'Bak işte yaklaşıyor fırtına'

Gençlik Komiteleri, “Bak işte yaklaşıyor fırtına” sloganıyla 8 Aralık'ta Kadıköy Halk Eğitim Merkezi’nde forum düzenlemeye hazırlanıyor.

Üniversiteli öğrencilerin öncülüğünde Gençlik Komiteleri ile, Kadıköy Halk Eğitim Merkezi’nde bir forum gerçekleştirmeye hazırlanan gençler sorunlarını tartışıp, çözüm üretecek.
Gençlerden Çiçek Yaman ve Yağmur Ataseven, forumun önemini ANF’ye anlattı.

‘SİSTEM BİZİ YALNIZLAŞTIRMAYI HEDEFLİYOR'

İstanbul Üniversitesi Radyo Televizyon öğrencisi Çiçek Yaman, yaşanan sorunun sadece öğrencileri değil tüm gençleri kapsadığını söyledi. Yaman, gençler olarak katılım mekanizmalarından dışlandıklarını belirtti. Gençliğin ülkede bulunduğu durumu üç kategoriye ayıran Yaman, bir tarafta anti-otoriter ve tek adam rejimine karşı gerek sokakta gerek okullarda isyanını dile getirmekten geri durmayan bir gençlik varken, diğer yanda sisteme karşı koyuyormuş gibi yapıp sistemle kol kola girmiş veya tüm bu ortamlardan uzak duran bir gençlik olduğunu ifade etti. Yaman, “Sistemin bizi yalnızlaştırmasına, bireycileştirmesine karşı bir biçimde tekil tekil mücadele etmeye çalışıyoruz. Bir örgütlenme eksikliği görüyoruz ve örgütlenme ihtiyacı duyuyoruz. Bu arayışımız da her daim devam ediyor” dedi.

‘CİNSİYETÇİ VE ŞOVEN MÜFREDAT VAR'

Cinsiyetçi, homofobik ve şoven müfredatlarla karşı karşıya olduklarını belirten Yaman, bu sorunun sadece üniversitelerde değil, ilkokullar ve ortaokullarda da kendini gösterdiğine dikkat çekti.

‘KAMPÜSTE GÖZALTI ARACI VAR AMA AMBULANS YOK!'

Üniversitelerde ifade, eylem ve örgütlenme özgürlüklerinin kısıtlandığını anlatan Yaman, şu anda okuduğu İstanbul Üniversitesi Beyazıt Kampüsü'nde bir afiş dahi asmanın yasak olduğunu belirtti. İki kişi bir araya gelemediklerine dikkat çeken Yaman, yaşanan sorunları şöyle aktardı: “Forum yapmayı bırakın, iki kişi bir araya geldiğinizde hemen Özel Güvenlikler ve ardındaki polis hattıyla karşı karşıya kalıyorsunuz. Gözaltı aracını ve TOMA’ları kampüs içinde tutan üniversite yönetimi bir ambulans bile bulundurmuyor. Acil bir sağlık durumuna müdahale edecek bir ambülans olmadığı için, Eylül başında Edebiyat Fakültesi’nden bir öğrenci fenalaştı ve sonra hayatını kaybetti. Üniversite yerleşkesinde her yer inşaat alanına dönüştü. Brandalarla ders yapıyoruz. Bütün bu uygulamalara karşı çıktığımız zaman da baskılara maruz kalıyoruz.”
Forumda bütün bu sorunlara değinip, çözüm üretmeye hazırlandıklarını belirten Yaman, yaşam alanları olan kampüsleri değiştirmek istediklerini dile getirdi.

'AÇIK HAPİSHANE GİBİ!'

Yağmur Ataseven ise Marmara Üniversitesi Sosyoloji Bölümü'nde okuyor. Göztepe yerleşkesine geldiğinden beri birçok sorunla karşılaştığını belirten Ataseven, "Hiçbir sosyal alanımız yok. Bir sorun yaşadığımız zaman bir öğrenci temsiliyetimiz yok. Mesela okula ilk geldiğimizde, oryantasyon toplantısında okul idaresinin ‘herhangi bir ideolojik yapılanma içine girmeyeceksiniz ’ uyarısıyla karşılaştık. Ders bittiği anda herkes kampüs dışına itiliyor. Zaten sürekli olarak polis ve özel güvenlik baskısı, bir gövde gösterisi var. Bizi resmen robotlaştırmak istiyorlar. Sinema kulübüne girmeyi düşünmüştüm ancak belli bir ücret istedikleri için giremedim" şeklinde konuştu.
Üniversite ortamını hep daha sosyal, daha aktif olarak düşlediğini ama büyük hayal kırıklığı yaşadığını ifade eden Ataseven, her şeyin yasak olduğu açık bir hapishaneyle karşılaştığını söyledi. Ataseven, bu sorunlara çare bulup, çözüm üretebilmek için öğrenci forumunu örgütlediklerini vurguladı.