Beştaş: Efrîn'le ilgili her söyledikleri yalan

HDP Grup Başkenvekili Meral Danış Beştaş, hükûmetin işgalci saldırıların yapıldığı Efrîn'le ilgili her söylediğinin yalan olduğuna dikkat çekti.

HDP Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş, Meclis’te düzenlediği basın toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Beştaş'ın değerlendirmeleri şöyle:

"Geçen hafta milyonlarca kadın her yerde özgürlük ve eşitlik talebini haykırdı. 2018 8 Martı'nda da bu dünyadaki karanlığı ancak kadınların aydınlatabileceğini fark ettik. Ancak kadınlar bu zorbalığa dur diyebilecek güçtedir. Türkiye’den dünyaya, dünyadan Efrîn'e kadınlar bir kez daha iddialarını ortaya koydu. Alanlara çıkan, taleplerini haykıran tüm kadınlara sevgilerimi gönderiyorum.

'EFRÎN KONUSUNDA YALAN SÖYLÜYORLAR'

En temel gündemlerimizden biri Efrîn. Efrîn, 52 gündür ana haber bültenlerinin birinci sırasında. Daha önceden hazırlanan haberler tek taraflı propagandayla duyuruluyor. Efrîn'de 53 gün öncesine kadar hiçbir çatışma yoktu. Efrîn Suriye içinde en güvenli yerdi. Diğer bölgelerden Efrîn'e bir akış vardı. Efrîn'de savaş yoktu. 52. günde Efrîn sadece ölüm ve kanla anılıyor. Şimdi Türkiye’nin saldırısıyla Efrîn yıkım bölgesi olma yolunda ilerliyor.

Bu konuda Cumhurbaşkanı’nın ve hükûmet yetkililerinin açıklamaları gerçeği yansıtmıyor. Son söylemleri Efrîn'i gerçek sahiplerine teslim edeceğiz. Bu halkı kandırmaya yönelik bir söylem. O topraklarda zaten sahipleri oturuyor. Efrînliler, Efrînlilere misafir gidenler oturuyor. Savaş nedeniyle Türkiye’ye sığınanlar mı Afrin’e yerleştirilecek? Efrîn'in sahipleri El Bab’dan kaçanlar mı? Bu sorunun cevabını bilmiyoruz. Çünkü açıklamalar çok muğlak.

'İŞGAL' VURGUSU

Türkiye’nin başka bir ülkenin topraklarına gidişinden söz ediyoruz. Suriye’nin toprak bütünlüğüne saldırı var. Bu uluslararası hukuka göre suçtur. Birleşmiş Milletler’e göre bu bir saldırı savaşıdır. Bu aynı zamanda Efrîn'in demografik yapısıyla oynamaktır. Türkiye’nin iç işine nasıl başka bir ülke karışamayacaksa Türkiye de başka bir ülkenin demografik yapısıyla oynayamaz. Başka ülkenin topraklarında ne işimiz var bizim? Niye askerler orada?

'VATANI DEĞİL KENDİLERİNİ KURTARMAYA ÇALIŞIYORLAR'

Diyorlar ki, 'biz Efrîn'i işgal etmeye gitmedik'. Peki Efrîn'de Türk bayrağı ile görüntüleri nasıl izah edeceğiz? Neden oraya Türk bayrağı çekiliyor? 'Vatan savunması' diyorlar ya oradaki hem askerin hem de AKP Genel Başkanı’nın yaptığı bozkurt işaretini nereye koyacağız? Efrîn Türkiye Cumhuriyeti’ne bağlı bir yer mi? Vatanın savunması değil bu, AKP-MHP ittifakını kurtarma çalışması. Amaç AKP ve MHP’ye içeride 50+1’i aldırmaktır. Kendi iktidarlarının bekası için bu ülkeyi topyekün savaşa soktular.

AKP-MHP kongrelerinin, basına açık tüm demeçlerinin tek gündemi Efrîn. Toprağa düşen canlar kongre salonlarının gündemi oluyor. Malzeme olarak kullanılıyor. Ölümler üzerinden oy hesapları yapılıyor. Artık yüksek sesle gerçekleri söylemezsek sorumluluğu bizim de boynumuzun borcu olur.

'EFRÎN'DE DİRENEN KADINLAR VAR'

Efrîn'de demokratik bir yönetim istemiyorlar. Diyorlar ki 'orada baskı var, terör var'. Daha geçen hafta Efrîn'de kadınlar 8 Mart’ı karşıladılar. Baskı altında falan da değil direnen kadınları gördük. Efrîn'de kadınların direnmesini de istemiyorlar. Kadınlar alanlara çıktığında Efrîn'de kimse onlara saldırmadı, gözaltına almadı. Ama Türkiye’de kadınların 8 Mart kutlamasına engel olundu. Onların istediği Efrîn'de 8 Mart’ı bile kutlamayacak bir ortam yaratmak. Efrîn Türkiye’nin elinde olursa-ki öyle bir şey olmayacak- Ankara’daki gibi Çorlu’daki gibi 8 mart engellenecek.

Bu işin dayanağında ne var? Türkiye neden Efrîn'e saldırıyor? Çünkü orada Kürtler, Araplar, Türkmenler, Êzidîler demokratik bir yönetim kurduklarını söylüyorlar. Bunun aksini gösteren bir bilgi yok. Orada en çok Kürtler yaşıyor. Türkiye’de de nüfusun dörtte biri Kürtler. 20 milyon Kürt Türkiye Cumhuriyet, vatandaşı. Efrîn'e saldırıldığında buradaki Kürtlerin canı yanmıyor mu? Oradaki halaları, büyük babaları, yeğenleri bombaların hedefi olduğunda bunu içerideki Kürde nasıl anlatacaksınız? Hâlâ Kürtler kardeşimiz mi diyeceksiniz. Buna kim inanır? Siz her gün 'Çanakkale’de birlikte savaştık, Kürtler bizim kardeşimiz' diye siyaset yapıyorsunuz, ama her gün Kürtlere saldırıyorsunuz.

'KÜRTLERDE BÜYÜK BİR KIRILMA VE ÖFKE VAR'

Biz her türlü tartışmaya açığız. Nasıl dün Kobanê meselesinde 'Kobanê düştü düşecek' denildiğinde Kürtlerde kırılma yaşandıysa bugün de Efrîn meselesinde Kürtlerde büyük bir kırılma, öfke var. Bir Kürt uzaya gitmeye çalışsa oradan indirmeye çalışacaklar. Eğer biz eşitsek aynı haklara sahip olmamız gerekiyor. Kürtlerin bu ülkenin yurttaşı olarak Efrîn'e yönelik saldırıyı sorma hakkı vardır. 20 milyon yurttaş yok sayılamaz. AKP-MHP ittifakı da bunun yanıtını en yakın seçiminde alacak.

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi ateşkes kararının arkasında durmak zorundadır. Burada Efrîn düşmeyecek, insanlık düşecek. Orada insanlık değerlerine bağlı bir yaşam var. Tüm dünyaya karanlık günlerin gelmesini engelleyecek bir yaşam. Birkaç binlik bir nüfus değil, insanlık düşecek. IŞİD’e karşı insanlık mücadelesi verildiğini unutmayalım. Orada Efrînliler mi yaşamalı yoksa IŞİD mi yerleşmeli... Bu konuda bir yol ayrımındayız.

'HAKLIYSANIZ KONUŞULMASINI NİYE YASAKLIYORSUNUZ?'

Efrîn'le ilgili her şeyin konuşulması yasaklanıyor. Eğer bir yönetim haklıysa konuşulmasını neden yasaklar? Düşüncenin suç sayıldığı bir ortamda saklanan, görünmez kılınan gerçekler vardır. Kaldırsınlar basın üzerindeki sansürü, kaldırsınlar baskıyı, kaldırsınlar OHAL yöntemi ile halkı bastırmayı bakalım Türkiye’nin Efrîn saldırısını kim destekliyor... Bu gencecik askerler neden Efrîn'e gidiyor, kimin savaşı için gönderiliyor? Dedikleri gibi terör koridorunu kaldırmak için değil, iktidar koridorunu açmak için gönderiliyor.

'BUGÜNLER GEÇECEK; ONLAR YARGILANACAK'

Biz kadınlar olarak tüm insanlık değerlerinin yaşaması için mücadele ediyoruz. Biz ölümün karşısında yaşamın, savaşın karşısında barışın yanındayız. HDP’ye yönelik bu tutum da barışın yanında olmamızdan kaynaklıdır. Dünyanın hiçbir coğrafyasında barışı savunmak bu denli suç olmamıştır. Bugünler geçecek hukuk yerini bulacak. O zaman barışı savunanlar değil, savaşı savunanlar yargılanacak. Geç değil, çünkü yaşamı savunanlar için daha güçlü bir kararlılıkla gelecek günler uzak değil.

İTTİFAK YASASI

Bugün Genel Kurul’a ittifak yasası geliyor. Adına 'cumhur ittifakı' denen yasa seçim güvenliğini ortadan kaldırma ve halk iradesini gasp etme yasası. 17- 25 Aralık’ta sıfırlanan paralar vardı şimdi de sandıklarda halk iradesini sıfırlamaya yönelik yasa geliyor önümüze. Yüzde 10’luk seçim barajı korunuyor. Ama ittifaka dahil olan partiler yüzde 0.99 bile alsa Parlamento’ya giriyor. Vekil sayısını da artıracaklar bu yolla. İttifak yasası sayesinde daha fazla vekillik alacaklar bu da gasp demektir. İttifak sayesinde diğer partilerin illerde vekil sayılarını düşürme amacı açık.

Sandık Kurulu Başkanlıklarına AKP’in kamuda militan kadrolarından sandık kurulu başkanları tespit edilecek. Bunlar da her türlü şaibeye aldıkları emir gereğince yol açacaklar. AKP emir ve talimatlarıyla hareket eden ne kadar kolluk kuvveti varsa bölgedeki sandıklarda konuşlandırılacak. Halk üzerinde baskı oluşturacaklar. Mühürsüz pusulaların geçersiz sayılması, 16 Nisan’da yaşadık bunu. Kara para aklar gibi mühürsüz pusulalar aklanacak. Daha birçok oyunla bu yasa ile istenilen sonucu çıkarma amacı sır değil. Bu bir seçim dolandırıcılığı yasasıdır. Seçimde dolandırıcılık yapacaklar.

Bu telaş 7 Haziran korkusu nedeniyle. Halk iradesinin nasıl gasp edildiğini görüyoruz. Vekillikler düşürülerek gasp iradelerini ortaya koyuyorlar. Bu ayrıca toplumu kutuplaştırma yasasıdır. Erdoğan aynı zamanda bu yerli ittifaktır diyor. Bu cumhur ittifakında olmayanlar yerli ve milli olmuyor mu, onları nereye koyacağız? Bu, ülkeyi karpuz gibi ikiye bölmektir.

Bu, aynı zamanda bu ittifaka oy vermeyenlerin düşmanlaştırma yasasıdır. Hatırlarsanız 16 Nisan’da evet demeyenler terörist ilan edilmişti. Zaten AKP iktidarında en kolay terörist olunuyor. Yeter ki onların sözlerinin aksine bir şey söyleyin.

HDP’nin konumuna gelince, biz parti olarak ittifaklara karşı değiliz. Demokrasi, barış, özgürlükler, kadın, ekoloji ve birçok konu açısından farklı partilerle ittifak yapan bir çatı partiyiz. Bu yüzden AKP-MHP birlikteliğine ittifak demek büyük yanılgıdır. Bu bir ortaklıktır, bu demokratik bir ittifak değildir. Bu koltuk koruma koalisyonudur.

Bu ittifak yasası hazırlanmadan önce hiçbirimizin bilgisi yoktu. Erdoğan ve Bahçeli, hiç kadın olmadan birkaç erkek yazdılar. Belki Başbakan bile bihaberdi.

Bu ittifakı bugün canhıraş bir şekilde savunanlar geçmişte koalisyon ve ittifaklara ne diyorlardı? 7 Haziran’dan sonra meydan meydan koalisyonların ne kadar zararlı olduğunu anlatıyorlardı. “Koalisyon kaos getirir” diyorlardı. Bugün koltuk koalisyonu kuranlar “bir daha hiçbir zaman koalisyon olmayacak” diyerek başkanlık sistemi için oy istediler. Daha bir yıl bile geçmedi üzerinden. Bunun temel misyonu Kürt karşıtlığı. Demokrasi isteyenleri baskılamak üzere kurulu bir koalisyon.

'BU OYUNU BOZACAĞIZ'

Bunlar bir oyun kuruyorlar, biz bu oyunu bozacağız. Halkımız bu koalisyona karşı HDP’yi şahlandıracak Bu oyunu bozmak boynumuzun borcu. Vekillerimizi rehin tutuyor olabilirler, parti üyelerimizi tutukluyor olabilirler, vekillikleri düşürüyor olabilirler ama tek bir an çalışmalarımızı durduramadılar. Bizi bu sevdadan vazgeçiremediler. Aydınlık ve sıcak bir baharı bizler getireceğiz.

Geçen hafta Meclis’te bir linç girişimi yaşandı. Antep Milletvekilimiz Mahmut Toğrul’a 50’yi aşkın milletvekili saldırdı. Orada kürsü dokunulmazlığına bir saldırı oldu. Mahmut Toğrul Afrin konusunda konuştu. Buna sözle cevap veremeyenler şiddete başvurdu. Bir milletvekili kürsüde konuşamayacaksa nerede konuşacaktır? Bu da tahammülsüzlüklerinin başka bir resmidir. Meclis’te yaşanan bir linç girişimidir. Bu linç girişimine karşı her türlü başvuruyu yapacağız. Meclis’te bir milletvekilini konuşması sebebiyle bu uygulamayı reva görenler cezaevlerinde, gözaltı merkezlerinde, Afrin’de neler yapıyordur; bir düşününüz.

'KÜRDE KARŞI KURTLAR!'

Bu ittifak yasası, Meclis’teki linç yaklaşımı, Efrîn'e yaklaşım Kürde karşı kurt olma politikasının göstergesidir. Bu aslına dönüştür ama bu politika kazandırmayacak."

HDP Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş, son olarak ise "Erdoğan bozkurt selamı verdi, nasıl değerlendirirsiniz" sorusu üzerine şöyle dedi: "Bu, Kürde karşı kurt olma politikasıdır. Bu birbirlerinden hiçbir farkları olmadığının göstergesidir. Bahçeli, Erdoğan, Kılıçdaroğlu ve Akşener’in kurt işaretlerinin aralarındaki farkın ne kadar inceleştiği ve Kürtlerin özgürlük talebi söz konusu olunca nasıl kurda dönüştüklerinin göstergesidir."