Amedli avukatlar, Elçi ve Boylu için buluştu

Tahir Elçi Cinayeti için buluşan avukatların eyleminde, eşi tarafından katledilen Müzeyyen Boylu Cinayeti'ne de dikkat çekildi.

Amed Barosu, devlet güçlerince katledilen başkanları Tahir Elçi’nin faillerinin bulunup yargılanması için her hafta adliye önünde gerçekleştirdiği oturma eyleminin 177’ncisini düzenledi.

'PEŞİNİ BIRAKMAYACAĞIZ'

Bu haftaki eylemde, ayrı yaşayıp boşanma sürecinde olduğu eşi tarafından katledilen Baro üyesi Av. Müzeyyen Boylu’nun fotoğrafının yer aldığı “Kadın cinayetleri politiktir” pankartı da açıldı.

Baro Yönetim Kurulu Üyesi Muhlis Oğurgül tarafından yapılan açıklamada, Elçi Cinayeti'ne dair Londra Üniversitesi Adli Mimarlık Bölümüne hazırlatılan raporun savcılıkça Adli Tıp Kurumu’na gönderildiği, buradan gelecek rapor beklendiği gerekçesiyle hiçbir işlem yapılmadığı belirtildi. ATK’den raporun bir an önce hazırlanarak savcılığa gönderilmesini isteyen Oğurgül, faillerin yargılanacağı ana dek cinayetin peşini bırakmayacaklarını söyledi.

'DEVLET BOYLU CİNAYETİ'NDEN SORUMLU'

Baro Kadın Hakları Danışma ve Uygulama Merkezi Başkanı Aslı Pasinli ise, kurulan Tahir Elçi İnsan Hakları Kürsüsü’nde Av. Müzeyyen Boylu Cinayeti'ne ilişkin konuştu.

Boylu'nun koruma tedbirlerine başvurduğunu kaydeden Pasinli, bu talebine rağmen sadece 15 gün gibi kısa, ihtiyacını karşılamayan ve işlevsiz kalan önleyici tedbir kararı verildiğini söyledi.

Pasinli, “Müzeyyen bu olay üzerine emniyete giderek şikayetçi olmuştur. Fail boşanmak istemediğini yinelemiştir. 19 Mayıs 2019 tarihinde fail hedef gözetmek suretiyle her biri bağımsız nitelikte öldürme kastı, isteği ve iradesiyle 11 kurşun yarası ile Müzeyyen’i katletmiştir. Cinayete müdahale etmek isteyen görgü tanıklarının ifadesine göre, fail Müzeyyeni vurduktan sonra etraftan yaklaşmaya çalışan insanlara silah doğrultarak ‘yaklaşma sana da sıkarım’ diye soğukkanlılıkla tehditler savurmuştur. Soruşturma dosyasına olay yerine ait kamera görüntüleri girmiştir” dedi.

Kamuoyunda ciddi tepkiler yaratan Müzeyyen Boylu Cinayeti'nin yaşanan kadın cinayetlerinden hiçbir farkının olmadığını söyleyen Pasinli, aynı gün Nergiz Yavaş, Gizem Tabak’ın da erkek şiddetiyle katledildiğini ve yine Şule Çet, Sakine Oğuz, Ceren Damar cinayetleri de hep aynı erkek zihniyetinin sonucu katledildiğini hatırlattı.

Pasinli, kadın cinayetlerinde erkek şiddeti kadar devlet mekanizmalarının da sorumluluğuna işaret etti.

Türkiye’nin taraf olduğu İstanbul Sözleşmesi ile şiddete sıfır tolerans taahhüdünde bulunduğuna değinen Pasinli, “Her geçen gün artan kadın cinayetlerine karşı net tutum almak ve yaşanılan bu cinayetlerin bütün toplumu ilgilendiren hayati bir mesele olduğuna dikkat çekmek adına ulusal yas ilan edilmelidir” dedi.

Pasinli, devletin ve medyanın cinsiyetçiliğine de dikkat çekti.