Buldan: Demokrasiden yana olanlar AKP'ye karşı birleşmeli

HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, "Yerellerde iktidarı AKP’nin faşist zihniyetine asla teslim etmeyeceğiz" derken, demokrasiden yana olan tüm kesimlerin ortaklık kurmasını istedi.

HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, partisinin grup toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. 

Mazlum Doğan'ın annesinin yaşamını yitirmesine değinerek sözlerine başlayan Buldan, "Cezaevi direnişlerinin öncüsü olan sevgili Mazlum Doğan’ın annesi değerli annemiz Kebire Doğan hayatını kaybetti. Kebire Doğan’a Allah'tan rahmet, Kürt halkına başsağlığı diliyoruz" dedi.

Seyit Rıza’nın idam edilmesinin 81’inci yıl dönümü olduğunu hatırlatan Buldan, "Seyit Rıza’nın torunları, Kürt halkı o günden bugüne hiç kimsenin önünde diz çökmedi. Bu direniş 81 yıldır zalimlere dert oldu, asırlarca dert olmaya da devam edecektir" diye ekledi.

Buldan, kararlılıklarının AKP’yi korkuttuğunu ve partilerinin saldırıya uğramadığı tek bir gün dahi olmadığını söylerken, siyasi soykırım uygulamalarına işaret etti. 

KÜRDİSTAN'DA VE BATIDA İTTİFAK

Yerel seçim hazırlıklarının ilk aşamasını önemli ölçüde tamamladıklarını söyleyen Buldan, şöyle devam etti:

"Bölgede Kürt partilerle ittifak görüşmelerimiz sonuç alıcı bir biçimde olumlu yönde ilerliyor. Batıda ise tabanda en geniş demokratik ittifakı nasıl sağlayabiliriz, bunun arayışı ve çabası içerisindeyiz. HDP en güçlü şekilde bu seçimlere hazırlanmaktadır. Adaylarımız yerellerde halkımızın demokratik tercihlerine göre ortaya çıkacak. Biz halkımıza her zaman güvendik, güvenmeye devam ediyoruz. En doğru tercihleri çıkartacaklarına ve önümüze getireceklerine olan inancımız tamdır."

Aday adayı başvuru tarihlerinin 20 Kasım-5 Aralık arası olduğu bilgisini veren Buldan, aday olma çağrısında bulundu.

Buldan, yerel seçim mesajlarını sürdürürken, "Yerel seçimler tek adam rejimini Saray’a hapsedecek. Yerellerde iktidarı AKP’nin faşist zihniyetine asla teslim etmeyeceğiz" vurgusunda bulundu.

Buldan, 31 Mart'ın bu iktidardan kurtulmak için tarihi bir fırsat olduğunu dile getirirken, "Tüm demokrasi güçlerinin faşizmin bu ağır baskısı karşısında güç birliği yapması tarihsel bir sorumluluktur. Halklar ittifak kurabiliyorsa, demokrasiden yana olan tüm kesimler niye ortaklık geliştirmesin" diye belirtti.

"Tepede değil tabanda, kapalı değil şeffaf ittifak" ifadesini kullanan Buldan, "Tek bir oyumuz bile pazarlık konusu yapılamaz" dedi.

Kayyumların olduğu yerlerde AKP’lilerin halkın içine çıkacak yüzü olmadığını söyleyen Buldan, "Bu gaspçı kayyumların yaptığı usulsüzlükler ve yolsuzluklar Sayıştay raporlarıyla da belgelendi. Hepiniz çok yakından takip ediyorsunuz. Bizim belediye başkanlarımızla ilgili tek bir kalem dahi yolsuzluk saptayamayan Sayıştay’ın, özellikle AKP’li gaspçı kayyumların yolsuzluk ve usulsüzlüklerini bir bir tespit ettiğini görüyoruz. Muhtemelen Recep Bey yakında Sayıştay’ın başına da bir kayyum atayacak" diye konuştu.

KAYYUMLARIN UYGULAMALARI

Buldan, işgalci kayyumların uygulamalarına dair şunları özetledi:

"En büyük yolsuzluk Van’da yapılmış. Van kayyumu, yol yapım onarım maliyeti 300 bin TL iken yandaş şirkete 3.5 milyon TL ödeme yapılmış gibi göstermiş! Tek kalemde 3 milyon TL yolsuzluk ve usulsüzlük yapılmış. Depremin yaralarını sarmaya çalışan Van halkına yaptıklarına bakın!

Nakit yetersizliği nedeniyle elektrik faturasını ödeyemeyen Ağrı Belediyesi’nin kayyumu, kasadaki parayı amaç dışı kullanmış. 

Diyarbakır kayyumu, mülkiyeti belediyeye ait taşınmazları muhasebe kayıtlarına almadan AKP’li belediye ve müftülüklere peşkeş çekmiş.

Artuklu Belediyesi kayyumu seçimlere kadar yandaşlara ihale verebilmek için doğal afet yönetmeliğini kullanarak usulsüzlük yapmış.

Siirt Belediyesi kayyumu 567 adet taşınmazı kayıt dışında tutmuş!

Mardin Büyükşehir kayyumu ne yapmış? Arazi, bina, yol, köprü gibi 1479 taşınmazın değerini 1 TL olarak göstererek, belediyeyi zarara uğratmış!

Dersim Belediyesi’ne ait mallar kayyum tarafından İlim Yayma Cemiyetine süresiz şekilde peşkeş çekilmiş.

Batman Kayyumu, Hazine'nin gecekondu fonu olarak gönderdiği paraları fona kaydetmeyerek başka yerlerde kullanmış!"

Buldan, AKP ile gizli görüşme yaptıkları yönündeki iddiaları da bir kez daha reddederek, "Görüşmüyoruz ama görüşeceğiz. Saatini tarihini de buradan verelim. AKP ile 31 Mart tarihinde sandıklarda görüşeceğiz" dedi.

'MÜZAKERE DEĞİL, MÜCADELE EDİYORUZ'

"Şunu net bir şekilde söyleyelim biz müzakere değil mücadele ediyoruz" diyen Buldan, şöyle devam etti:

"Bodrumlarında canlar yanan Cizre’nin, sokaklarında panzerlerin çocukları ezdiği Amed’in, ormanları yakılan Dersim’in, meydanlarında çocuklarını arayan Cumartesi Annelerinin olduğu İstanbul’un, işçileri diri diri madene gömülen Soma’nın, katırlara parçalanmış cesetleri yüklenen Roboski’nin mücadelesini veriyoruz. Biz biliyoruz ki bu mücadelede ne ilk ne de sonuz. Faşizmi yıkana, halkları özgürleştirene, bu ülkeyi bir özgürlük bahçesine çevirene kadar bu mücadelemiz devam edecek. Mücadele devam ederken direniş de devam edecek.

Demokratik çözüm ve barış; parti olarak en önemli stratejik hatlarımızdan biridir. Ancak bizler bir halkın iradesine tecrit uygulayan, halkın belediyelerini gaspçı kayyumlara teslim eden, Eş Genel Başkanlarımızı; Figen Yüksekdağ’ı, Selahattin Demirtaş’ı, milletvekili arkadaşlarımızı zindanlara atan, onları cezaevinde tutan anlayışı, Türkiye’nin demokrasi güçlerine ve muhalefetine her gün zulmeden, yüz binlerce kişiyi işinden eden, işçiye, emekçiye kan kusturan zihniyet ile görüşmeyiz. Görüşmüyoruz! bunu buradan bir kez daha altını çizerek ifade etmek istiyorum. "

'ÜLKE İFLASA GİDİYOR'

Buldan, geçen hafta Meclis komisyonundan geçirilen torba yasayla doktorların çalışma hakkı başta olmak üzere birçok hakkının gasp edildiğini belirtirken, "AKP sağlığa zararlıdır" ifadesini kullandı.

Buldan, ekonomik krize işaret ederek, "TÜİK’e göre  2002’den bu yana istihdam oranı yılda ortalama binde 2 artmış. Sadece binde 2. Yüzde 1 bile değil. Bunların tasasının işsizlik, istihdam olmadığını biliyoruz. Tek dertleri iktidarlarını ve yandaşlarını ayakta tutmak. Bu tek adam yönetimiyle halk daha fazla yoksullaşacak. Enflasyon, döviz, faizler almış başını gidiyor. Ülkenin iflasa doğru gittiğini görmüyorlar" dedi.

İŞÇİLER SELAMLANDI

3’üncü Havalimanı işçileri insanca yaşam istediği için tutuklandığını dile getiren Buldan, "Flormar işçileri 183 gündür grevde. Cargill işçileri 200 gündür eylemde. Sendikaya üye oldukları için işten atılan TARİŞ işçileri gözaltına alındı. Biz buradan bütün işçilerin bu onurlu direnişini selamlıyor ve sahipleniyoruz" dedi.

İMRALI TECRİDİ

Buldan, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'a dönük tecride de şöyle dikkat çekti:

"İmralı’da yaşanan ağırlaştırılmış tecrit politikası tüm bu yaşadıklarımızdan bağımsız değildir.  

Sayın Öcalan ile görüşmeler yapıldığında, bu ülkede kan akmadığına, kimsenin yaşamını yitirmediğine, hiçbir evin önüne tabutların gitmediğine tanıklık ettik. Çözüm sürecinin AKP tarafından bitirilmesi ve çatışmalı süreçle birlikte tekrar ölümlerin yaşandığına tanıklık ettik. Çözüm sürecinin bitirilmesiyle birlikte Öcalan üzerindeki tecrit ağırlaştırıldı ve bu topraklarda binlerce insanımız hayatını kaybetti.

Sayın Öcalan’a yönelik uluslararası hukuksuzluk ve ağırlaştırılmış tecrit devam ederken, bir hukuksuzluk da Hakkari Milletvekilimiz ve DTK Eşbaşkanı Leyla Güven’e yönelik sürdürülmektedir. Hakkari halkının iradesi olan sevgili Leyla Güven, hukuksuz bir şekilde diğer arkadaşlarımız gibi AKP-MHP iktidarı tarafından cezaevinde rehin tutuluyor. Leyla arkadaşımız, geçtiğimiz haftaki duruşmasında, tecridin bir insanlık suçu olduğunu belirtti ve tecridin sadece bir kişiye değil bir halka uygulandığını söyledi. 'Bende bu halkın bir parçası ve evladı olarak Sayın Öcalan’a yönelik tecridi reddediyorum' dedi ve süresiz ve dönüşümsüz açlık grevi kararı aldı. Leyla Güven’i bir kez daha selamlıyor, eylemini sahipleniyoruz. Bu açlık grevi eylemini hepimize yönelik bir eleştiri olarak da görüyoruz ve bize yüklediği sorumlulukların da farkında olduğumuzu belirtiyoruz. Sayın Leyla Güven’in bu kıymetli eleştirisi karşısında tecridi kırana kadar daha fazla mücadele edeceğimizin sözünü veriyoruz buradan. Bütün halkımızı ve demokratik kamuoyunu Leyla Güven arkadaşımızı daha fazla sahiplenmeye ve dayanışma içerisinde olmaya davet ediyoruz.

Öcalan’a yönelik tecridin ve hukuksuzluğun son bulması sadece bu toprakların değil Orta Doğu’daki tüm halkların yararınadır. Hükûmeti bir an önce bu tehlikeli politikalardan vazgeçmeye çağırıyoruz!"

'ABD'NİN KARARI KÜRT HALKINA HAKARET'

PKK yöneticilerini hedef alan ABD kararına değinen Buldan, şunları söyledi:

"20 yıl önce Sayın Öcalan’ı Türkiye’ye teslim edenler, bununla Kürt ve Türk halkları arasında boğazlaşma sağlamaya çalışanlar, komplolarını şimdi de para ödülleri ile sürdürmeye çalışıyor. Bu tür karanlık yöntemlerle sorunları çözeceklerini sanıyorlar. Bu yaklaşım Orta Doğu halklarına, Kürt halkına hakarettir. Dünyanın tüm servetini de ortaya koysanız bu zihniyetle ne bu sorunu çözebilirsiniz ne de Kürt halkına bir milim geri adım attırabilirsiniz.

Ortada bir halkın varlığını, onurunu, kimliğini korumaya yönelik bir sorun vardır. Bunu hala bilmeyenler, görmeyenler artık görmelidir, duymalıdır. Kürt sorunu kişi sorunu değildir, çözüme odaklanmak yerine rehin alarak, öldürerek, para ödülü koyarak çözemezsiniz. Coğrafyamızdaki sorunları Sayın Öcalan’ın da dediği gibi ancak biz burada yaşayan halklar birbirimizin haklarına saygı duyup, birbirimizi tanıyarak, tam hak eşitliği temelinde çözebiliriz. Ölüm, tecrit, rehin alma, halkın iradesini gasp etme hiçbir sorunu çözmedi ve bundan sonra da çözmeyecek. Bunu artık herkesin anlaması gerekiyor."

'ERDOĞAN'IN ÖZGÜRLÜKÇÜ BULDUKLARI KAFA KESİYOR!'

Buldan, Erdoğan'ın "Orta Doğu’da demokratik özgürlükçü yönetimi destekliyoruz” sözüne işaret ederek, "Özgürlükçü yönetim dediği nedir, El Nusra’dır, kafa kesen, kadına tecavüz eden IŞİD’dir.  Recep Bey, Elize Sarayı’nın ziyaretçi defterini incelerse, aslında özgürlükçü yönetimlerin temsilcilerinin kim olduğunu görür" dedi.

'EFRÎN'DEN İĞRENÇ DUYUMLAR ALIYORUZ!'

Efrîn'deki işgalciliğe de değinen Buldan, "Bunların özgürlükçü yönetim dediği ÖSO işgali altındaki Efrîn’den iğrenç duyumlar alıyoruz. Türkiye’nin denetimi altındaki çeteler bir yandan Efrîn’de yağma ve talana devam ederken, bir yandan kadın ve çocukların kaçırılarak fidye istendiğini ve bu yöndeki  haberlerin sayısının giderek arttığını görüyoruz. Efrîn’de insani kriz giderek ağırlaşıyor ve tarih bize göstermiştir ki,  bu zulümlerin bedeli kimsenin yanına kâr kalmayacaktır" şeklinde konuştu.

'SAVAŞ SUÇU İŞLENİYOR'

Buldan, "Savaş suçu niteliğinde rant paylaşımı ve yağma Efrîn’de tüm hızıyla devam ediyor" diyerek, şöyle devam etti:

"Efrîn’de çetelerin talan ettiği zeytinler Cenevre Savaş Sözleşmesi’ne aykırı bir şekilde hem Türkiye içinde hem de Türkiye dışında pazarlanmaktadır. Bunlar IŞİD’le petrol ticareti yapıyordu, bir zamanlar Sarraf’la altın ticareti yapıyordu. Şimdi ÖSO’nun yağlamadığı zeytinlerin pazarlamasını yapıyor. 

Efrîn’in asıl sahipleri topraklarından sürülmüş olabilir, ancak bu istila tıpkı Moğol istilası gibi geçicidir. Bunu herkesin böyle bilmesi gerekiyor. Günü geldiğinde uluslararası mahkemelerde Efrîn halkına karşı işlenen bu savaş suçlarının bedelini, Saray Rejimi ve ona bağlı çeteler elbette ki ödeyecektir. Er geç bir gün adalet yerini bulacaktır. Bundan hiç kimsenin kuşkusu olmasın!"

AİHM'DEKİ 'VAHŞET BODRUMU' DAVASI

HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, bugün AİHM’de Cizre’deki vahşet bodrumundaki insanlık suçu ile ilgili davanın görüldüğüne vurgu yaparak, "Batman Milletvekilimiz Ayşe Acar Başaran ve Şırnak Milletvekilimiz Hüseyin Kaçmaz AİHM’deki davayı orada takip ediyorlar. Bu insanlık suçunu işleyenlerin er geç adalet önünde hesap vereceğine yürekten inanıyoruz" dedi.