İsveç medyası: Erdoğan için sonun başlangıcı

İsveç Devlet Televizyonu, İsveç Haber Ajansı TT, İsveç’in büyük gazeteleri, 23 Haziran günü İstanbul’da yapılan seçimlerin sonuçlarını muhalefet için büyük bir zafer, Erdoğan için büyük bir tokat ve sonun başlangıcı olarak değerlendirdi.

Stockholm Üniversitesi Türkiye Araştırmaları Enstitüsü Başkanı Paul Levin, Expressen gazetesine yaptığı yorumda AKP’nin tüm medya ve devletin olanaklarını kullanmasına ve koşulların adil olmamasına karşın muhalefet adayının büyük bir zafer kazandığını söyledi.

Muhalefetin 31 Mart’ta yapılan seçimlerden çok daha fazla oy almasını “Erdoğan ve AKP’nin belediye bakan adayı için üzücü ve aşağılayıcı” olarak değerlendirdi.

Seçim sonuçlarından sonra pek çok Türkün dikkatli bir biçimde demokrasinin ölmediğine ve her şeye rağmen başarabileceklerini olan umutlarını dile getirdiklerine dikkat çekti.

AKP ÇÖKME SÜRECİNDE

İstanbul ve büyük illeri kaybetmesinin AKP’nin yavaş bir çökme sürecinde olduğunu gösterdiğini söyleyen Levin, “Erdoğan yeni seçilen belediye başkanını kutladı ama belediye başkanının yetkilerini kısıtlamaya çalışacağının belirtileri var” dedi.

İsveç Haber Ajansı TT’nin abonelerine geçtiği haberde yeni belediye başkanı Ekrem İmamoğlu’nun ileride Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a rakip olabileceği değerlendirmesi yapıldı.

TÜRKİYE İÇİN UMUT VAR

Lund Üniversitesi Sosyoloji Profesörü Umut Kırımlı, TT’ye “Ben demokrasinin tamamen öldüğüne inanlardandım ama Türkiye için umut var. Hepimiz AKP’nin seçimlerde manipülasyon yapacağı veya sonuçları kabullenmeyeceği beklentisindeydik. Ama yenildiklerini kolay kabul ettiler” dedi.

Özkırımlı, İmamoğlu’nun 2023 yılında yapılacak Cumhurbaşkanı seçimlerinde Erdoğan’a rakip olabileceğini de belirtti.

ERDOĞAN'IN EN BÜYÜK YENİLGİSİ

Aftonbladet Gazetesi Köşe Yazarı Walgang Hansson, İstanbul seçimlerinin Erdoğan’ın politik kariyerinde aldığı en büyük yenilgi olduğu belirterek sonuçların Türkiye için demokrasiyi güçlendirebileceğini veya en kötü durumda Erdoğan’ın otoriter eğilimleri arttıracağı değerlendirmesini yaptıktan sonra şunları kaydetti.

“Türkiye son 5 yıldır giderek otoriterleşen Erdoğan’ın yönetiminde yanlış yöndeydi. Azar azar demokrasi ortadan kaldırıldı. Özgür basın susturuldu. Erdoğan 3 yıl önce gerçekleştirilen askeri darbeyi muhaliflerini tutuklamak için kullandı ve baskıları arttırdı.”

ERDOĞAN BİR YOL AYRIMINDA

Son seçimlerde aldığı yenilgiden sonra Erdoğan’ın bir yol ayrımında olduğunu söyleyen Hanson, “Erdoğan’ın yüksek sesli tumturaklı retoriği artık işlemiyor. Geri çekilmeye mi çalışacak ya da daha demokratik mi olacak?” dedi.

İsveç Devlet Televizyonu’nun internet sitesinde yayımlanan “Seçim sonuçları Erdoğan rejimi için sadece bir tokat değildir” başlıklı makalede Erdoğan'ın Türkiye'yi artık eskisi gibi yönetemeyeceği belirtildi.

Gazeteci-Yazar Kurdo Baksi ve Murat Kuseyri’nin imzalarının bulunduğu makalede AKP’nin Kürtlerin oylarını alabilmek için değişik manipülasyonlara başvurduğuna ve AKP’nin adayı Binali Yıldırım’ın Amed’de televizyon kameralarının önünde bir kaç kelime Kürtçe konuştuğuna dikkat çekildi.

KÜRTLER NEDEN ERDOĞAN'A OY VERSİN?

Makalede Kürtlerin neden AKP-MHP faşist ittifakına oy vermedikleri şu şekilde sıralandı.

“Suriye'de Kürt kenti Efrîn'i işgal eden, Türkiye'de bir çok Kürt kentini yerle bir eden ve her gün Irak Kürdistan'ını bombalayan Erdoğan'a Kürtler neden oy versin?

Koalisyon ortağı Bozkurtlarla (MHP) ile birlikte Kürt diline resmi bağlamda karşı çıkan Erdoğan'a Kürtler neden yatırım yapsın?

Asuri-Süryani ve Ermenilerin kimliklerini yok etmek isteyen bir partiye neden Kürtler oy versin?

Aralarında parti liderleri Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ'ın da bulunduğu halkın seçilmiş vekillerini hapseden bir rejime Kürtler neden oy versin?”

KÜRTLER DEMOKRASİ, BARIŞ VE ÖZGÜRLÜĞE OY VERDİ

Erdoğan’ın tüm strateji ve taktiklerine karşı Kürtlerin doğru bir tercih yaptıklarını ve depotizme oy vermeyi reddettikleri belirtilen makalede “Kürtler Erdoğan’ın en fazla nefret ettiği demokrasi, barış ve özgürlüğe oy verdi” denildi.

Makalede “Sonuç olarak sanayi ve ticaret kenti İstanbul’daki seçim sonuçları Erdoğan rejimi ve faşist ortağına vurulan sadece bir tokat değildir. Aynı zamanda artık Türkiye’yi yönetemeyeceğinin sağlıklı bir belirtisidir. Sorun yalnızca Erdoğan’ın klasik sözü 'İstanbul’u kaybeden Türkiye’yi kaybeder”i kabul etmesidir” ifadelerine yer verildi.