Gözaltına alınan açlık grevcilerine insanlık dışı muamele

Amed’de açlık grevi eylemcilerine yönelik olarak geçen hafta düzenlenen baskınlarda gözaltına alınan 25 kadın, grevi gözaltında da sürdürdü. Grevciler, hem fizik hem de psikolojik işkenceye maruz kaldıklarını anlattı.

Geçtiğimiz hafta 10 Aralık'ta Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması talebiyle Halkların Demokratik Partisi (HDP) Amed İl Örgütü'nde, Tevgera Jinên Azad (TJA) aktivistleri öncülüğünde 3 günlük açlık grevi eylemi başlatılmıştı.

Aralarında Barış Anneleri İnisiyatifi'nden kadınların da bulunduğu 25 kadın, polisler tarafından darp edilerek gözaltına alınmışlardı. Gözaltına alınan kadınların emniyette tutuldukları müddetçe açlık grevine devam ettikleri öğrenildi.

Polislerin, açlık grevinde olan kadınlara psikolojik şiddet uyguladıkları ve grevi kırmak için hücrelerin kapılarının önünde yemek yaptıkları ortaya çıktı.

POLİSTEN SÖZLÜ VE FİZİKİ ŞİDDET

Gözaltına alınanlar arasında olan HDP'li Gülistan Ekti, gözaltı sırasında yaşananları anlatarak, hem fiziki hem de psikolojik şiddet maruz kaldıklarını kaydetti.

70-80 yaşlarındaki kadınlara vahşice yaklaşıldığını söyleyen Ekti, şunları aktardı: "Anneler ayakkabısız olarak yerden sürüklendiler. Polislerin müdahalesi insanlık dışıydı. Emniyete götürülene kadar yolda da aynı şekilde sözlü ve psikolojik şiddetleri devam etti. Annelerle dalga geçerek ‘madem ki yaşlıysanız gidin evinize oturun biçiminde’ sözler sarf ediyorlardı. Hastaneye götürdüklerinde de doktoru yanımıza çağırarak 'Bir şeyiniz var mı yok mu?' gibisinden sözde sağlık kontrolü yapıldı. Tabi bizim ayaklarımız ve kollarımız hep morarmıştı. Bunun için de 'Ne malum, siz kendiniz yapmamışsınız' tarzında basit ve sıradan bir dil kullanıldı yine."

SU BİLE VERMEDİLER

Emniyette yüzleri duvara dönük ayakta bekletildiklerini belirten Ekti, şöyle devam etti: "Bize sürekli konuşmamız ve konuştuğumuz taktirde hücreye atılacağımız yönünde tehditler savuruyorlardı. Lavaboya gitmemiz gerektiğini söylediğimizde de bunu bağırarak, herkesin duyacağı şekilde söylememizi dayatıyorlardı. Tabi biz bunların hiçbirini kabul etmedik. Zaten her bir hücrede 5-6 kişi kalıyorduk. Bize ilk başta bir su verdiler, suyumuz bittikten sonra da bir daha hiç su vermediler. İlk verdikleri suyun pet şişesini tuvaletten doldurmamızı söylüyorlardı. 'Siz zaten açlık grevindesiniz, su içmeyin' gibi sıradan bir karşılık veriyorlardı" diye konuştu.

AÇLIK GREVİNİ KIRMAK İSTEDİLER

Polislerin sürekli yemek konuları üzerinden bilinçli bir şekilde ve yüksek sesle konuştuklarını vurgulayan Ekti, konuşmasını şu sözlerle tamamladı:

"Hücrelerin kapılarını açtılar. ‘Şöyle mi yapsak yemeğimizi böyle mi yapsak’ şeklinde konuşmalar yapıyorlardı. En son gün de zaten önümüzde sofralar serdiler. Soğan kızarttılar bilinçli olarak. 'Buyurun, misafirimizsiniz, gelin yemek yiyin' dediler. Tabi biz kesinlikle grevimizi kırmamak için irademizi en başından beri koruduk. Bizi savcılığa ve doktora götürdüklerinde de yine aynı tarzdaki yaklaşımlarına devam ettiler. 'Kollarına girin, düşüp gebermesinler' diyorlardı. Bizler sonuna kadar bu yaklaşımlara karşı ayakta kaldık ve direndik. Bundan sonra da bu topraklara barış gelene kadar direnişimize devam edeceğiz."