Çevirmen: Tutsak tecridi tedbir değil

İHD MYK Üyesi Nuray Çevirmen, salgının cezaevlerinde ciddi boyutlara ulaştığını, ancak bilgi verilmediğini belirterek, tedbir diye tutsakları tecrit etmenin, haklarından mahrum bırakmanın doğru olmadığını söyledi.

İnsan Hakları Derneği (İHD) MYK Üyesi Nuray Çevirmen, bazı cezaevlerinde daha önce uygulanmayan ayakta sayımın şu an dayatıldığını söyledi.

Çevirmen, cezaevlerindeki hak ihlallerini ve salgının geldiği boyutu ANF’ye anlattı. Bu süreçte çok fazla aileden ve cezaevinden başvuru aldıklarını kaydeden Çevirmen, ailelerin tedirgin olduğunu belirtti. Kırşehir Cezaevi’nde devam eden açlık grevine dikkat çeken Çevirmen, şunları söyledi: “Askeri nizamda ayakta sayım dayatması dolayısıyla bir problem meydana gelmişti. Daha sonra tek kişilik yerlere alındılar. Bu hak ihlallerine karşı yaklaşık 122 gündür açlık grevindeydiler. Salı günü dört mahpus kendi talepleri dışında Kayseri 1 No’lu T Tipi’ne, iki mahpusta Tarsus 2 No’lu T Tipi’ne sürgün edildi. Sürgün sırasında darp edilip çıplak aramaya maruz bırakılmışlar. Kırşehir Cezaevi idaresiyle iki defa görüşme talep etmemize rağmen bizimle görüşmedi. Kısa bir süre savcı ile görüşme sağlayabildik fakat herhangi bir soruya cevap vermedi.”

SALGIN YAYILDI, BİLGİ YOK

Cezaevlerinde salgının da ciddi boyutlara ulaştığını belirten Çevirmen, ilgili kurumlardan bilgi alamadıklarını kaydetti. Aileler e-nabız uygulamasından yakınlarına korona teşhisi konulup konulmadığını öğrenebildiklerini, dolayısıyla netleşmiş bilgilerin olduğunu söyleyen Çevirmen şöyle devam etti: “Geçen hafta Erzurum Açık Cezaevi’nden pozitif mahpusların olduğu bilgisi geldi. Yine Antep, Silivri, Konya, Sincan cezaevlerinde de vakaların olduğunu biliyoruz. Resmi olarak bir açıklama yapılmıyor ama çok yaygınlaştığı belli. Bizim tarafımıza gelen başvuruların neredeyse tamamını Adalet Bakanlığı ve Ceza ve Tevkif Evleri Müdürlüğüne yazıyoruz, ancak bilgi edinebilmek mümkün değil.”

TECRİT ETMEK ÖNLEM DEĞİL

Tutsakları izole ederek önlem alındığının söylemenin bir tedbir olmadığını ifade eden Çevirmen, “Mahpusları yalnızlaştırmak, tecrit altında tutmak, sohbet ve spor faaliyetlerini yasaklamak aslında bir soruna yol açar. Zaten cezaevinde olan, dışarıdaki yaşamla bir bağı olmayan ve özgürlüğünden mahrum olan insanları ayrıca bir tecrit içerisinde tutup hakkından yoksun bırakıyorsunuz. Gerekli önlemler alınarak bu tür sorunlarda engellenebilir. Hala maske verilmeyen, odaların dezenfekte edilmediği, sadece çamaşır suyu ve sabun verilen cezaevleri var. Riski engellemek adı altında cezaevi içinde mahpusları tecrit etmek çözüm değil” şeklinde konuştu.

HASTA TUTSAKLARI DURUMU KÖTÜ

Çevirmen, hastanelere götürülüp getirildikten sonra 14 gün karantina hücrelerinde tutulmasının ağır hastalar açısından uygun olmadığını vurgulayarak, “Yalnız yaşayamayacak hasta tutsaklar var. Hastanın fiziki koşulları dikkate alınmıyor. Hasta mahpusların durumu çok sıkıntılı, karantinaya alınacakları için hastaneye gitmeyi reddeden mahpusların durumu da giderek ağırlaşacak. Cezaevlerindeki sorunlar azalacağına artıyor. Aileler çok tedirgin” dedi.