‘Ekonominin düzelmesi için mevcut politikadan geri adım atılmalı’

Özgüneş: Dolayısıyla Türkiye’deki kriz bugün oluşan aniden ortaya çıkan bir kriz değildir. Türkiye’nin yönetimi ve siyasetiyle, iç politikasıyla, dış politikasıyla direkt bağlantısı olan bir krizdir.

Bugün yaşanan ekonomik krizin önümüzdeki süreçte siyasi bir krize de dönüşme potansiyeli taşıdığını ifade eden HDP Şırnak Milletvekili Hasan Özgüneş, “Dolayısıyla Türkiye’deki kriz bugün oluşan aniden ortaya çıkan bir kriz değildir. Türkiye’nin yönetimi ve siyasetiyle, iç politikasıyla, dış politikasıyla direkt bağlantısı olan bir krizdir” diye konuştu.

Türkiye'de liranın tarihin en düşük düzeylerine gerilemesi ve doların artması ile birlikte yaşanan ekonomik krizi değerlendiren Halkların Demokratik Partisi (HDP) Şırnak Milletvekili Hasan Özgüneş, “Türkiye gelinen aşama itibariyle, gerçek anlamda büyük bir ekonomik kriz ile karşı karşıyadır” dedi.

Bu ekonomik krizin önümüzdeki süreçte siyasi bir krize de dönüşme potansiyeli taşıdığını ifade eden Özgüneş, “Dolayısıyla Türkiye’deki kriz bugün oluşan aniden ortaya çıkan bir kriz değildir. Türkiye’nin yönetimi ve siyasetiyle, iç politikasıyla, dış politikasıyla direkt bağlantısı olan bir krizdir. Türkiye 1984’ten bu yana bir iç çatışmayı yaşayan bir ülke; dolayısıyla son yıllarda dışa yönelik de çatışmaları arttıran bir ülke halindedir. Bu 1984’ten bu yana yaşamış olduğu iç çatışmaların elbette ki bir karşılığı oldu. Yani Türkiye 1991’ların başında bir kriz oldu, yine 2000’lerin sonlarına doğru bir kriz yaşadı ve tekrar bir kriz yaşıyor” şeklinde konuştu.

Özgüneş, bugün gelinen ekonomik krizin nedenini ise şu şekilde belirtti:

“Bu işin temelinde ne yatıyor denilirse; Kürt sorununun demokratik barışçıl yöntemlerle çözülmemesi yatıyor. Çünkü bu konuda kafa yoran araştırmacıların ortaya koyduğu gerçeklik, hatta bunu hükümetin kimi yetkilileri de söyledi; direkt olarak savaşa harcadıkları para 500 milyar doları aşmıştır bu yıllar itibariyle. Bir de bunun iç ve dış zararı hesaplandığında 2 yıl önceki söylemleri söylüyorum; 1 trilyon doların üzerinde Türkiye’ye bir maliyeti olmuştur. Bu çok korkunç bir para, bununla kocaman yeni bir Türkiye yaratmak mümkündür. Ama hükümete sunulan bütün imkânlar, barış için fırsat yaratmalar hepsi heba edildi. En son çözüm süreci 2 yıl önce bütün bir toplumsal yapıyı olumlu yönde etkileyen ve gidişatı olumluya çeviren bir ortam yaratmıştı. Uluslararası bir alanda da destek vardı, toplumda da destek vardı fakat devlet ortamı değerlendiremedi, tekrar barışçıl görüşmelere tekmeyi vurdu. Çatışmayı tercih etti, çatışmayla birlikte iç savaş daha da derinleşti. Bunların hepsi Türkiye’ye büyük bir maliyet yarattı. Bu Türkiye’nin kendi içindeki temel sorun olan Kürt sorununun çözülmemesinin yarattığı sonuçlardır.”

‘TÜRKİYE- AMERİKA İLİŞKİLERİNİN BOZULMASI KRİZİ ETKİLEDİ’

Türkiye’nin de önceleri bu projeye ortak olmak istediğini ifade eden Özgüneş, Erdoğan’ın o dönmede kendini BOP eş başkanı ilan ettiğini hatırlattı. Fakat daha sonra Erdoğan hükümetinin Amerika ile Kürt meselesi yüzünden ters düşmeye başladıklarını belirten Özgüneş, “Tüm dünya kamuoyunun ifadeleri ve ortaya çıkan bazı görüntüler üzerine iddia edilen kimi ilişkiler, İran üzerine konulan ambargonun Türkiye tarafından delinmesi, Amerika’yı dinlememesi ve onların politikalarına ters düşmesi, tüm bunlar ekonomiyi doğrudan etkiledi” dedi.

Türkiye’nin etrafındaki tüm devletleri kendine düşman görmeye başladığı bir dönemin yaşandığını ifade eden Özgüneş, “Tüm bunları bir araya getirdiğimizde Türkiye’yi belki de en aşılmaz, ekonomik ve siyasi krizin içerisine soktu. Son yıllarda yapılan seçimlerden kaynaklı sürekli iç siyasete oynama, Güya ‘dik durma’ hikâyesi ile kendi halkını kandırmaya çalışıyor, halka çok güçlüymüş havasına sokmak istiyor. Birde ülkenin stratejik konumundan kaynaklı, kendilerini sürekli bir pazarlama ve bunun üzerine bir siyaset yapma geleneği var Türkiye’de. Tabi bu iç ve dış çatışmalar, yıllardır Avrupa ile olan müttefiklik ilişkiler ve ticareti büyük bir darbe yedi. Bir güvensizlik yarattı” şeklinde konuştu.

‘OSMANLICILIK SÖYLEMLERİ ARAPLAR TEDİRGİN ETTİ’

Avrupa ve Amerika sermayesinin artık Türkiye’ye akmadığını ifade eden Özgüneş, “Bu kadarla da kalmadı içerideki sermaye de dışarı kaçtı. Çünkü ne dışarda ne de içeride bir istikrar görünmedi. E tabi sermaye istikrar isteyen bir şey” dedi. Türkiye’de son yıllarda baş gösteren Osmanlıcılığın devamı olma söylemleri ve heveslileri yüzünden özellikle Arap ülkelerinde bir kaygı uyandırdığını aktaran Özgüneş, “Eskiden Arap ve Körfez ülkelerinden gelen milyarlarca dolarlık yatırımlar da böylece gelmemeye başladı. Tüm bunlar yaşanırken Amerika için bu papaz sorunu sadece bir vesile oldu. Amerika’nın tehditleri üzerine yapılan ve yapılacak olan yatırımların çok büyük bir çoğunluğu iptal oldu. Bu güvensizlik halinde de doların bu kadar artmasına sebebiyet verdi. Önümüzdeki süreçlerde doların daha da yükselmesi çok olağan bir durum haline gelecek” dedi.

Bu konu da yapılması gerekenleri belirten Özgüneş, “Mevcut politikadan kesinlikle geri adım atılması gerekiyor. Bir ara Başbakan şunu demişi; ‘Biz düşmanlarımızı çoğaltmamalı, dostlarımız çoğaltmalıyız.’ Yani yapılabilecek tek şey uluslararası alanda bu gerginliği dış politikayı yumuşatmak gerek. İkincisi, kalıcılaştırmış olan OHAL Yasasını, anti demokratik yasaları, tek adam rejimi yasalarını ortadan kaldırılması ve bu görüntülerin ortadan kaldırılması lazım” diye konuştu.

‘HDP BU KRİZİN ÖNÜNÜ ALABİLİR’

Özgüneş konuşmasına şu şekilde devam etti:

“Her şeyin esası olan Türkiye’yi istikrara sürekli sürükleyen Kürt meselesini artık çatışmalarla değil, kesinlikle demokratik ve barışçıl yöntemlerle çözülmesi gerekiyor. Bunun için de yeni bir zihniyet, yeni bir söylem, yeni bir hamle, yeni bir sayfanın açılması lazım. Yani Kürt sorununu çözmeyen bir Türkiye ya da bir İran ya da bir Irak ya da bir Suriye kesinlikle gelişme trendini gösteremezler. Bu konuda HDP ne yapabilir; HDP bütün kesimleri bu konuda aydınlatabilir. Bu krizlere mahkûm olmadığını, bu krizlerin sebebini bu kör zihniyetin bu yanlış iç ve dış politikaların ve savaş çığırtkanlığının sebep olduğunu anlatabilir. Büyük bir cephe kurarak demokrasi, barış cephesini oluşturarak yeni bir hamle, yeni bir çağrıda bulunabilir. Yine 2014-2015’teki gibi bir çözüm süreci başlatalım diyebilir. Konu halktan canlandırabilir. Aydınlara, sanatçılara, politikacılara çağrıda bulunabilir. Bunu panellerle, konferanslarla, mitinglerle farklı biçimlerle halka ulaşarak canlandırabilir, bilince çıkarabilir. Çünkü tek yol halkı ve bu ilkeyi sevenlerin barıştan, demokrasiden, özgürlükten yana olanların omuz omuza verip, bu kötü gidişata dur demeleri lazım. Aksi takdirde Türkiye ekonomik olarak da, siyasi olarak da, toplumsal barış olarak da çok daha ağır çok daha işin içinden çıkılamaz krizlerle karşı karşıya gelinecektir.”