Bilgen: İmralı'da tecrit sürüyor

HDP Grup Başkanvekili Ayhan Bilgen, ekonomik krizdeki Türkiye'nin savaşın maliyetini de kaldıramayacağını söyledi. Bilgen, tecride değinerek, "2,5 yıla yakındır aile ve avukat görüşünün olmamasına yoğunlaşmalıyız" dedi.

HDP Grup Başkanvekili Ayhan Bilgen, Meclis'te basın toplantısı düzenleyerek gündemdeki gelişmeleri değerlendirdi. 

EKONOMİK KRİZ VE SAVAŞ POLİTİKALARI

Bilgen, savaş politikaları ve ekonomik krize dikkat çekerek, şunları söyledi:

"Yaşanmakta olan ve gittikçe derinleşen, muhtemelen Mart seçimlerinden sonra sıkı bir kemer politikası hatta muhtemelen bir IMF ekonomi politiği ile karşı karşıya kalacağımız bir dönemde bir de savaşın maliyetini kaldırmak neredeyse imkansız. Sevgili arkadaşlar Suriye’de Rus ruleti oynanıyor. Gariptir ki tabancayı tam doldurmuşlar ve Türkiye tek başına kafasına sıkıyor. Türkiye bölgesinde bir an önce barışın tesisi için, Suriye’de anayasa yapım sürecinin ve adil bir barış sürecinin başlaması için inisiyatif almalıdır. Sadece güvenlik politikalarında ısrar ederse bu her şeyden önce Türkiye’nin güvenliğini tehlikeye atar. Görünen o ki Orta Doğu’da çok daha büyük bir savaş senaryosunun hazırlığı yapılıyor. Bu senaryoda Orta Doğu ülkelerine rol biçiliyor. Böyle bir dönemde Türkiye’nin Suriye’ye çekilmesi çok daha büyük bir felaket senaryosunu beraberinde getirecektir."

'TARİHİ KIRILMALAR YAŞANIYOR'

"Türkiye bu denli tehlikeli ve tarihin kırılma noktalarından birisi olarak tarif edilebileceğimiz dönemden geçerken, Meclis'in gündeminde meleklerin cinsiyetini tartışmakla meşgulüz" diyen Bilgen, "Orta Doğu’daki gelişmeler ve ekonomik krizle ilgili Meclis’in ciddi bir sorumluluk alması ve siyasi partilerin de her türlü partizan ve popülist yaklaşımı bir tarafa bırakıp tehlike büyükse bu tehlikenin boyutlarını anlayabileceğimiz bir tartışmayla buna karşı adım atacak bir tutum göstermesi gerekiyor" diye ekledi.

'TECRİDİ REDDEDİYORUZ'

Basın mensuplarının sorularını da yanıtlayan Bilgen, "Leyla Güven’in açlık grevi var. Öcalan ailesi bir görüşme yaptı, Leyla Güven’in kararında bir değişiklik var mı" sorusu üzerine şu yanıtı verdi:

"Kişiye özel hukuk olmazsa kişiye özel tecrit de olmaz. Bugüne kadar görüşme yapılamamış olmasını yadırgamak gerekir. 2,5 yıla yakındır ne ailesi ile ne avukatları ile görüşme yapmamış olmasına yoğunlaşmamız gerekir. Biz vekilimizin iradesine saygı gösteriyoruz, karar kendisinindir. Ama tecrit ile ilgili her türlü keyfiliği, hukuk dışı, insanlık dışı her türlü keyfiliği  reddediyoruz. Türkiye’nin barışı için, Türkiye’nin Orta Doğu politikasında da iç güvenliğinde de en az maliyetle en doğru adımları atması gerekiyor. Siyasi açılımlar elbette olabilir ama bunlardan önce yasal, hukuki düzenlemelerin yapılması ve insani bir yaklaşımın herkes için genel geçer kural olarak uygulanması gerekiyor."

'HDP ÜZERİNDEN DEMOKRASİYE DARBE VURULUYOR'

"CHP’den bir açıklama geldi. HDP ile ittifak yapılmayacağına yönelik" sorusunu da Bilgen, şöyle yanıtladı:

"CHP içerisinde farklı eğilimler ve yaklaşımlar var. En azından açıklamalar böyle bir tartışmanın olduğunu gösteriyor. Biz CHP’nin iç tartışmalarına ilişkin bir şey söyleyecek değiliz, ama HDP’nin ya da bir başka partinin dışlanması, ayrımcılığa tabi tutulması doğrudan doğruya, HDP seçmenine ve toplumun bir kesimine yönelik bir tutumdur. Bize ciddi miktarda oy veren Kürt toplumunun bir gerçekliği var. HDP’ye oy verip Kürt olmayan kesimler de var. Bunu sadece bir etnik ayrım, toplumsal kamplaşma zemininde okumuyoruz. HDP’nin seçim sürecinde öcüleştirilmesi ve HDP ile yan yana durmanın kendisinin bir suç gibi tarif edilmesi Türkiye demokrasisine büyük bir darbe vurmaktır."

'AKP SEÇİMLER İÇİN ŞİMDİDEN ŞAİBEYE BAŞLADI'

Bilgen, "Seçmen taşıma tartışması son günlerde yoğunlaştı. Kimi yerlerde de nüfustan çok seçmen çıkıyor. Yerel seçimlerin doğasında olan bir şey mi" şeklindeki soruyu da şöyle değerlendirdi:

"(...) Bu seçimlerde bu denli büyük rakamların olması -ki Şırnak ve Siirt ile ilgili büyük rakamlar var-, seçime şaibe düşürecektir. Biz her şeye rağmen seçmenin bir umutsuzluk ve karamsarlık içine girmesini istemediğimiz için, Türkiye’de değişimin ancak ve sadece sandık yoluyla gerçekleşmesi, sivil toplum mücadelesiyle birlikte bu değişimin gerçekleşmesini önemsediğimiz için bu işi farklı bir dil ile tarif etmeyi doğru bulmuyoruz. Burada nasıl olsa sandıkla bir şey değişmiyor duygusunu yaratmaya yönelik bir kampanya yürütülüyor olabilir. Bu seçim partilerin kendi seçmeniyle yarışacağı bir seçim olacak. Seçime ve sandığa olan güven konusunda partilerin kendi tabanlarını sandığa götürecek bir siyasi kampanya yürütmeleri gerekiyor. İktidarın diğer parti tabanlarını umutsuzluğa düşürecek bir tutum içine giriyor olmasına dikkat etmemiz lazım. Muhtarlar bunu çok özel bir biçimde yapıyorlar. Sayın Cumhurbaşkanının muhtarlar ile çok özel ilişkisi var. Biz biliyoruz ki Kağızman’da şu anda 500 civarında seçmen köylere kaydırılmış durumda. Kağızman’da son seçimde 300 oy ile seçim sonucu değişti. Bu kadar küçük oyların seçim değiştirdiği şehirlerde böyle küçük hesap yapmanın faturası çok ağır. Bunu yurttaş da duyarlılık göstererek önlemelidir. Küçük hesap yaptığınızda büyük kayıp verirsiniz. Suriye sınırına 70 bine yakın askerin kaydırılmasına yönelik haberler basına yansıdı. 70 binin içinde oy kullanabilecek olanlarla ilgili, oy kullanma sistemi nasıl gelişecek? Sadece sınır şehirlerinde oy kullanacaklarsa belediyeler el değiştirebilir."