Buldan: İmralı’ya siyasi heyetler de gitmeli

HDP Eşbaşkanı Pervin Buldan, İmralı’ya sadece avukatların ve ailelerin değil siyasi heyetlerin de gitmesi gerektiğini söyledi.

HDP Eşbaşkanı Pervin Buldan, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın avukatları ve ailesiyle yaptığı görüşmeleri ve verdiği mesajların içeriğini ANF’ye değerlendirdi. Avukat ve aile görüşlerinin gerçekleştirilmesinin olumlu olduğunu ama yeterli bir adım olmadığını belirten Buldan, Kürt sorununun çözümü ve demokratik siyaset kanallarının açılması için İmralı adasına siyasi heyetlerin de gidip gelebilmesi gerektiğini vurguladı.

Devletin Kürt halkına yönelik imha ve inkar politikasının ne anlama geldiğinin 3 Haziran 1994’te iş insanı olan eşi Savaş Buldan’ın gözaltına alınıp katledilmesiyle yakından bilen Pervin Buldan, onurlu bir barışın önemine dikkat çekti. Türkiye’de 25 yıldır insan hakları konusunda hiçbir ilerleme kaydedilmediğini belirten Buldan, işkencelerin, faili meçhullerin ve yargısız infazların devam ettiğini ve belli olan faillerin yargı tarafından cezasızlıkla korunduğunu vurguladı. Buldan, 1990’lı yıllarda Kürt halkına ve muhalif kesimlere karşı yürütülen yok etme, tasfiye etme, öldürme ve kaybetme politikasının yürütülen mücadele sayesinde biçim değiştirse de, devlet zihniyetinin aynen durduğuna işaret etti.

‘NE ZAMAN TECRİT OLSA KRİZ VE KAOS BAŞLIYOR’

Müzakere sürecinde İmralı Heyeti’nde yer alan Buldan, bugün yaşanan krizin ve kaosun ancak Kürt meselesinin ve demokratikleşme sorununun çözülmesiyle aşılacağını kaydetti. Bu anlamda Öcalan’ın avukatları ve kardeşiyle görüşmesinin önemine değinen Buldan, "Biz hep şuna inandık; Sayın Öcalan ile görüşmeler yapıldığı dönemlerde Türkiye’de bir çatışmasızlık süreci yaşandı her zaman. Ama ne zaman ki o kapı mutlak tecritle kapatılır ve İmralı’ya gidiş ve gelişler engellenir o zaman kriz ve kaos dönemleri baş gösterir" dedi.

Kendisinin de dahil olduğu müzakere sürecinin insanların kendilerinin ve çocuklarının geleceğine, yarınlarına daha umutlu ve güvenle baktığı bir dönem olduğunu belirten Buldan, ancak 2015 yılında tecridin başlamasıyla birlikte Türkiye’nin yine güvensiz, umutsuz ve çatışmalı ortama girdiğini hatırlattı.

‘İMRALI TECRİDİNİ AÇLIK GREVLERİ KIRDI’

Özellikle 8 yıl sonra avukatların İmralı’ya gidişinin ve yine uzun bir zamanın ardından aile görüşlerinin gerçekleştirilmiş olmasının olumlu bir adım olduğunu ifade eden Buldan, bu olumlu adımın Adalet Bakanlığı’nın kendi çıkarmış olduğu yasaları uygulamasıyla değil, DTK Eşbaşkanı ve HDP Milletvekili Leyla Güven’in öncülüğünde cezaevlerinde ve dünyanın dört bir yanında insanların bedenlerini ölüme yatırması sonucunda geliştiğini vurguladı.

Tecridin kırılması için büyük bir mücadele verildiğini hatırlatan Buldan, tecridin bir nebze kırılması anlamında avukat ve aile görüşlerinin önemli ve kıymetli olduğunu kaydetti. Buldan, İmralı tecridinin kırılmasında özellikle barışı simgeleyen beyaz tülbentleriyle annelerin cezaevleri önünden meclisteki oturma eylemlerine verdiği mücadelenin büyük bir katkısı olduğunu hatırlattı.

‘GÖRÜŞLER AVUKATLAR VE AİLEYLE SINIRLI KALMAMALI’

Görüşmeler kadar Öcalan’ın verdiği mesajların da çok önemli ve kıymetli olduğunu vurgulayan Buldan şunları kaydetti: "Sayın Öcalan gönderdiği mesajlarda özellikle toplumsal barış ve uzlaşı, demokratik siyaset alanlarında önemli gelişmeler olması gerektiğine vurgu yapıyor. Sayın Öcalan’ın görüşlerini siyasallaştırmak ve toplumlara ulaştırmak gibi ince bir çizgi var aslında mesajın içerisinde; bunu iyi okumak lazım. Sadece açlık grevinde olan insanlara değil aynı zamanda devlete ve hükümete de bir mesaj var; o da Türkiye’nin demokratikleşmesinin gerektiği mesajı. Türkiye nasıl demokratikleşir?

Kürt sorununun çözümüyle, demokratik siyaset kanallarının açılmasıyla, sadece konuştukları ve düşüncelerini ifade ettikleri için cezaevinde olan binlerce insanın özgürlüklerine kavuşmasıyla gerçekleşebilir. Bunların gerçekleşmesi için de elbette ki İmralı adasına sadece avukatların ve ailenin değil, siyasi heyetlerin de gidiş gelişleri olması lazım. Bu anlamda görüşlerin sadece avukat ve aileyle sınırlı kalmaması gerektiğini düşünüyoruz. Çünkü bu tür süreçler demokratikleşmeye, barışa ve sorunların çözümüne katkı sağlar."

‘SURİYE KONUSUNDA TÜRKİYE YENİ BİR YOL HARİTASI ÇİZMELİ’

Buldan, Öcalan’ın Suriye konusunda verdiği mesajın önemine de değindi. Heyet olarak İmralı’ya görüşmeye gittiklerinde de Suriye meselesinin ve oradaki Kürtlerin statüsünün hep gündemde olduğunu aktaran Buldan, "Sayın Öcalan Suriye meselesiyle ilgili, ‘Suriye bizim kırmızı çizgimizdir’ derdi. Bugün de aynı noktada olduğunu düşünüyorum.

Bu 4 yıl içerisinde Türkiye’nin Suriye ile ilgili yanlış politikalarının durması ve yeni bir anayasa ile Kürt halkının kazanımlarını garanti altına alacak çözümlerin , diyalogların başlaması gerektiğini belirtti. Bu anlamda Türkiye yeni bir yol haritası çizebilir ve buna da ihtiyaç var. Gidişatı doğru bir gidişat değil; Kürtleri yok sayan, tasfiye eden ve kazanımlarını heba etmeye ve yıkmaya çalışan bir anlayış Türkiye’ye her zaman kaybettir" diye konuştu.

‘ÇÖZÜM AKP İLE DEĞİL TOPLUMLA OLACAK!’

Buldan, çözüm ve müzakere süreçlerinin ancak tarafların muhatap alınarak başlanabileceğini dile getirdi. Öcalan’ın gönderdiği mesajda da müzakere sürecinin olmadığına dikkat çektiğini hatırlatan Buldan, bu anlamda çözüm sürecinin olacağına dair şu anda ortada hiçbir emarenin olmadığını söyledi.

Seçimden sonra HDP olarak AKP ile değil toplumla, demokrasi güçleri ve Türkiye’de barış isteyen kesimlerle mutlaka çözüm sürecini gündemlerine alacaklarını belirten Buldan sözlerini şöyle sürdürdü: "Türkiye’de barış ve müzakere süreçlerini toplumlar yaratmalıdır. Barış isteyen kesimler, akademisyenler, yazarlar, aydınlar başlatmalıdır. Türkiye bir bütün olarak bu sürece sahip çıkmalıdır. Devletlerden ve hükümetlerden bağımsız toplumun önüne koyduğu ve gerçekleştirdiği bir süreçten söz ediyorum. Ancak böyle bir hareketlilik hem devleti hem hükümeti belli bir sürece zorlayabilir. İşte o zaman biz gerçek bir müzakere sürecinden bahsedebiliriz."

’23 HAZİRAN’DA STRATEJİMİZ DEĞİŞMEYECEK’

En son 23 Haziran'da yapılacak İstanbul seçimlerine de değinen Buldan, HDP olarak 31 Mart seçimlerindeki stratejilerini değiştirmeyeceklerini, bir kez daha AKP’ye kaybettirmek üzerinden , demokrasi güçleriyle yeni bir umut olmaya ve Türkiye’nin demokratikleşmesi için katkı sağlamaya devam edeceklerini vurguladı.