AİHM’den bir skandal daha: Hasankeyf başvurusu reddedildi

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), en az 12 bin yıllık tarihe sahip Hasankeyf’i sular altında bırakacak projeye karşı yapılan başvuruyu reddetti.

AİHM, Hasankeyf’e ilişkin 13 yıl önce yapılan başvuruya ilişkin kararını verdi. Beş kişi adına yapılan başvuruda Ilısu Baraj projesinin Hasankey arkeolojik tesisini tehdit ettiği kaydediliyordu.

Mahkeme, nihai kararında başvurunun Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 35 §§ 3 a ve 4. Maddeleri ile uygunluk arz etmediğini savundu. Mahkeme kararını, hiçbir Avrupa konsensüsünde kültürel bir mirasın korunmasına ilişkin evrensel düzeyde bireysel bir hakkın olmadığında dayandırdı.

Başvuru, iki profesör, bir arkeolog-mimar, bir gazeteci ve bir avukat tarafından yapılmıştı. Başvurucular, özel yaşama saygı hakkını içeren 8’inci madde, eğitim hakkına ilişkin 1 numaralı protokolün 2’nci maddesinin ihlal edildiğini belirtmişlerdi. Başvurucular, sonuç olarak mahkemeden Hasankeyf sular altında kalmadan önleyici bir tedbir (ihtiyati tedbir) alınmasını talep etmişlerdi.

Başvurucular ayrıca projenin çevre üzerinde de geri dönülmez sonuçlara yol açacağını kaydetmişlerdi. Yedi yargıçlı mahkeme, başvuruyu “kabul edilemez” buldu.

Mahkeme, kültürel mirasın korunmasına ilişkin duyarlılığı not ettiklerini ancak, korumanın genellikle azınlıkların özgürce kendi kültürleri ve yerel halkların haklarının korunmasına ilişkin düzenlemeler ve durumları hedeflediğini belirterek, kültürel bir mirasın korunmasına ilişkin evrensel bireysel bir hakkın olmadığını kararına gerekçe olarak gösterdi. Mahkemeye göre, bu konuda bir Avrupa konsensüsü olmadığı gibi, Avrupa Konseyi üyelerinin de bu yönlü bir eğilimi yok.

12 BİN YILLIK TARİHİ YOK ETME PROJESİ

AİHM’e 2006 yılında başvuruda bulunulmuştu. Bölgede 516 tarihi şehir var. Ilısu Baraj projesi ile tüm bu kentler sular altında bırakılacak. Türk hükümetinin, baraj inşaatını da resmi olarak 2006 yılında başlatmıştı. Proje, yerel nüfus, çevre, doğa ve kültür üzerinde ağır bir yıkıma yol açıyor.

Binlerce kişinin zorla göçertilmesi, tarihi miras, doğal yaşam alanları ve kültürlerin yok edilmesi, suyun komşu ülkelere karşı silah olarak kullanılması ve bu ülkelerin doğal ve ekonomik yaşamının tahrip edilmesi ile içerdiği askeri amaçlar, projenin yol açacağı tahribatlar arasında sıralanıyor.

Hasankeyf dünya üzerindeki en eski yerleşim alanlarından biri olma özelliğine sahip. Buradaki ilk yerleşim M.Ö. 10.000'li yıllara uzanıyor. Dicle Nehri kıyısına kurulan Hasankeyf, 20’yi aşkın medeniyetin izlerini taşıyor. Bu site kireçtaşından kayalara oyulmuş evlere, Neolitik dönemden kalma mağaralara, Roma döneminden bir kaleye, Artuklular ve Osmanlılar zamanından yapılara kadar çok önemli bir tarihi hazine içeriyor.