İnce, 20 yıllık emeğinin ürünlerine ulaşamıyor

Arşivine el konulan Seyri Sokak video aktivisti Oktay İnce için PEN Amerika tarafından yazılan mektuba cevap veren İçişleri Bakanı Soylu, ifade özgürlüğünü gerekli gördükleri yerde sınırlayabileceklerini söylüyor.

Seyri Sokak video eylem kolektifi üyelerinden Oktay İnce’nin evi 16 Ekim 2018 tarihinde polislerce basıldı. İnce’nin Seyri Sokak Twitter hesabından, Özgür Gelecek Dergisi’nin bir gönderisini retweet ettiği gerekçesiyle 'terör' örgütü propagandası yaptığı iddia edildi. Polisler, Oktay İnce’nin evindeki baskında, video aktivistinin 20 yıldır yapmakta olduğu haber, belgesel, film video Act, video Art çalışmaları ile bu çalışmaları için kaydettiği 18 hard disk ve 41 DVD’ye el koydu.

Oktay İnce, el konulan arşivinin orijinal materyallerini almak için defalarca İzmir İl Emniyet Müdürlüğü Siber Suçlar birimine gerekli yazıları yazdı. Hatta konuyla ilgili olan İzmir ve Ankara savcıları da arşivin kopyalandıktan sonra ivedilikle geri verilmesi üzerine dilekçeler gönderse de o tarihten bu yana olumlu bir sonuç alınamadı. Bunun üzerine 2 Nisan 2019’dan itibaren arşivini almak için İzmir Valiliği ve adliyesi önünde eylem yapan İnce, polislerce engellense de mücadelesine devam edeceğini söylüyor.

SOKAĞIN 20 YILLIK KAYDI

Seyri Sokak, 2013 Gezi direnişi sonrası başlayan Haziran direnişi sürecinde, bir grup belgeselci tarafından kurulan bir video kolektifi. Bir taraftan sosyal medya üzerinden kaydettiklerini haber olarak insanlara ulaştırdıklarını anlatan Oktay İnce, zaman zaman çektikleri görüntülerden belgeseller de yaptıklarını kaydediyor. Fakat İnce’nin video aktivistliği daha eskiye dayanıyor. İnce kendini 1999’dan bu yana hem özgür haberci, hem de belgeselci olarak tanımlıyor. İlk olarak 2000 yılında ölüm oruçları zamanında sokakta video haber yapmaya başladıklarını, o zamanki isimlerinin ise Kara Haber Video Eylem Atölyesi olduğunu kaydediyor. 

İLK OLARAK EFRÎN OPERASYONLARINDA HEDEF OLDULAR

2018 Ekim ayında arşivlerine ilk kez el konulmadığını anlatan Oktay İnce daha önce de Türk ordusunun Efrîn’e saldırdığı tarihlerde başlarına benzer bir şey geldiğini ifade ediyor: "Seyri Sokak hesabında Efrîn’e yönelik atılan tweet’lerden dolayı bir arkadaşımız 5 gün gözaltında kaldı. 10 hard diskimiz o zaman alındı. O zamandan bu yana hala hard diskler geri verilmedi."

Oktay İnce, polislerin el koyduğu görüntü, yazılı doküman ve kayıtların 20 yılın arşivi ve tanıklığı olduğunu söylüyor: "2013 öncesinde düşünecek olursak o arşiv içinde Türkiye tarihinin neredeyse 20 yıllık bir video anlatısı var diyebilirim. Misal o arşivde Kaos GL vardı. Türkiye’nin ilk eşcinsel yayınını çıkarıp daha sonra dernekleşmişlerdi. 2001 yılında 1 Mayıs’a ilk kez kendi pankartlarıyla çıktılarında bizim kameralarımız kayıttaydı.

Daha sonra kadın ve feminist hareketin başlangıç ve güçlenme dönemine ait önemli bulduğumuz videolarımız var. Barış ve vicdani ret hareketi, yine Kürtlerin özgürlük mücadeleleri için Ankara’da yapılmış olan eylemler; işçi sınıfı ve öğrenci eylemeleri, özellikle 6 Kasım YÖK protestoları… Tüm bu toplumsal mücadelelerin hafızasını güçlendirmek için tuttuğumuz bir arşivdi bahsettiğim."

SUÇLAMA YASAL BİR DERGİYİ RETWEET ETMEK

Özellikle OHAL’de kamu emekçilerinin KHK’lere karşı mücadelesi sürecinde defalarca gözaltına alındıklarını, para cezalarına çarptırıldıklarını ve devam eden mahkemeleri olduğunu belirten İnce, arşive el konulması sürecini ise şöyle anlatıyor: "Defalarca gözaltına alındık ama o güne kadar Ankara’da Terörle Mücadele’nin (TEM) görev alanına giren bir aramaya ya da davaya maruz kalmamıştık. Arkadaşlarımızdan birinin hard disklerine el konulma sebebi Efrin paylaşımı, benimki ise yine Seyri Sokak hesabında Dersim’de vurulan iki TİKKO militanına ilişkin Özgür Gelecek Dergisi’nin tweeti’nin Retweet edilmesiydi. O arada biz Ankara’dan İzmir Kemalpaşa’ya taşındık.

Bu karar Ankara’da 2018 Mayıs ayı gibi çıkıp Haziran gibi Kemalpaşa Savcılığı’na geliyor ama savcılık hemen harekete geçmiyor. Sanırım orada da özgür haberciliğe başlamamı bekliyorlardı. Nitekim İzmir’de 10 Ekim anması sırasında çekim yapıyordum ve o sırada polis kameramanıyla tartışmam oldu. 16 Ekim günü o bekletilen karar devreye sokuldu. Normalde bu tür dijital materyaller herkesin gözü önünde kopyalanıp asılları sahibine veriliyormuş; ama 15 Temmuz sonrası çıkarılan bir yönetmelik ya da KHK ile bu uygulama, eğer vakit yoksa materyallerin alınıp daha sonra kopyalanıp asıllarının kişiye teslim edilmesi olarak değiştirilmiş."

ÖZEL AİLE FOTOĞRAFLARIMA DA EL KONULDU

El koyulan materyaller arasında kitaplaştırmak üzere video üzerine yazdığı yazılar, ayrıca bir birçok video olduğunu ifade eden İnce, eşinin de hard disklerine el konulduğunu ve hatta aile fotoğraflarının da yer aldığı özel bazı dosyaların da bunlarla birlikte alındığını belirtiyor. İnce bu eyleme başladığında Türkiye’de bu tip uygulamaların birçok mağduru olduğunu öğrendiğini de sözlerine ekliyor: "Bu alışılmış ve çok dillendirilmemiş bir mesele. Sanki polisler bu tip aramalarda gelip hepsine el koyabilir ve geri de vermeyebilir sanılıyor. 3-4 sene geçmiş insanlar eşyalarını alamamış, bazen mobil telefonlar bozularak gelmiş. Hard diskler de tıpkı kasetler gibi bir süre çalıştırılmayınca kendiliğinden bozuluyor."

2 Nisan 2019’da eyleme başlayan Oktay İnce, ilk olarak İzmir Adliyesi önünde daha sonra 7 Mayıs’tan itibaren de valilik önünde basın açıklaması yapıp sesini duyurmaya çalışıyor. Eylemine devam edeceğini kaydeden İnce, PEN Amerika’dan Risk İlintisindeki sanatçılar (ARC) grubunun kendisine bu süreçte destek olup üç bakanlığa mektup yazdığını da anlatıyor: “PEN Amerika’nın Risk İlintisindeki sanatçılar (ARC) direktörü Julie Trebault’ın İçişleri Bakanlığı’na yazdığı mektuba Süleyman Soylu imzalı bir yanıt verildi.

Bu kurum daha önce benim için yapabilecekleri bir şey olup olmadığını sormuştu. Ben de önceliğimin arşivimi almak olduğunu söyleyip Adalet, Kültür ve Turizm ile İçişleri bakanlıklarına mektup yazmalarını istedim. Kasım ayında bu mektuplar kaleme alındı. Cevap mektubu 2019 Şubat ayında Süleyman Soylu tarafından yazılmış ama ben 2 Nisan’daki eylemimle medyada görünmeye başlayana kadar vermediler.

Mektup kuruma tam olarak 18 Nisan’da ulaştı. Kurumun mektupta iki talebi olmuştu; öncelikle sanat ve edebiyatla uğraşan insanlara bu tür soruşturmaların yapılmaması, bu soruşturmanın düşürülmesi ile ilgili bir talepti ve bu talep kendilerine aitti. İkincisi de arşivimin geri verilmesi. Cevapta rutin olarak verilmiş. Soylu, mahkemeler bağımsızdır, buna mahkemeler karar verir vs. demiş. El konma işleminin ise usulüne uygun şekilde yapıldığını söylemiş. Kopyalama işi bittikten sonra verilecektir demiş."

DEVLET MEŞRU GÖRMEKLE DEĞİL YASALARLA HAREKET EDER

Oktay İnce, Soylu’nun mektupta ayrıca sansürü uygun gördükleri takdirde uygulayabileceklerini belirterek, anti- demokratik icraatları sahiplendiğinin ise altını çiziyor: "Asıl mesele mektubun sonunda belirtilmiş: ‘Demokratik bir toplumda meşru amaçlara ulaşmak için zorunlu olması koşullarında ifade özgürlüğünün sınırlanabileceği kabul edilmektedir.’ Yani ifade özgürlüğünü biz meşru amaçlarla gerçekleştirdiğimizi düşünürsek sınırlarız diyor. Ve yine başka hakların da sınırlanabileceğini ifade ediyor.

Devlet meşru görmekle değil, yasalarla hareket eder. Türkiye’de son dönem süren anti- demokratik uygulamalarında kullanılan kilit kelime bu. O kadar çok yasa dışı devlet uygulaması var ki bunların hepsini devlet çıkarı ya da meşru görme üzerinden uyguluyorlar. Son olarak da ‘Bu noktada uluslararası sivil toplum kuruluşlarından beklentimiz, İnsan hakları hukukunu terörün korunması ve kollanması hukukuna dönüştürme tuzağına düşmemeleridir’ deniyor."

Belgeselcinin çektiği haber ve görüntüleri geri istemesinin bakanlıkça 'terör'ün korunması ve kollanması olarak görüldüğünü ifade eden Oktay İnce, sonuç alana kadar İzmir Valiliği önünde yapacağı haftalık eyleme devam edeceğini vurguluyor.