Açlık grevindekiler, DAİŞ'lilerle aynı kısımlarda tutuluyor

Amed Barosu Cezaevi Komisyonu Başkanı Av. Bünyamin Şeker: Elazığ Cezaevi İdaresi, açlık grevinde olanları DAİŞ, El Nusra ve Fethullahçıların bulunduğu kısımlara yerleştiriyor.

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan üzerindeki tecrit politikasının bir an önce kaldırılması ve özgür yaşam koşullarının oluşturulması için, PKK ve PAJK'lı tutsaklar Kürdistan ve Türkiye cezaevlerinde süresiz-dönüşümsüz açlık grevi eylemindeler. Türk devletinin Efrîn'e yönelik işgal saldırılarını eleştiren açıklamalar yapması nedeniyle 22 Ocak 2018 tarihinde gözaltına alınan ve 31 Ocak günü tutuklanarak Diyarbakır E Tipi Cezaevi'ne gönderilen Leyla Güven, 7 Kasım 2018'te görülen davasının duruşmasına gelmeyerek SEGBİS üzerinden bağlanmış ve Öcalan üzerindeki tecride dikkat çekerek, süresiz-dönüşümsüz açlık grevi eylemine başlayacağını duyurmuştu. Güven'in eylemine başlamasından sonra PKK ve PJAK'lı tutsaklar adına açıklama yapan Deniz Kaya, 27 Kasım itibariyle süresiz-dönüşümlü açlık grevi eyleminin başlayacağını bildirmişti. 16 Aralık'a gelindiğinde ise, tutsakların ilk grup olarak süresiz-dönüşümsüz açlık grevi eylemine başladıkları öğrenildi. Yine 26 Aralık ve 5 Ocak tarihlerinde de ikinci ve üçüncü gruplar da süresiz-dönüşümsüz eyleme katıldı.

Gün geçtikçe süresiz-dönüşümsüz açlık grevi eylemine başlayan tutsakların sayısı artıyor. Son güncel verilere göre, bir taraftan 50'ye yakın cezaevinde 220'nin üzerinde tutsağın dönüşümsüz eylemi devam ederken, diğer taraftan da 130 cezaevinde binin üzerinde tutsağın süresiz-dönüşümlü eylemleri devam ediyor. Eylemlerin sürdüğü kimi cezaevi idarelerinin çeşitli baskıları da sürüyor. Özellikle kurulduğu günden beri basının gündeminden düşmeyen Elazığ Cezaevi'nde, açlık grevi eylemcilerinin DAİŞ, El Nusra ve Fetullahçılar'ın bulunduğu bölümlere dağıtıldığı ortaya çıktı.

Açlık grevi eyleminde olan tutsaklarla görüşen Amed Barosu Cezaevi Komisyonu Başkanı avukat Bünyamin Şeker, eylemde olan tutsakların durumlarına ilişkin ANF'ye değerlendirmelerde bulundu. Açlık grevlerinin DTK Eş Başkanı Leyla Güven'in 8 Kasım'da başlatmasıyla bugüne kadar süregeldiğini belirten Av. Şeker, Güven'in eyleminden sonra da cezaevlerinde şu an itibariyle binin üzerinde tutsağın süresiz-dönüşümlü, 220'i aşkın tutsağın ise süresiz-dönüşümsüz açlık grevinde olduklarını kaydetti.

CEZAEVLERİNDEKİ KEYFİ UYGULAMALAR

2 yıldan fazladır Amed Barosu Cezaevi Komisyon'unda çalışma yürüttüğünü ifade eden Av. Şeker, konuşmasına şöyle devam etti: "Bu komisyonda çalışma yürüttüğümüzden dolayı cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerine yeterince vakıf olduğumuzu söyleyebilirim. Birçok cezaevine ziyaretler gerçekleştirdik. Kamuoyu ile onlarca rapor paylaşmamızdan kaynaklı cezaevlerinin durumuna ilişkin asgari düzeyde de olsa bilgiler ortadadır. Zaten cezaevlerinde hak gaspları söz konusuyken, bugün bir protesto yaşanırken cezaevi idarelerinin yaklaşımları çok da olumlu olmuyor. Tabi bu durum cezaevinden cezaevine değişiyor. Ama geneli için olumlu bir değerlendirme yapmak mümkün değildir. Biz raporlarımızda da 5275 Sayılı Ceza İnfaz Yasası'na cezaevi idarelerinin uymadığını söylemiştik. Söz konusu yasa da mahpusların haklarının korunması ve bu hakların onlara tanınması yönündedir. Ama bugün bakığımızda cezaevlerinde keyfi uygulamalar var. Özellikle OHAL ve sonrasında bu uygulamalar daha çok yaygınlaştı."

GREVDEKİ TUTSAKLAR HÜCRELERE ATILIYOR

Elazığ Cezaevi'nin açıldığı günden bugüne kadar hak gaspları ve ihlalleri ile gündeme geldiğine dikkat çeken Av. Şeker, "Bugün Elazığ Cezaevi'nde 16 Aralık'tan beridir 10 siyasi mahpus süresiz-dönüşümsüz açlık grevi eylemindeler. Orada zaten 'tekli odalar' olarak adlandırdıkları bir tecrit sistemi söz konusu. Açlık grevi eylemlerinden sonra cezaevi idaresinin ilk yaptığı şey, grevde olan mahpusları tekli odalara almak oldu. Ceza İnfaz Yasası, 'farklı suç tipine mensup kişiler, bir arada tutulmaz' der. Ama Elazığ Cezaevi İdaresi, PKK'li açlık grevi eylemcilerini DAİŞ, El Nusra ve Fetullahçılar'ın bulunduğu bölümlerde tutuluyorlar...

Bu durumda provokasyon zemini yaratır. Çünkü zaman zaman farklı suç gruplarının PKK dosyasından yatan kişilere provokasyon girişimlerinde bulunmalarıyla karşılaşıyoruz. Bunlar genelde sözlü tacizler ve kendi odalarından PKK'li tutukluların odalarına cisimler fırlatma biçiminde oluyor. Kaldı ki zaten cezaevi idaresinin uygulamalarından dolayı grevde olan mahpuslara gerekli iaşe verilmiyor. Yine Trabzon Cezaevi'nde grevde olanlar hücreye alınmışlardı. Kırıkkale ve Sincan Kadın Kapalı cezaevlerinde de benzer durumlar söz konusu olmuştu" diye konuştu.

'AİLELER ENDİŞELİ'

Açlık grevi eyleminde olan tutsakların ailelerinin de durumuna değinen Av. Şeker, ailelerin yakınlarının sağlık durumundan endişeli olduklarını söyleyerek, konuşmasını şu sözlerle tamamladı: "Bize aileler gelip başvuru yapıyor zaten. Endişeli ve kaygılı olan aileler var. Netice itibariyle Leyla Güven'in başlattığı eylemin geldiği kritik bir aşamadayız. Grevde olanların aileleri aslında bu sürecin daha fazla uzamadan taleplerinin karşılanarak bitmesini istiyorlar. Bizden de grevde olanların izlenmesi ve yasal haklarının korunmasını istiyorlar. Aileler, yakınlarının kalıcı hasarlarla değil, taleplerinin bir an önce karşılanarak herhangi bir yara almadan kurtulmalarını istiyorlar."