Erdoğan’ın çakma aşiret lideri El Nusracı çıktı

Derazor’da bulunan Agedat Aşireti Şêxi Cemîl Mehmud Cedan El Hifil, Türk devletinin Suriye’deki aşiretler adına kurduğu oluşumları ve bunların kendi adlarına konuşmasını kabul etmediklerini belirtti.

Türk devleti, geçtiğimiz aylarda önce Urfa’da daha sonra da Ezaz’da “Suriyeli aşiretler YPG’ye karşı birleşti” sloganıyla iki toplantı düzenledi.

Ezaz’da 21 Aralık tarihinde Suriye’nin 150 aşiretinden 400 kişinin katılımıyla yapılan toplantıya “Suriye Aşiretler ve Kabileler Meclisi Kongresi” adı verildi. Bu toplantıda El Agedat Şexi lideri olarak tanıtılan Rami El Doş, başkanlığa seçildi. Sözde Kongre sonrası bu oluşuma, “Türkiye bizi YPG, PYD, QSD, PKK zulmünden kurtarsın” şeklinde çağrı yaptırıldı.

Türk devletinin bu toplantıya Derazor’dan katıldığını iddia ettiği kişileri ve Agedat Aşireti Lideri (Şêxi) olarak gösterdiği Rami El Doş’u, Agedat Kabilesinin Şêxi Cemîl  Mehmud Cedan El Hifil’e ve başka Derazorlulara sorduk.

El Hifil, Doş’un Cephet El Nusra üyesi olduğuna dikkat çekerek, “Rami Doş daha önce Derazor’dayken Cephet El Nusra’nın Genel İlişkilerinde çalışıyordu. Daha sonra buradan Suudi Arabistan’a gitti. Şimdi de Türkiye’de. Orada da Agedat Şêx’i olduğunu söylemiş ve bizim adımıza konuşuyor. Biz bunu kabul etmiyoruz. Ne Agedat Şêx’idir ne de bizim adımıza konuşabilir” dedi.

‘TÜRKİYE ARAMIZDA FİTNE YARATMAK İSTİYOR’

Türk devletinin Suriye’de Kürtlerin Arapları ezdiği, Arap aşiretlerin üzerinde baskılar olduğu söylemlerine ilişkin konuşan El Hifil, “Biz ve Demokratik Özerk Yönetim biriz, aramızda hiçbir çelişki yok. Türkiye aramızda fitne ve kargaşa yaratmak istiyor. Bunu kabul etmiyoruz. Eğer sorunlarımız olursa da kendi içimizde çözebiliyoruz. Her gün birlikteyiz. Biz, QSD güçleri ve Demokratik Özerk Yönetim yetkilileri her gün hep birlikte toplantılar yapıyoruz, birbirimizin görüşünü alıyoruz. Kimsenin dışarıdan gelip iç işlerimize karışmasını istemiyoruz” diye belirtti.

‘İŞGALE KARŞI HEP BİRLİKTE TOPRAKLARIMIZI SAVUNURUZ’

El Hifil, Türk devletinin Suriye Aşiretler ve Kabileler Meclisi adıyla kurduğu oluşuma “Türkiye bizi PYD, QSD, YPG zulmünden kurtarsın” diye çağrı yaptırdığını hatırlattığımızda ise şunları söyledi: “Biz kendimizi yönetebiliriz, topraklarımızı ve halkımızı savunabiliriz. Bölgemizde tüm halklar hep biriz. Hiçbir gücün gelip topraklarımızı işgal etmesini kabul etmiyoruz. Türkiye’nin gerçeğini biliyoruz. Tarih bellidir, İskenderun’u Suriye’den nasıl kopardıkları bellidir. Türkiye olsun, başkası olsun, topraklarımıza girmek, işgal etmek isterse tüm halklar birlik olarak topraklarımızı savunacağız. Kimsenin de bizim adımıza konuşmasını, çağrı yapmasını kabul etmiyoruz.” 

‘RAMİ EL DOŞ ŞÊX DEĞİL, EL NUSRA ÜYESİYDİ’

El Hifil, Doş’a ilişkin şunları da kaydetti:

“Daha önce ÖSO üyesiydi, sonra Cephet El Nusra’ya geçti.  Rami Doş Agedat Şêxi değil. Tamam, Agedat Aşiretindendir ama şêx değil. 

Babası bölgenin kanaat önderlerinden biriydi fakat o da şêx değildi. Rami Doş’un da böyle bir konumu yoktu. Akrabalarından bazıları da buradadır. Onlar bile kendisini sevmez. Çünkü halkı için bir şey yapmadı. Agedat Aşireti buradadır ve kendi toprakları üzerindedir. Biz acılarımızı bilmeyen birinin gidip Türkiye’de oturup bizim adımıza konuşmasını kabul etmiyoruz."

65 KİŞİDEN TEK BİR KİŞİ BİLE DERAZOR'DA YAŞAMIYOR

Sahte kongreye Derazor listesi olarak adlandırılan listeden katılan 65 kişiyi de tek tek Derazor’daki en büyük iki kabile olan Agedat ve Begara kabilelerine sorduk. 

Bu listede yer alan kişilerin yüzde 90’ı Derazor’un bu iki kabilesindeki bireylerden oluşurken, Agedat ve Begara Kabilesi liderleri bu kişilerin daha önce ÖSO ve Cephet El Nusra döneminde onlarla çalıştıklarını ve çoğunun DAİŞ’in Derazor’u işgal etmesinden önce Derazor ve Suriye’den kaçtıklarını söylediler.

QSD henüz Derazor’a özgürleştirme operasyonu gerçekleştirmeden Derazor ve Suriye’den kaçan  bu kişilerin yüzde 90’ı ise senelerdir Türk devletinin adeta bir çete merkezine çevirdiği Urfa kentinde ikamet ediyorlar. Dêrazor’daki kabile ve aşiretlerin liderleri bu kişilerin kendi aşiret ve kabilelerinde hiçbir karşılıklarının olmadığını ifade ederek, “Topraklarımızı bırakmış kişilerin hiçbir şekilde bizi temsil etme hakları yoktur. Onlar sadece kendi çıkarlarını peşinde koşan kişilerdir” dediler. 

MECLİS VE KOMÜNLERLE KENDİ KENDİLERİNİ YÖNETİYORLAR

Bir aşiretler konfederasyonu olarak da tanımlayabileceğimiz Agedat Kabilesi, Suriye’nin Dêrazor, Hama, Humus, Halep şehirlerinde yine Suudi Arabistan’da bulunmakta ve bugün sayılarının 4-5 milyon civarında olduğu ifade ediliyor. 

Suriye’de ağırlıkta Derazor bölgesinde yaşıyorlar. Derazor’un kuzey ve doğusunda geniş yerleşim alanlarında yaşayan Agedatlar, Derazor’un en büyük kabilesi. Şihêdat, Gur’an, Bukeyr, Boçamil, Boizzedin, Boxelef, Bohesun, Hemed Eli, Kessar, Boseraya, Mişahêda, Boxabur, Derazor’daki Agedat Kabilesi bünyesindeki temel aşiretler.

Bölgede örgütlü olan Agedatlar 25 meclis ve bünyesindeki 700 komünle kendi kendini yönetiyor. Son günlerde ise yönetimsel işleri kolaylaştırmak için 10 kişilik bir komite oluşturdular. 

AGEDAT KABİLESİNDEN SDG’YE BİNLERCE KATILIM VAR

Agedat Kabilesinden Suriye Demokratik Güçleri’ne (SDG) binlerce katılım var. SDG bünyesinde Derazor Askeri Meclisi’nin kurulmasında en aktif rolü oynadılar ve askeri meclis Cizire’nin Fırtınası Hamlesi’nin öncülüğünü yaptılar. DAİŞ'e karşı mücadelede yüzlerce şehit verdiler. Hem Şedade hem de Derazor'da bu şehitler için yapılmış anıtlar var. 

Yine Derazor’un Agedat’tan sonraki ikinci büyük kabilesi Begara Kabilesi de SDG’ye yoğun katılımı ve şehidi olan bir kabile. 

‘EHRAR ŞARQİYE ELAMANLARI DAİŞ’E KARŞI SAVAŞMADI’

Agedat Kabilesi içinde yer alan Şihêdat Aşireti ise Derazor Askeri Meclisi’ne en yoğun katılan aşiret. Onların da çok sayıda şehidi var. Agedat Kabilesinin ileri gelenlerine Türk devletinin güdümündeki Ehrar El Şarqiye çetesine katılan Derazorlu ve Şîhêdat Aşiretinden kişileri sorduğumuzda, şu yanıtı aldık:

“Ehrar El Şarqiye’ye sadece Şîhedatlardan değil başka aşiretlerden de katılım oldu. Şîhedatlardan küçük bir kısım katıldı. Şîhêdat Aşireti QSD ile birliktedir. Binlerce şehidi oldu.

Ayrıca Derazor’daki Şîhêdatlar Ehrar El Şarqiye’deki kişileri hiç sevmezler. Çünkü DAİŞ’le geçmişte Şîhedat aşireti arasında buğday ambarı ve petrol kuyuları üzerine anlaşmazlık olmuştu. Ama bugün Ehrar Şarqiye’de yer alan kişiler DAİŞ saldırmaya başlar başlamaz değerli eşyalarını ve ağır silahlarını alıp kaçtılar. Diğer Şihêdatları DAİŞ saldırısı ve katliamıyla yüz yüze bıraktılar. O yüzden buradakiler onları hiç sevmez ve kıymet vermezler, adeta aralarında kan davası vardır."