuburi, iş adamı Xemis Xençer gibi isimlerin de adı sık sık geçti ve hâlâ geçmeye devam ediyor. Bu gelişmeler ve açıklamalar Sünniler içinde her ne kadar bir uzlaşmaya varıldığı belirtilse de hâlâ tümüyle bir uzlaşma sağlanmadığını gösteriyor. O yüzden 3 Eylül’den meclisin açılışından sonra meclis başkanının kim olacağı henüz tam bir netlik kazanmış değil. Zira Sünniler her ne kadar aralarında büyük koalisyonlar, cepheler kurmuş olsalar da hâlâ çok parçalı ve çelişkililer.

HÜKÛMET KURMA GÖREVİ VERİLECEK...

Parlamento açılışı, ant içme töreni ve meclis başkanı seçiminden sonra yasal olarak Cumhurbaşkanı Fuad Masum tarafından hükûmet kurmak için görevlendirme yapması gerekiyor. Yasal olarak da seçimlerden birinci çıkan partiye ilk önce bu görev verilir. Masum da aynı hukuki süreci işletecek. Ancak daha herhangi bir görevlendirme yapılmadan iki cepheden hükûmet kurma çalışmaları yürütüldü.

Bir cephenin başını seçimlerden birinci çıkan ve İran’a mesafeli duran Şii Lider Mukteda El Sadr çekiyor. Sadr şimdiki başbakan Haydar Abadi ve Nasır listesini, eski başbakanlardan Sünni Lider İyad Alavi’nin Vattaniye listesini, Şii lider Amr Hekim’in El Hikme listesini de yanına almış durumda. Yeni hükûmet için bu dört liste ve parti arasında bir anlaşma da yapıldı. Kürtleri de koalisyonlarına dahil etmek için geçtiğimiz günlerde Sairun Koalisyonu üyeleri Nisar Rebi ve Casım Hılfi, Nasır Koalisyonu üyeleri Adnan Zarif ve Halid Ubeydi, Hikme Koalisyonu üyeleri Ahmed Fetlavi ve Abdullah Zeydi ile Vataniye Koalisyonu üyeleri Kazım Şemeri ve Rehd Dıhılki’den oluşan bir heyeti Hewler'e göndererek görüşmelerde bulundu. Bu görüşmeden sonra Haydar Abadi Kerkük’ü pazarlık konusu yapmayacaklarını açıkladı.

Öyle görülüyor ki görüşmelerde Kerkük ve tartışmalı bölgeler Kürtler tarafından şart koşulmuş. Abadi’nin açıklamasından sonra Hewler'e gelen heyet içinde de yer alan Sairun Koalisyonu Sözcüsü Casım Hılfi bugün bir açıklama yaparak Kürtlerin henüz kararlarını vermediklerini söyledi. Hılfi açıklamasının devamında “Gündemdeki konular ile ilgili yakın fikirlere sahibiz. Kürtler daha son kararlarını vermedi. Konuları detaylı bir şekilde müzakere edeceklerini söylediler. Kürdistan’dan ortak bir heyet yakında Bağdat’a gelecek ve detayları konuşacağız” ifadelerini kullanarak henüz anlaşamadıklarını ima ederken, görüşmelerin de devam edeceğini söyledi.

Nuri Maliki’nin Kanun Devleti listesi ile Heşdi Şabi’nin kurucusu Hadi Amiri’nin başını çektiği hükûmet kurma çalışmaları da Sadr’ın hükûmet kurma çalışmalarına paralel bir şekilde sürdürüldü. Maliki sözcüleri Kürtlerle anlaşmak üzere olduğuna dair açıklamalarda da bulundu. Bu cephede Başur’a heyet gönderip görüşmeler yapacaklarını söyledi. Her ne kadar resmi bir şekilde açıklanmasa da Nuri Maliki ile KDP arasında çok sayıda görüşme olduğu yansımıştı. Henüz resmi bir şekilde bu cepheden herhangi bir heyet Hewler’e gitmiş değil. Ancak ona rağmen bu cepheden anlaşmak üzere olunduğu açıklamaları geliyor. Hadar Abadi’nin 'Kerkük’ü pazarlık konusu yapmayacağız' açıklaması ve Sariun Sözcüsü Casım Hılfi’nin, 'Kürtlerle henüz anlaşmadık' açıklamasından sonra Fetih Koalisyonu üyesinin, Kürtlerin hassas oldukları Kerkük ve petrol meselesini de nasıl çözeceklerini içeren bir açıklama yaptı. Felah Hasan, “Kürt kardeşlerimizle iyi müzakerelerimiz ve ortak anlayışımız var. 140. Madde ile birlikte Kerkük, petrol, bütçe ve peşmerge konularını anayasa kapsamında çözeceğiz” diye konuşarak Hewler'le var olan görüşmeleri açıklarken, Kürtleri kendi cephelerine çekmek için sorunları çözme yöntemlerini de açıklıyor.

İki cephe arasında yeni hükûmeti kurma mücadelesi ABD ile İran arasındaki mücadele olduğunu görmek gerekir. Bu mücadele aynı zamanda Irak’ta seçimlerden birinci yada ikinci parti çıkmanın da ciddi bir önemi olmadığını gösteriyor. Zira her cephe hükûmeti kurmak için ikna etmesi, koalisyonuna dahil etmesi gereken kesimler var. Elbette cumhurbaşkanı tarafından yasal olarak seçimlerden birinci çıkan partiye hükûmet kurma görevi verilir. 45 günde bu parti hükûmeti kuramayınca ikinci olan partiye bu görev verilir. Her iki cephe arasındaki mücadelede bundan ileri geliyor. Bu kıyasıya mücadele Irak’ın daha en az üç ay kadar hükûmetsiz kalacağını gösteriyor. Yada cephelerden biri bir hükûmet kursa bile bu hükûmetin uzun ömürlü olmayacağı ve önlerinde yığılmış olan dev sorunları çözme gücünü gösteremeyeceğini gösteriyor.

KÜRTLER KİLİT NOKTADA

Burada açığa çıkan durum ise Kürtlerin kilit noktada olduğudur. Ancak Kürtler kendi aralarında fazlasıyla parçalı. KDP ile YNK çeşitli görüşmelerden sonra bu konuda anlaşma yapsalar da, seçimlere itiraz eden ve açıklanan seçim sonuçlarını reddeden dört parti olmadan Kürtlerin Bağdat’a gitmesi sorunların devam etmesi demektir. Bunu gören KDP ve YNK kendi aralarında yaptıkları bir iş bölümü ile bu partileri ziyaret etti. KDP kendisine fazlasıyla yakın olan İslami Yekgirtu ve gizli bir şekilde biraz da bir süre önce bölgede cirit atarak AKP politikalarını etkili kılmaya çalışan Dünya İslam Kongresi Başkanı Ali Qeredaxi üzerinden Demokrasi ve Adalet için Koalisyon Partisi ile görüştü. YNK ise Goran, Komalay İslami ve Adalet ve Demokrasi için Koalisyon Hareketi ile görüşmeler yaptı. Her ne kadar bu görüşmeler bölgesel seçimler için olduğu açıklansa da bu partilerin genel seçimlere olan itirazlarından vazgeçirmek ve Bağdat’a birlikte gitmek için ikna turları olduğu şeklinde ele alınıyor.

ABD, İRAN, TÜRKİYE FAKTÖRLERİ

İki cephe arasındaki hükûmet kurma mücadelesi Irak’ın en büyük açmazıdır. Zira cephelerden biri İran, diğeri ise ABD’ye yakındır. Türkiye de çeşitli yol ve yöntemlerle Irak’ta kurulacak olan hükûmette etkide bulunmak istiyor.

ABD seçimlerden hemen sonra Irak ve Başur’da yeni kurulacak hükûmet için birkaç defa DAİŞ ile Mücadele Özel Temsilcisi Britt McGurck ile göründü. En son geçtiğimiz hafta önce Bağdat’ı, ardından Hewler'i ziyaret etti. Kendilerinin hangi partilerin kuracağı hükûmete destek verdiğini iletti ve Kürtlerden de bu partilerin kuracağı koalisyonda yer almasını istediği şeklinde güvenilir kaynaklardan gelen bilgiler var. İran’da Bağdat ve Hewler’de göründü. İran resmi bir şekilde Bağdat Büyükelçisi İrec Mescidi’nin Irak Cumhurbaşkanı Fuad Masum’u ziyaret etme şeklinde göründü. Görüşmede İran-Irak ilişkilerini değerlendirerek, “Tahran açısından ekonomik, sosyal, kültürel, politik, savunma ve güvenlik alanlarında ikili ilişkilerin geliştirilmesi büyük önem taşıyor" vurgusu yapıldı. Bu vurgu yeni kurulacak hükûmetin nasıl olması gerektiğini içeren bir vurgudur. İran’ın hükûmet kurma sürecine müdahale olarak bazı çevreler tarafından değerlendiriliyor. Bu görüşmeden sonra Bağdat’ta halk ABD’nin hükûmet kurma sürecine müdahale etmemesi için bir protesto gösterisi yapıldı. AKP ve Erdoğan, Türkiye’nin Bağdat Büyükelçisi ile 'Kerkük’te bu topraklar ata toprağımızdır' şeklinde açıklama yaptırarak müdahalede bulunmak istedi. Büyükelçinin müdahalesini ITC Başkanı Erşad Salihi hükûmet kurmak için çalışma yürüten Şii ve Sünni partileri Irak’ı bölmeye çalışıyorlar iddiasıyla tehdit ederek, Kerkük’ü karıştıracaklarının mesajını vererek, Erdoğan’ın müdahalelerini sürdürmek istedi.

Bütün bu gelişmeler Irak’ta bir hükûmet kurulsa da krizleri aşamayacağı, var olan sorunları çözemeyeceğini gösteriyor. Zira uluslararası ve bölgesel birçok gücün müdahalesi altında olan Irak’ın büyük açmazları yaşadığını da gösteriyor. Bütün bunlar demokrasi, özgürlük adına Irak’a müdahalede bulunan ABD ve koalisyon güçlerinin Irak’ı getirdikleri noktayı gösteriyor.

Gelişmelerin hangi yönde seyredeceğini kestirmek oldukça zor. Birçok ihtimali içeren gelişmeler 3 Eylül'de parlamentonun açılmasından sonra biraz daha netlik kazanacak.