Erdoğan 7 Alman vatandaşının karşılığında ne isteyecek?

Dışişleri Bakanı Maas’ın Türkiye’ye yapacağı iki günlük resmi ziyaret bugün başlıyor. Ziyaret öncesi birçok kez tutuklu 7 Alman vatandaşının serbest bırakılmasını isteyen Maas’ın Erdoğan ile nasıl bir pazarlık yapacağı merak ediliyor.

Geçtiğimiz Mart ayında yeni Merkel hükümetinde Dışişleri Bakanı koltuğuna oturan Heiko Maas, Türkiye’ye ilk ziyaretini bugün yapacak. Ankara ve İstanbul’da iki gün boyunca temaslarda bulunacak Maas’ın Türk Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile bir araya geleceği dün sürpriz şekilde Türk Dışişleri Bakanlığı tarafından açıklandı.

Görüşme talibinin Erdoğan’dan geldiği belirtiliyor. Daha önceki Hıristiyan demokratlar/ sosyal demokratlar hükümetlerinde adalet bakanlığı görevini yaparken birçok kez Erdoğan rejimine yönelik eleştirilerini yüksek sesle dile getiren ve Türkiye’nin hukuk devletine dönmesi için çağrılarda bulunan Sosyal Demokratlar Partisi (SPD) Maas’ın Erdoğan ile nasıl bir tarzda konuşacağı merak konusu.

YİNE REHİNELER ÜZERİNDEN KİRLİ PAZARLIK MI?

Maas geçtiğimiz günlerde verdiği Alman medyasına verdiği özel demeçlerde veya basına yaptığı açıklamalarda sürekli Türkiye’de tutuklu olan ve Erdoğan rejiminin batıya karşı elinde bulundurduğu rehinelerden 7 Alman vatandaşının durumuna dikkat çekmişti.

Dışişleri Bakanı, Türk hükümetiyle ilişkilerin normalleşmesi için gereken şartların başında söz konusu Almanların serbest bırakılması olduğunu açıkça ima etmekten geri durmadı. Bu sözler rehinler üzerinden yine kirli pazarlıkların yapılacağı sinyalini verirken, Erdoğan iktidarının 7 Alman vatandaşı serbest bırakılması karşılığında Berlin yönetiminden isteyeceği merak konusu.

Seçeneklerin başında Alman devletinin ülkesinde yaşayan Kürtlere yönelik baskılarını artırması, Kürt özgürlük hareketine yönelik uyguladığı kriminalize etme siyasetini güçlendirmesi bulunuyor. Bir başka ihtimal ise Erdoğan’ın 28-29 Eylül tarihlerinde Almanya’ya yapacağı ziyarette yandaşlarıyla buluşmasına ve şov yapmasına izin verilmesini istemesi.

Her iki seçeneğin de Maas’ın sosyal demokrat ve hukukçu kimliğine zarar vereceği kesin. SPD’nin daha önceki liderleri Gerhard Schröder ve Sigmar Gabriel’den farklı bir siyasi çizgisi bulunduğunu ima eden Maas’ın Erdoğan ile hukukla bağdaşmayacak şekilde pazarlık masasına oturmasının siyasi kariyerinde bir leke olarak yer alacağı yorumları yapılıyor.

ALMANYA’YA YÖNELİK ÖZEL REHİNE SİYASETİ!

Son olarak geçtiğimiz Ağustos ayında Etkin Haber Ajansı (ETHA) için muhabir ve çevirmen olarak çalışan Alman vatandaşı Meşale Tolu’ya uygulanan yurt dışına çıkma yasağı kaldırılmıştı. O dönem Dışişleri Bakanı Maas, Tolu'nun yurt dışına çıkış yasağının kaldırılması kararını Ankara ile ilişkilerin düzelmesinin bir işareti biçiminde yorumlamıştı.

Maas "7 Alman vatandaşının hala cezaevinde olması bizim için kabul edilemez bir durum” diye çıkışta bulunmasına rağmen Merkel’in başbakanlığındaki federal hükümetin, bu rehinler için şimdiye kadar yaptığı girişimler sonuçsuz kalmıştı.

Alman Dışişleri Bakanlığı’nın verdiği bilgilere siyasi amaçlı suçlamalardan dolayı Türkiye’de şu anda 7 Alman vatandaşı cezaevinde. Ancak bu sayının daha fazla olduğu yönünde görüşler dile getiriliyor. Çünkü çoğu zaman Türk makamları gözaltına alınan Alman vatandaşları hakkındaki bilgileri çok geç Alman Dışişleri Bakanları’na bildiriyorlar.

Türkiye’de tutuklu Alman vatandaşlarının çoğunun sosyal medya sitelerinde Erdoğan rejimini eleştirdiği veya Almanya’daki siyasi faaliyetlerini sürdürürken MİT ajanlarına takibine takıldıkları için tutuklandıkları belirtiliyor. Ancak hiçbiri hakkında şu ana kadar bir iddianame hazırlanmış değil.

2017 yılında Erdoğan rejimi Berlin’e karşı rehine siyasetine devreye sokmuş ve birçok taviz koparmıştı. Die Welt gazetesinin Türkiye muhabiri Deniz Yücel, dönemin dışişleri bakanı Gabriel’in Erdoğan rejimiyle yaptığı kirli pazarlıklar sonucu özgürlüğüne kavuşmuştu. Gabriel’den önce eski başbakanlardan Schröder devreye girmiş ve Merkel hükümetinin görevlendirilmesiyle İstanbul’da Erdoğan ile bir araya gelmişti.