İran’daki gelişmeler ve PJAK’ın projesinin etkileri...

İran ve ABD arasında yaşanan kriz adım adım ABD’nin İran’a yönelik bir müdahalesine doğru gidiyor. İran’ın temel mücadele güçleri olan ve geçmişten beri mücadelelerini sürdüren Kürtler ve Belluçlar ise yaşanan sürece karşı temkinli. 

İran ile ABD arasında yaşanan çelişkiler İran İslam Cumhuriyeti'nin kuruluşundan ve hatta öncesinden kaynaklanıyor. İran İslam Cumhuriyeti'nin kurulmasından sonra bu çelişkiler daha da derinleşti. Son kırk yıldır da bu çelişkiler zaman zaman kısmi çatışmalara dönüşse de daha çok İran dışındaki alanlarda karşı karşıya gelme ile sürdü. Irak, Suriye ve Yemen’de çok bariz bir şekilde bu çatışma görülüyor. Ancak İran son zamanlarda artık çevrede İran ile karşı karşıya gelmekten, çatışmaktan çok İran içine müdahale etme sürecini başlattı. ABD tek taraflı olarak nükleer eneji anlaşmasından çekilerek bir nevi bu süreci başlattı. Ancak kendisi mücadale etmekten çok son yıllarda izlediği, müdahale etmek istediği ülkedeki muhalif güçlerle bu süreci başlatma taktiğini İran içinde uyguluyor.

ABD İran’a müdahalenin önünü açmak için nükleer enerjiden tek taraflı çekilirken, Fransa, İngiltere, Almanya gibi ülkeler bu anlaşmadan çekilmeyi eleştiriyor gibi bir yaklaşım gösterdiler. Ancak nükleer enejiden çekilme ile İran’a olası bir müdahale hızlandırılırken, Fransa, Almanya’nın da kendi çapında bazı hazırlıklar yaptığı, yaptıkları eleştirinin biçimsel olduğunu gösterdi. Zira ABD’nin tek taraflı nükleer enerji anlaşmasından çekilmeden hemen sonra Paris’te Halkın Mücahitleri öncülüğünde bir konferans yapıldı. Almanya’nın Köln kenttinde de İran muhalif grupları başka bir konferans yaptı. ABD’de de benzer konferans ve toplantılar yapıldı. Bu durum aslında İran’a karşı müdahalede her üç ülkenin de birlikte hareket ettiğini gösteriyor. 

PJAK'TAN ÇÖZÜM DEKLARASYONU

ABD, Fransa, Almanya ve İngiltere’nin desteği ile İran muhalif gruplarına toplantı ve konferanslar yaptırılarak müdahalenin bir biçimde başlatılması düşünülürken, Rojhilatê Kurdistan’ın en güçlü muhalif gücü olan PJAK, dış müdahaleden çok İran’ın kendi sorunlarını demokratikleştirerek, içeride bileşenleri ile çözmesini öngören bir deklarasyon yayımladı. 12 Temmuz’da yayımlanan deklarasyona birçok çevreden destek geldi. PJAK kendi izlediği demokratik siyaset ve örgütleme ile askeri gücüne güvendiği için böyle bir çözüm projesini sundu. O yüzden birçok çevreden destek alan bir proje oldu. Projeye destek verenler arasında dörde bölünen İKDP’nin bazı parçaları, Komala’nın ve İran Komünist Partisi'nin bazı kanatları da vardı. Ancak başta Türkiye’ye yakın İKDP’nin bir bölümü ile Komala’nın bir bölümü bu deklerasyona büyük tepki gösterdi. Çünkü bu partiler İran’ı dönüştürme, içerde bir çözüme gitme gücüne sahip değiller. Sadece bu değil, İran’da halk tabanı olmayan kesim ve yapılardır. Onun için iç dinamikler, bileşenler ile bir çözüme gitmekten çok başkalarından, dışarıdan olacak bir müdahaleye bel bağlamışlar. Bununla bazı kazanımlar elde etmeye çalışıyorlar. 

ŞAH RIZA PEHLEVİ'NİN OĞLUNUN AÇIKLAMALARI...

PJAK'ın çözüm projesi yayımlamasının üzerinden yaklaşık on beş gün geçtikten sonra İran Devrik Şahı Şah Rıza Pehlevi’nin ABD’de yaşayan oğlu Şah Rıza Pehlevi, yaptığı bazı açıklamalarla siyaset sahnesine çıkmaya çalıştı. Pehlevi, İran’da yaşanan sorunların  İran’ın federal bir İran olması ve yaşayan tüm halklara dil, kimlik, özerkliklerini tanıma haklarının verilmesi ile çözülebileceğini söyledi. Oğul Pehlevi, İran’da eski şah rejimine dönme gibi bir dertlerinin de olmadığının altını çizdi. Oğul Şah Rıza Pehlevi'nin bu açıklamaları, adı verilmeden, PJAK’ın sunduğu çözüm projesinin içeriğini gösteriyor. O yüzden birçok çevre tarafından 'PJAK projesini çalma' olarak değerlendirdi.

HALKI SOKAKLARA DÖKME ÇAĞRILARI YENİDEN YAPILDI

Paris, Köln ve ABD’de çeşitli toplantılar ve konferanslarla İran’a yönelik bir müdahale için hazırlık yapan Halkın Mücahitleri, Milli Mezhep grubu ve Avrupa ile ABD’de yaşayan reformcu olarak bilinen kesimler İran’a yönelik müdahaleyi hızlandırmak için halka gösteriler başlatması için çağrılar yapmaya başladı. İran halkı İsfahan ve diğer bazı kentlerde kısmi bir şekilde sokaklara çıkarak eylemler, gösteriler yapmaya başladı. Ancak gösteriler bu grupların beklediği düzeyde olmadı. Zira Kürtler ve Belluçlar bu çağrıları fazla dikkate almadı. O yüzden Kürt kentleri ile Belluç kentlerinde neredeyse hiçbir gösteri olmadı. Kürt ve Belluçların bu temkinli yaklaşımlarında PJAK'ın sunduğu projenin etkisi olduğu belirtiliyor. Bu yaklaşım ve değerlendirme PJAK ve Belluç örgütlerininin örgütleme gücü ve halk tabanını da gösterirken, çözüm konusundaki tutumlarını da ortaya koyuyor. 

KÜRTLER VE BELLUÇLAR TAHRİK EDİLİYOR

İran’ın muhalif güçleri olarak bilinen ve halkı sokağa dökmek için çağrılar yapan gruplar, çağrılarının Kürtler ve Belluçlar içinde karşılık bulmaması, onlardan çok PJAK’ın sunduğu projeye göre hareket edilmesiyle, bu gruplar, Kürtleri ve Belluçları tahrik etme yöntemlerini kullanmaya başladı. Kürtler ve Belluçları tahrik etmeye çalışan grupların başında Halkın Mücahitleri grubu geliyor. Halkın Mücahitleri grubu desteğini Fransa'dan alıyor. Merkez üsleri de Fransa. Farsların radikal İslami solcuları olarak biliniyor. Kürtlere ve Belluçlara yaklaşımları oldukça şovence. Bu grubun Saddam Hüseyin döneminde onunla birleşerek Başûrê Kurdistan’daki enfallerde yer aldığı yönünde çok sayıda bilgi ve belge var. 

Kürtleri ve Belluçları tahrik etmek isteyen gruplardan biri de Milli Mezhep grubu olarak bilinen gruptur. Bu grup kendisini Musaddıq’a dayandırıyor. Fars şovenliği konusunda en radikal gruplardan biridir. Kürtler ve Belluçları tahrik etmek isteyenlerden diğerleri ise ABD, Fransa, İngiltere ve Almanya’da yaşayan, kendilerini reformcu olarak gösteren kesimlerdir. Bu grupların tahrikleri, Kürtler ve Belluçlara sataşmaları, İran içinde hiçbir güçlerinin olmadığını, dış müdahaleye bel bağladıklarını gösteriyor. 

ÇÖZÜM İÇ DİNAMİKLER VE DEMOKRATİKLEŞMEYLE ÇÖZÜLÜR

Bölgeye şimdiye kadar yapılan dış müdahaleler hiçbir çözüm getirmedi. Bunun en bariz örneği Irak’tır. 1991 yılında başlayıp 2003 yılında ABD’nin Irak’a yaptığı müdahaleden sonra Irak’ın içinde olduğu durum dış müdahalenin çözümden çok çözümsüzlük, kaos ve kriz olduğunu fazlasıyla kanıtlıyor. Suriye bir başka bariz örnektir. Bölge tarihsel süreç içinde hiçbir dış müdahaleyi kabul etmemiş. Haçlı seferleri buna iyi örnektir. Bölgenin, inanç, kültür ve bağımsızlıkçı karakterinden ötürü dış müdahaleye kapalı olduğu birçok örnekle kanıtlanmış durumda. O yüzden İran’a yönelik bir dış müdahale de herhangi çözümü getirmeyecek. Onun için PJAK'ın iç dinamiklerle bir çözüme gitme projesini sunduğu, bu projenin İran ve bölgede yaşayan tüm halkların yararına olduğunu söylemek yanlış olmaz. Şu an İran’da dış müdahaleye bel bağlayan grupların yaptığı çağrılarla başlatılan gösterilerin cılız olması da bunu kanıtlıyor.