İsveç Parlamentosu'nda Türkiye'nin işgali konuşuldu

Türk devletinin Güney Kürdistan’a yönelik işgal girişimi ve bombalamaları Sol Parti Milletvekili Amineh Kakabaveh’in konuyu gündeme getirmesiyle İsveç Parlamentosu’nda ele alınarak tartışıldı.

İsveç Sol Parti Milletvekili Amineh Kakabaveh, Türk devletinin Güney Kürdistan’a yönelik bombalama ve işgal girişimini parlamentoda düzenlenen oturumda gündeme getirdi. Türkiye’nin gerçekleştirdiği katliamların durdurulması için İsveç’in Birleşmiş Milletler ve Avrupa Birliği nezdinde girişimde bulunmasını talep etti.

Sol 25 yıl içinde Türk askerlerinin sürekli olarak sınırları geçip Irak Kürdistan’ına saldırlar düzenlediğini ve Kürt köylerini bombaladığını hatırlatan Kakabaveh, “Türkiye Irak’ın toprak bütünlüğünü ihlal etti, yüzlerce masum Kürdü öldürdü ve 140 köyü yok etti. Sivil halk korku içinde, binlercesi topraklarını terk etti. Toprakları ve hayvanları zarar gördü” dedi.

KAKABAVEH: İSVEÇ, AB VE BM NEZDİNDE GİRİŞMDE BULUNMALI

Türkiye’nin Güney Kürdistan’daki tutumunun tıpkı Efrîn’deki gibi uluslararası hukuka açıkça aykırı olduğunu söyleyen Kakabaveh, Dışişleri Bakanı Margot Wallström’e Türkiye’nin askerlerini geri çekmesi ve Güney Kürdistan’a yönelik bombalamaları durdurması için Birleşmiş Milletler ve Avrupa Birliği nezdinde hangi girişimlerde bulunmayı düşündüğü sorusunu sordu.

WALLSTRÖM: 26 ÜLKE ORTAK AÇIKLAMA YAPMALI

Dışişleri Bakanı Margot Wallström, sorunu sürekli olarak parlamentoda tartıştıklarını ve kendisinin Kakabaveh’in ortaya koyduğundan farkı bir gerçeklik tanımı olmadığını söyledi.

Türkiye’nin saldırılarına son vermek için Avrupa Birliği üyesi 26 ülkenin ortak açıklama yapmasının etkili olacağını söyleyen Wallström, sadece Kürt sorununun değil Türkiye’deki gelişmelerin sorunlu olduğunu belirtti.

İsveç'in Kürt sorunun çözümü için yeniden barış görüşmelerine dönülmesinden yana olduklarına vurgu yaptı.

Wallström’ün konuşmasından sonra yeniden söz alan Kakabaveh, parlamentoda Güney Kürdistanlı Gazeteci Şerwan Şerwani ve aktivist Tara Hüseyin’in katıldığı panelde her iki konuşmacının Parlamento ve hükümetten Türkiye’nin bombalamalarının durdurulması için girişimde bulunmasını istediklerini belirtti.

TÜRKİYE SİVİLLERİ ÖLDÜRÜYOR

Kakabaveh, Türkiye’nin sivilleri katlettiğini bir kez daha hatırlattıktan sonra “Benim Dışişleri Bakanı Margot Wallström’e sorum bombalamaların durdurulması için Türkiye ile konuyu tartışıp tartışmayacağı. Türkiye sivilleri öldürüyor” dedi.

Kişisel olarak bombalamaları durdurmak istediğini söyleyen Wallström, “Biz elbette tüm siyasi platform ve ilişkilerimizi kullanmalıyız. Türkiye’ye uluslararası hukuka uygun ve barışçıl bir yönde davranması için baskı yapmalıyız. Biz ayrıca bombalardan ve saldırılardan zarar görenlere doğru bir biçimde yardım yapmalıyız. Bunun için takım çantamızda bulunan tüm aletleri kullanacağız” şeklinde konuştu.

TÜRKİYE ULUSLARARASI YASALARI İHLAL EDEREK SUÇ İŞLİYOR

Parlamentodaki tartışmayı ANF’ye değerlendiren Kakabaveh, Margot Wallström’ün Türkiye’nin saldırıları hakkında genel değerlendirmelerde bulunduğunu ancak sorusuna net bir yanıt vermekten kaçındığını söyledi.

Türkiye’nin NATO üyesi ve Avrupa Birliği’ne aday ülke olduğunu hatırlatan Kakabaveh, “Ben İsveç’in tek başına Türkiye’nin saldırı ve bombalamalarını durduramayacağını biliyorum. Ama Türkiye uluslararası yasaları ihlal ederek suç işliyor. Eğer bu saldırılar Rusya tarafından yapılsaydı herkes bundan söz edecekti. Ama bu saldırıları Türkiye Kürtlere karşı yaptığında hiç kimse konuşmak istemiyor” diyerek bombalamalara karşı suskun kalan ülkelere tepki gösterdi.

TÜRKİYE ETNİK TEMİZLİK YAPMAK İSTİYOR

Türk devletinin PKK’yi bombaladığını söylemesinin yalan ve dünyayı aldatmaya yönelik olduğunu söyleyen Kakabaveh, “Bombalanan köylerde PKK’liler yok. Türkiye orada yaşayan Kürtleri bombalıyor. Köyleri ve tarlaları yakıyor. Kürtleri korkutmak ve bölgeden uzaklaştırmak istiyor. Türkiye’nin amacı Saddam’dan farklı değil. Bölgede etnik temizlik yapmak ve Kürtleri topraklarından sürmek istiyor” şeklinde konuştu.

Kakabaveh, saldırıları ve bombalamalar karşısında suskun kalan Kürdistan Bölgesel Yönetimine de tepkili. Barzani’nin petrol satmak için Türkiye’nin bombalamalarına ses çıkarmadığını söyleyen Kakabaveh, şu ifadelerle Bölgesel Kürdistan Yönetimi’nin tutumunu eleştirdi.

TÜM KÜRTLER TÜRKİYE’NİN SALDIRGANLIĞINA KARŞI MÜCADELE ETMELİ

“Bombalanan Kürdistan toprakları. Eğer Barzani dış dünyaya saldırıların durdurulmasını çağrısı yapsaydı etkili olurdu. Türkiye’yi Birleşmiş Milletler’e şikayet etmesi gerekirdi. Orada öldürülen Kürtler. Köylülerin tarlaları yakılıyor, toprakları bombalanıyor. Barzani’nin halkını ve topraklarını savunması gerekiyor. Ama o Türk devletiyle iş birliği yapıyor. İşgalcilerle el sıkışıyor. Bu Kürtler için büyük bir sorun. Tüm Kürtler Türkiye’nin saldırganlığına karşı bir araya gelerek mücadele etmeli.”

BİRLEŞMİŞ MİLLETLER’İN SALDIRILARA KARŞI ÇIKMA YÜKÜMLÜLÜĞÜ VAR

Kakabaveh, “Türkiye’nin işgal ve katliamları durdurulmalı. Eğer Irak ve Kürdistan Bölgesel Yönetimi, kendi topraklarının bombalanması ve halkının öldürülmesine karşı çıkmıyorsa bu başka ülkelere buna tavır alma sorumluluğu getirir. Masum insanların öldürülmesine izin verilmemeli. Kürt halkı kendi topraklarında sığınmacı olarak yaşamak zorunda kalıyor” dedikten sonra Birleşmiş Milletler’in Türkiye’nin işgaline karşı çıkması yükümlülüğü olduğunu söyledi.

KASIRGA: İSVEÇ BOMBALAMALARIN DURDURULMASINI İSTİYOR

Konu hakkında görüşlerine başvurduğumuz Sosyal Demokrat İşçi Partisi Milletvekli Kadir Kasırga, Margot Wallström’ün Türkiye’nin bombalamalara karşı olduğunu ve Kürt sorununun müzakerelerle çözülmesini söylemesini olumlu olarak değerlendirdi.

İsveç Hükümeti’nin Avrupa Birliği aracılığıyla bombalamaların durdurulması ve uluslararası hukuka saygı gösterilmesini istediğini söyleyen Kasırga, “Türkiye’nin bombalamaları uluslararası hukukun ihlalidir. Bu Kürt sorununun çözümüne ve yeniden barış müzakerelerine dönülmesine hizmet etmez. Bu böyle bir sürecin başlanmasını sabote eder” dedi.

TÜRKİYE BİR BİRİYLE ÇELİŞEN ADIMLAR ATIYOR

Kasırga, “Türk devletinin bombalamalarla PKK’yi askeri olarak zayıflatmak istiyor. Kürt Hareketi’nin Kuzey Kürdistan ve Rojava’daki kazanımlarını boşa çıkartmak istiyor” değerlendirmesinde bulunduktan sonra devamında şunları kaydetti.

“Türkiye bir biriyle çelişen adımlar atıyor. Abdullah Öcalan’a uygulanan tecridin kaldırılması olumlu bir adım. Umarım bunun devamı gelir ve yeni bir süreç başlar. Sayın Öcalan tecritin kaldırılmasının yeniden barış sürecinin başlaması anlamına gelmediğini söyledi. Türkiye’nin Güney Kürdistan’a yönelik saldırılar da böylesi bir sürecin başlamasını sabote ediyor. Kuzey Kürdistan’da HDP’nin kazandığı belediyelerdeki Kürtçe tabelaların indirilmesi ve HDP’lilerin tutuklanması da barışa hizmet etmez. Eğer Türkiye gerçekten sorunun çözümünden yanaysa ilk önce Selahattin Demirtaş ve diğer HDP’li siyasetçileri serbest bırakması gerekir. Böylesi bir adım Türkiye’nin Kürt sorunundaki yaklaşımında ne kadar ciddi olduğunu ortaya koyacaktır.”

BARIŞ GÖRÜŞMELERİNE DÖNÜLMESİ GEREKLİ

Kasırga, Margot Wallström’ün parlamentoda söylediği gibi İsveç Hükümeti’nin barış görüşmelerinin yeniden başlamasından yana olduğunu ve bu düşüncesini her platformda dile getirdiğini belirterek “Akan kanın durdurulması ve bölgede istikrarın sağlanması için yeniden barış görüşmelerine dönülmesi gerekli” dedi.