Bayık: Sadece Rojava'ya sahip çıkmak çözüm değildir

Bayık: Dünya halkları Rojava direnişe sahip çıkıyorlar, işgale ve Kürt katliamlarına karşı duruyorlar. Fakat burada da eksiklikler var. Bakur için de bir şeyler yapmalılar. Sadece Rojava'ya sahip çıkmak çözüm değildir.

KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Cemil Bayık, Stêrk TV'de yayınlanan özel programda gündeme ilişkin Gazeteci Ciwan Tunç'un sorularını yanıtladı. Programın 2. bölümde Türk devletinin Bakur'da yürüttüğü soykırım saldırıları ve ulusal birliğin önemine değinen Bayık, Kürt sorununun çözümüne ilişkin esas alınması gereken noktalara da dikkat çekti. Türk devletinin Rojava'ya yönelik işgal saldırılarına karşı duranların Bakur'daki saldırılara aynı tutumu göstermediklerini vurgulayan Bayık, "Türk devleti Rojava'daki işgali Bakur'da da Başur'da da yürütüyor.

Bakur'da siyasetçileri tutukluyorlar, belediyeleri gasp ediyorlar, binlerce insanı zindana attılar, bırakmıyorlar kimse siyaset yapsın. Yani siyaset yapmayı ortadan kaldırıyorlar. Bu şekilde Kürt soykırımını geliştirmek istiyorlar. Bunu her gün herkesin gözü önünde yapıyorlar. Rojava'ya sahip çıkıp, Türk devletine karşı Bakur'a sahip çıkmayınca o mücadele eksik oluyor. Bu eksikliğin ortadan kaldırılması lazım" dedi.

Böylesi kritik bir süreçte ulusal birliğin sağlanmamasının büyük bir eksiklik olduğunu söyleyen Bayık, bazı siyasi partilerin çıkar uğruna halkın ulusal birlik talebini görmezden geldiğini belirtti. "Ulusal birlik için eğer bugün adım atılmazsa ne zaman atılacaktır" diyen soran Bayık Kürt halkına da şu çağrıda bulundu: "Halkımız partilere ulusal birlik konusunda baskı yapmalıdırlar. Deyin ki ulusal birlik için bu adımı derhal atacaksınız. Kim bu adımı atmazsa karşısında durun ki ulusal birliği sabote edeni teşhir edelim."

KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Cemil Bayık, röportajının 2. bölümü şöyle:

Rojava Devrimi şu an uluslararası alanda belki de hiçbir devrimci harekete nasip olmayan bir desteği arkasına almış durumda. Sizin de dediğiniz gibi devletli sistemler değil ama dünya halkları Rojava'ya destek veriyor. Sizce bu durum Kürdistan ve Ortadoğu'da nasıl bir etki yaratır?

Kürt sorununun çözümünde sadece 1 bölümü esas alamayız, Kürdistan'ın tamamı ve Ortadoğu'nun demokratikleşmesi temel alınmalıdır. Ortada bir gerçek var. Nedir bu gerçek? Kürt sorununun çözümünde Bakur esastır. Bakur'da sorun çözülmediği sürece diğer parçalarda çözülmez. Herkes bunu hem Rojava'da hem de Başur referandumunda gördü. Çünkü Kürtlere en büyük düşmanlığı yapan, Kürtleri yok etmek isteyen Türkiye'dir. Eğer bu gerçek iyi anlaşılmazsa, herkes Türkiye'ye karşı durmazsa ve Bakur'daki mücadeleye destek vermezse diğer parçalarda da netice alınamaz. Kürtlerin bu esas üzerinden mücadele etmesi lazım.

Bir diğer önemli konu ise Kürtler ulusal birliği esas almalıdır. Eğer ulusal birliği esas almazlarsa Kürt sorununu yine çözemezler. Bugün 3. Dünya Savaşı yaşanıyor. Hem büyük tehlikeler var hem de başarı için büyük fırsatlar var. Hatta başarı için imkanlar daha fazla. Kürtler eğer netice almak istiyorlarsa ulusal birliği geliştirmelidir. Bunun alt yapısı var. Şu an hem tüm parçalardaki halkımız hem de ülke dışında olan halkımız da ulusal birliğin sağlanmasını istiyor. Kürt aydınlar, sanatçılar, yazarlar bunu istiyor. Siyasi partilerin bu isteği görmesi ve gerçekleştirmesi lazım. Partiler halkın isteklerini yerine getirmek için mücadele ediyor.

Eğer bugün bu adım atılmazsa ne zaman atılacaktır? Vakti bu gündür. Bu adım atılmazsa tarih bunun hesabını sorar. Kürt halkı bunun hesabını herkesten sorar. Bu yüzden halkımıza çağrımdır; partilere ulusal birlik konusunda baskı yapmalıdırlar. Deyin ki ulusal birlik için bu adımı derhal atacaksınız. Kim bu adımı atmazsa karşısında durun ki ulusal birliği sabote edeni teşhir edelim. Eğer halk bunu yaparsa, kimse ulusal birliğin önünde duramaz. O zaman mecbur bu adımı atarlar. Çünkü teşhir olacak, ben Kürtler için mücadele ediyorum diyemeyecekler. Ancak bu şekilde netice alırız. Kısa bir süre önce Eşbaşkanlık adına bir mesaj yayınladık. Kürt sanatçılarını ulusal birlik için dayanışmaya çağırdık. Onlar bu rolü üstlenebilirler.

KÜRT SORUNU SADECE ORTADOĞU'NUN SORUNU DEĞİL

Başur için de bir şeyler söylemek istiyorum. Başur halkımız Rojava için üzerine düşen birçok rolü yerine getirdi. Onları selamlıyorum. Gençler, gidip direnişteki yerlerini aldılar, şehit düşenler oldu. Başur halkımız Türk mallarını almamak için bir boykot kampanyası başlattı, yine Kürt kongresinin toplanmasını istedi. Yani Türk devletinin işgal ve katliamlarına karşı duruyorlar. Serhildan Başur halkımızın özelliklerinden biridir. Serhildana hazırdır da hatta bazen bunu yerine de getiriyor. Fakat bunu daha da güçlendirmelidirler. Ulusal birlik meselesinde rollerini daha güçlü oynamalılar.

Başur'da asıl sorun siyasi partilerle yaşanıyor. Bazen iyi açıklamalar yapıyorlar, ama bazen de bakıyoruz uluslararası devletlere göre açıklama yapıyorlar. Yani bu devletlerin etkisinden kendilerini tamamen kurtaramamışlar. Bundan kurtulmaları lazım. Onlar da halkın isteklerini esas alıp adım atmalılar. Eğer onlar da bu adımı atarsa ulusal birlik önünde hiçbir engel kalmayacaktır. Ulusal kongre daha önceki esaslar üzerinden toplanabilir. Şu an tam vaktidir.

Kürtler ulusal birliğini ne kadar geliştirirse Ortadoğu'da demokrasiyi de o kadar geliştirmelidir. Demokratik ulusu geliştirmeli. Bunu ne kadar geliştirirse o kadar kazançlı çıkar. Kürtler ne kazanırsa bölge de insanlık da o derece kazanır. Çünkü artık Kürt sorunu dünya sorunudur. Sadece 4 devlet ve Ortadoğu'nun sorunu değil, evrensel bir sorundur. Şu an gelişen hareket de evrensel bir harekettir. Bunu dünya halklarının Rojava'ya sahip çıkmasında da görüyoruz. Direnişe sahip çıkıyorlar, işgale ve Kürt katliamlarına karşı duruyorlar. Fakat burada da eksiklikler var.

ROJAVA'DAKİ İŞGAL POLİTİKASI BAŞUR VE BAKUR'DA DA YÜRÜTÜLÜYOR

Eksiklikleri de anlatmamız ve ortadan kaldırmamız lazım. Nedir o eksiklikler? Sadece Rojava'ya sahip çıkıyorlar. Halbuki Bakur için de bir şeyler yapmalılar. Türk devleti Rojava'da yürüttüğü siyaseti Bakur'da da yürütüyor. Rojava'daki işgali Bakur'da da, Başur'da da yürütüyor. Bakur'da siyasetçileri tutukluyorlar, belediyeleri gasp ediyorlar, binlerce insanı zindana attılar, bırakmıyorlar kimse siyaset yapsın. Yani siyaset yapmayı ortadan kaldırıyorlar. Bu şekilde Kürt soykırımını geliştirmek istiyorlar. Bunu her gün herkesin gözü önünde yapıyorlar.

Rojava'ya sahip çıkıp, Türk devletine karşı Bakur'a sahip çıkmayınca o mücadele eksik oluyor. Bu eksikliğin ortadan kaldırılması lazım. Bizim de bu gerçeği iyi kavratmamız lazım. Geçmişte Kürtlere yönelik soykırım ve katliamları herkes kabul ediyordu ama şimdi Kürt sorunu tüm dünyaya yayıldı. Dünyadaki özgürlükçü ve demokrasi yanlısı tüm halklar Kürtlere sahip çıkıyor. Kürtlerin mücadelesinde umut görüyorlar, yaşanacak bir dünya görüyorlar. Kürtlerin yıllardır verdiği mücadele ve büyük bedeller boşa gitmiyor. Şu an amacına ulaşmış durumda. Kürtler bu şekilde büyük kazanımlar elde ediyorlar. Bunu da iyi görmemiz gerekir.

Bakur'un merkez olduğuna dikkat çektiniz, peki Bakur'da yaşanabilecek tehlikeler nelerdir?

İşgalci, faşist Türk devleti Kürt soykırımını gerçekleştirmek için Bakur'u kendine esas alıyor. Rojava'da yapılanlara karşı durup, Türkiye'nin Bakur'da yaptıklarına karşı durulmazsa o zaman herkes kendini kandırmış olur. Sadece Rojava'ya sahip çıkmak, Türk devletinin sadece Rojava'daki işgaline karşı çıkmak çözüm değildir. Bu Rojava için de, Başur için de çözüm getirmez. Çünkü Kürtlere karşı yürütülen esas siyaset Bakur'da yürütülüyor. Bunun üzerinden diğer parçalarda bu adımı atıyorlar. Ne zaman ki halkımız ve partiler bunu çok iyi anlarsa o vakit doğru mücadeleyi geliştirip netice alırlar.

Bakur'da siyasetçiler tutuklanıyor, belediyeler gasp ediliyor, valiler atanıyor, bütün Kürt kurumları ortadan kaldırılıyor, Kürtçe levhalar kaldırılıyor, Kürt halkı göçe zorlanıyor, asimilasyona uğruyor, Kürtçe şarkıları yasaklıyorlar kimse buna karşı durmuyor. Halbuki esas olarak buna karşı durulmalı. Bakur'daki duruma karşı durulursa o zaman Türk devleti diğer parçalarda işgal ve soykırım saldırılarını geliştiremez. Kimse buna karşı durmayınca Türkiye bundan faydalanarak diğer parçalardaki işgal ve soykırımı geliştiriyor. Eğer Türkiye'nin Rojava ve Başur'da tehlike oluşturmasını istemiyorlarsa o zaman Bakur'da tehlikenin önünü almalılar. Türkiye'nin Bakur'daki siyasetine karşı durmalılar.

Türkiye'ye neden Kürt siyasetçilerini tutukluyorsun, neden siyaseti yasaklıyorsun, neden belediyeleri gasp ediyorsun, neden Kürt ve Kürdistan'a ait her şeyi ortadan kaldırıyorsun diye sormalılar. Türkiye ben Kürtlere karşı değilim diyor, nasıl Kürtlere karşı değil? Kürtçe yazılan bir tabelayı bile ortadan kaldırıyor, peki bu Kürtlere karşı olmak değil midir? Kürtçeye, Kürtçe şarkılara, Kürt kültürüne karşı çıkıyor. Herkes Türk kültürünü, Türk dilini esas alsın, kendini inkar etsin istiyorlar. Türkler ve Türkiye için çalışsın istiyorlar. Bu Kürtlere düşmanlık değil midir? Kürtler nasıl bunu kabul edip sessiz kalsınlar.

Sessiz kaldıklarında Türkiye soykırım politikasını Bakur'da ve diğer parçalarda daha da geliştiriyor. Türkiye bu sessizlikten cesaret alıyor, evet NATO ve bazı ülkeler destek veriyor ama esas olarak sessizlikten güç alıyorlar. Bu yaklaşım Türk devletinin siyasetini meşrulaştırıyor. Buna karşı durulması gerekir. O zaman hem ulusal birlik gelişir hem de mücadele esas amaç üzerinden gelişir. Böyle olduğu taktirde Kürtlere karşı soykırım politikası yürütemezler.

Başur'daki siyasi partiler sözlü olarak KNK'nin ulusal birlik çağrısına olumlu yanıt verdiler ve Rojava işgalini de kınadılar. Halk öncülüğünde başlayan Türk mallarını boykot kampanyasını da destekledikleri görülüyor fakat sizce bu tutumlar yeterli mi, yoksa Başur halkı ve partiler daha fazla ne yapabilirler?

Şu an gösterilen tutumlar yeterli değil. Şunu da söyleyebiliriz sadece Başur'da değil, Avrupa'da hatta Amerika'da da halkı karşılarına almamak için birtakım açıklamalar yaparak, tepkileri zayıflatmak istiyorlar. Yani halkı kandırmak için açıklamalar yapıyorlar. Eğer öyle olmazsa sadece açıklama değil pratikte de adım atarlardı. Ama görüyoruz pratikte adım atmıyorlar. Hatta alttan alta Türk devletine yardım ediyorlar. Türkiye o açıklamaları ciddiye almıyor çünkü açıklama yapanların hepsinin Türkiye ile ilişkileri var.

Türk siyasetine destek veriyorlar. Şimdi gün geçtikçe halk bunu da görüyor, hem Kürt halkı, uluslararası toplum da görüyor. Hatta bazıları bunu sert bir şekilde eleştiriyor da. Diyorlar, ahlak, vicdan kalmamış, sadece çıkarlarını esas alıyorlar. Bu doğrudur. İki yüzlü bir durum yaşanıyor. Bu gerçeği de dile getiriyorlar. Bir yerde ahlak, vicdan yoksa, iki yüzlülük varsa orada her şey olur. Her şey çıkarlara kurban edildiği için iki yüzlü konuşmalar yapıyorlar. Fakat halk artık bunların farkında. Bu yüzden mücadeleye sahip çıkıyor, yaşanan sessizliğe tepki gösteriyor.

Kürtlerin birliği 100 yıldır dile getiriliyor, son süreçte 14 Güney partisi KNK öncülüğünde çağrı yaptı, PKK üzerimize düşen fedakarlığı yapmaya hazırız açıklamasında bulundu. Peki neden ulusal birlik sağlanamıyor, bunun önündeki engeller nelerdir?

Kürt halkı, Kürt aydınları, sanatçılar herkes ulusal birlik isteğini dile getiriyorsa ve birileri buna karşı çıkıyorsa sebebi nedir? Sebep halkın isteklerini esas almıyorlar, halktan kopmuşlar, Ortadoğu devletlerini esas alıyorlardır. Eğer biz ulusal birliği pratikte geliştirirsek çıkarlarımız bozulur diye adım atmıyorlar. Ulusal birliğe ilişkin adım atarsak, bütün partilerle, bütün kurumlarla, aydınlarla, din insanlarıyla, sanatçılarla yani herkesle bir araya gelerek ulusal kongreyi toplarsak, bazı devletler bu partileri terörist olarak görüyor, biz de o partilerle bir araya gelirsek çıkarlarımız tehlikeye girer diyorlar. Bu yüzden ulusal birliği kendilerine esas almıyorlar. Bu partiler ulusallığı değil, kendi çıkarlarını esas alıyorlar.

Bu durumda bu partilerin halk için değil, kendileri için çalıştıklarını gösteriyor. Yani Kürt halkının çıkarlarını kendi parti çıkarlarına kurban ediyorlar. O yüzden ulusal birlik için adım atmıyorlar. Bu yüzden halkımıza isteklerini yerine getirmeyen partilere baskı yapmaları ve adım attırmaları çağrısında bulundum. O zaman o partilerin gerçek yüzleri ortaya çıkıyor. Ya ulusal kongre için mecbur kalıp adım atacaklar, ya da karşısında duracaklar. O zaman da sorun çözülür.