HDP: Gerçek muhalefet sokakta direnenlerdir

HDP Sözcüsü Ebru Günay, “Tahran’dan, Rojhilat’tan yükselen kadın isyanı isyanımızdır" dedi. Günay, gerçek muhalefetin faşizme karşı sokakta direnenler olduğunu söyledi.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Sözcüsü Ebru Günay, partisinin genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında gündeme dair değerlendirmelerde bulundu.

Günay, Ankara 6’ncı Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen Musa Anter Davası’nda zamanaşımından düşürülmesi kararına tepki gösterdi. Günay, “Musa Anter Davası dün sonuçlandı, bütün katliam davalarında olduğu gibi sonuç bizleri şaşırtmadı. Dosyanın zamanaşımı gerekçesiyle üstü kapatıldı. Devletin aydınlatamadığı cinayet yoktur, aydınlatmadığı cinayet vardır. Dolayısıyla aydınlatılmayan her failli meçhul cinayete AKP iktidarı bu suça ortaktır, faillerle suç ortağıdır ve failleri korumaya devam ediyor. Apê Musa bilgeliğiyle bıraktığı özgür basın mirasıyla Kürtlere ve ardıllarına yol gösterdi. Onun bize bıraktığı mirası sahiplenerek, bu dosyanın kapatılmasına izin vermeyeceğiz. Failler cezalandırılana kadar bu mücadeleyi sürdüreceğiz. Apê Musa’yı saygı ve minnetle anıyorum. Ona söz veriyoruz bu dava karanlıkta kalmayacak, failler hesap vereceğiz. Bize bıraktığın mirasla bu olayı aydınlatacağız. Failli meçhul her cinayetin hesabını soracağız” şeklinde konuştu.

'DİRENİŞ BÜYÜYOR'

İran’da katledilen Jîna Mahsa Amînî'yi anarak, açıklamasını sürdüren Günay, “Jîna Mahsa Amînî'yi ve ardından saçlarını direnişin bayrağı haline getiren başta Kürt kadınları olmak üzere bütün direnen kadınları selamlıyorum. Jin Jiyan Azadi’yi 21. Yüzyılın özgürlük sloganı haline getirenlere selam olsun” dedi.

İranlı Kürt Jîna Mahsa Amînî'nin ahlak polisi tarafından katledildiğine dikkat çeken Günay, “İran rejiminin ‘kalp krizi’ sonucu yaşamını yitirdiğini iddia ettiği Amini’nin hastanenin bilgisayarının hacklenmesi sonucunda ulaşılan ölüm raporunda kafasına aldığı ağır darbeler sonucu komaya girdiği, zamanında müdahale edilmediği hatta hastaneye kaldırıldığında yaşamını yitirmiş olabileceği ortaya çıkmıştır. Yani İran rejim tarafından 22 yaşında Kürt bir kadın, sırf saçları görünüyor diye polis işkencesi ile katledildi” ifadelerini kullandı.

Günay, “Bu saldırgan ve faşizan tutum sadece İran rejimi tarafından uygulanmıyor. Bu topraklarda yaşayan herkes bu tür faşizan uygulamaların şahididir, tanığıdır, mağdurudur. Başından itibaren Amînî'nin ahlak polisinin işkencesi sonucu katledildiğini söyleyen İran halkı, kadınların öncülüğünde günlerdir sokakta ve eylemler gittikçe büyüyen direnişlere dönüştü. Başta başkent Tahran ve Amini’nin doğum yeri olan Kürdistan eyaleti olmak üzere ülkenin birçok yerinde caddeler trafiğe kapatılarak, Amînî'nin ölümünün aydınlatılmasını ve suçluların açığa çıkarılmasını talep ediyor” diye konuştu.

'KATLEDİLEN HER KADIN İSYAN GEREKÇEMİZDİR'

Günay, açıklamalarını şöyle sürdürdü:

“Türkiye’de olduğu gibi, eteğinin boyundan, saçının telinden, tecavüzden korunmak için direnmesinden, politik kimliğinden kaynaklı her yıl onlarca kadın katlediliyor. İranlı kadınlar, kadın düşmanı baskıcı molla rejimine bir kez daha artık yeter diyor! Jîna Mahsa Amînî'nin katledilmesine karşı çıkan ve protestoların öncülüğünü yapan kadınlar zorba rejime karşı tüm dünyaya bir kez daha seslerini duyurmaya devam ediyorlar. Tahran sokaklarında kadınlar Jin Jiyan Azadî sloganlarıyla direnişlerini büyütüyorlar.

Köklü bir kadın mücadelesinden gelen ve aynı zamanda bir kadın partisi olan HDP olarak, 22 yaşındaki Kürt kadın Jîna Mahsa Amînî'nin İran’ın despot ahlak polisleri tarafından katledilmesini şiddetle kınıyor ve öldürülen her kadın isyan gerekçemizdir demeye devam ediyoruz. İran başta olmak erkek egemenliğini, erkek şiddetini, kendi diktasını ayakta tutmak için kadınların iradesinin ve bedeninin denetlenmesini, kadın düşmanlığını, katı kıyafet ve örtü kurallarıyla hapsedilmesini, saçının bir teli göründü denilerek onlarca kadının katledilmesini asla kabul etmiyoruz. İran’dan, Tahran’dan, Rojhılat’tan yükselen kadın isyanını destekliyor ve ‘isyanınız isyanımızdır’ diyoruz.

Bizler de HDP Kadın Meclisi olarak İranlı kadınların mücadelesine bulunduğumuz her yerde ses verdik. Türkiyeli kadınlar ve Amînî'nin acısını hisseden kadınlar bu isyana kayıtsız kalmadı. Bu mücadele hepimizin ortak özgürlük mücadelesidir. Çünkü kadın düşmanı bu zihniyeti çok iyi biliyoruz ve her gün yaşıyoruz. Biz kadınlar, kadın düşmanı ideolojilerin tamamına, kadınların haklarını ve yaşamlarını gasp ederek ayakta durmaya çalışan erkek egemen sisteme karşıyız ve tüm kadın cinayetlerinin hesabını sormaya devam edeceğiz.

Ve bir kez daha, buradan, mücadele ettiğimiz her yerden, İran’ın sokaklarında yankılanan ‘Jin jiyan azadi’ sloganlarına biz de ‘Jin jiyan azadî’ diyerek ses veriyoruz, eylemlerine, direnişlerine selam gönderiyoruz.

'TOPLUM HDP ETRAFINDA KENETLENİYOR'

Türkiye’deki bütün bu olumsuz gelişmelerin ve gidişatın içinde umudu büyüten, özgürlüğü ve eşitliği yakınlaştıran gelişmeler yaşanıyor. Türkiye halkları HDP’nin ve onun temsil ettiği değerlerin tek kurtuluş adresi olduğunun farkında. Partimize yapılan bütün saldırılara, kurulan kumpaslara rağmen toplumsal desteğimiz her geçen gün artıyor, toplum HDP etrafında kenetleniyor. Geçen hafta boyunca alanlardaydık halk ile iç içeydik. İzmir’den Muğla’ya, Antalya’dan Serhat’a, Amed’ten Mardin’e Aydın’dan Çukurova’ya Eş Genel Başkanlarımız, grup başkanvekillerimiz, milletvekillerimiz ve yöneticilerimiz halk buluşmaları gerçekleştirdi, toplantılara katıldı, yeni döneme ilişkin istişare ve tartışmalar yürüttü. Türkiye’nin dört bir tarafında partimize yönelik büyük bir coşku, sahiplenme var, derin bir güven ve inanç gelişiyor.

Mücadele deneyimimiz, faşizme karşı duruşumuz, ilkeli ve kararlı politikalarımız partimizi mevcut siyasi kirlenme içerisinde biricik ve vazgeçilmez hale getiriyor. Bu buluşmaların çoğuna doğrudan ben de katıldım. Şu kadarını söyleyebilirim ki, özellikle Kürt kentlerinde partimiz rakipsiz bir şekilde yoluna devam ediyor. Türkiye’nin batısında da partimize yönelik ilgi ve yönelim her geçen gün artıyor. Bunu sadece biz söylemiyoruz, son dönemlerde yapılan bütün anket sonuçları partimizin artan toplumsal desteğini açık bir şekilde gösteriyor.

Türkiye halkları yaşanan bütün krizlere ve kronik sorunlara ilişkin partimizin sunduğu çözüm önerilerine güveniyor, destek veriyor. Toplum değişim istiyor ve bu değişimin öncü gücü olarak partimizi görüyor. Çıkar çevreleri ve iktidar elitleri istediği kadar partimizi yok saysın, yandaş ekranlar istedikleri kadar partimizi görmezden gelsin, karalama kampanyaları yürütsün, partimiz milyonların gündemindedir ve yüreğindedir. Partimize gösterilen bu teveccüh Türkiye halklarının demokrasiye, özgürlüğe, eşitliğe ve esas itibariyle değişime duyduğu özlemin ve isteğin açık göstergesidir. 

Biz hakkımızda yürütülen karalama kampanyalarına, pazarlık ortamlarında üretilen senaryolara bakmıyoruz, kurulan kumpaslara, çıkarılan engellere aldırmıyoruz; halkımızın talepleri, söylemleri, istekleri yolumuzu belirliyor. Partimiz doğru yoldadır, siyaset ve çözüm üreten yegâne adrestir. Aslında partimiz sadece halkımızın gündeminde de değil. Bir yandan bizi güya yok sayanlar, görmezden gelenler 7/24 partimizi konuşuyor. İktidarın da değişmez tek gündemi HDP’dir. Siyaset üretemeyenler HDP karşıtlığı üzerinden var olmaya, HDP karşıtı politikadan nemalanmaya çalışıyor.

'HALK BUNLARA DERSİNİ YİNE VERECEK!'

İktidar HDP’den korktukça bize saldırıyor, iktidar bize saldırdıkça ona benzeyen, aynı zihniyeti taşıyanlar da partimiz hakkında ileri geri konuşuyor. Güya bunlar Kürt halkına laf söyletmeyecekmiş, güya bunların Kürt halkıyla bir sorunları yokmuş, güya bunlar demokrasi, barış ve özgürlük isteyenleri anlıyormuş! Ama bütün bu kesimlerin temsilcileriyle sorunları var, Kürt halkının iradesini görmezden geliyorlar, Kürt halkının tercihlerine saygı duymuyorlar, isteklerini terörize ediyorlar.

Türkiye halkına her türlü zulmü uygulayan iktidar, '90’lı yılların karanlık odaklarıyla iş çeviren sözüm ona muhalif çevreleri şayet bu söylemlerle toplumu kandıracaklarını sanıyorlarsa büyük yanılıyorlar. Halkımız bütün bu kesimlere gereken dersi 40 yıldır verdi bundan sonra da vermeye devam edecek.

Partimiz bütün bu kesimlerin uykularını kaçırmayı sürdürecek. Bakın birileri ‘muhaliflik’ adına iktidara can damarı olur bu ülkenin gerçek muhalifleri sokaklarda direnmeye devam ediyor. Bu ülkenin gerçek muhalifleri iktidarın saldırılarına her gün maruz kalıyor.  Daha dün onlarca yıldır evlatlarının akıbetini soran Cumartesi Anneleri adliye koridorlarında yargılandı, onlara destek vermeye çalışanlar polis saldırısına uğradı. Onurlu barış isteyen barış anneleri her gün saldırıya uğruyor, Emine Şenyaşar her gün saldırıya uğruyor. Doğasına sahip çıkanlar, Cudi’ye yürüyenler saldırıya uğradı. Gerçek muhalefet faşizme karşı sokakta direnenlerdir, onların mücadele birliğidir ve bu mücadele mutlaka zafere ulaşacak.

EMEK VE ÖZGÜRLÜK İTTİFAKI

Bu mücadele ortaklığı şimdi ortak bir iradeyle geleceğe yelken açıyor. Halkımızın talep ve istekleri doğrultusunda biz hem mücadeleyi büyütüyoruz hem de yeni yeni mücadele ortaklıkları geliştiriyoruz. 24 Eylül Cumartesi günü partimizin de içinde yer aldığı Emek ve Özgürlük İttifakı İstanbul’da kitlesel bir şölenle yola çıkıyor. İstanbul’da binlerce kişiyle buluşacağız. Titiz ve yoğun bir çalışma yürütüyoruz. Direnenler, işçiler, emekçiler, barış ve özgürlük için mücadele edenlerle buluşacağız. Buluşmaya binlerce kişinin katılmasını bekliyoruz, ittifakın hazırlıkları tamamlandı. Buluşmada ittifakın yol haritasını içerek deklarasyonumuzu yayınlayacağız. Doğa talanına, nefrete, kadın cinayetlerine karşı mücadele edenlerle bir arada olacağız. Haliç Kongre Merkezi’ndeki bu tarihi buluşmaya bütün halkımızı katılmaya, bu özgürlük yolculuğuna dahil olmaya davet ediyoruz. Emek ve Özgürlük İttifakın yola çıkacağı gün hepimiz bu yolculuğa iştirak etmek için bütün halkımızı, emekçileri, kadınları, gençleri bu yürüyüşe katılmaya davet ediyoruz.

 

EKONOMİK ÇÖKÜŞ

AKP iktidarı ve küçük ortağı eliyle büyük bir ekonomik çöküş içerisine sokulan Türkiye’de halkın gündemi hiç şüphesiz geçim derdi, rekorlar kıran enflasyon, işsizlik, açlık ve yoksulluk. AKP’nin ve küçük ortağının kaybedeceği seçim yaklaştıkça rakamlar, veriler daha çok telaş haliyle AKP’ye, saraya uygun hale getirilmeye çalışılıyor. Bu acizliğinizi, yalanlar ve hilelerle dolu çalışma yönteminizi Türkiye halkları görüyor. Türkiye halkları gülerek, utanarak, söylenerek verdiği tepkilerle her şeyin farkında. İşte bu farkındalığın kanıtı; DİSK-AR’ın raporuna göre; geniş tanımlı işsiz sayısı 8,5 milyona yükseldi. İŞKUR’a göre işsiz sayısı son 1 yılda 542 bin artarken, TÜİK’e göre 307 bin azaldı. Geniş tanımlı işsizlik oranı yüzde 22,5, geniş ve dar tanımlı işsiz sayısı arasındaki fark 12,4, geniş tanımlı kadın işsizliği yüzde 30.

Gerçekler bunlar. Türkiye’de kadınlar, gençler işsiz. İstihdam yaratılmıyor. Yandaşa AKP antetli dilekçelerin doldurulduğu mülakatlar aracılığıyla iş sağlanıyor. Yaşatılan büyük ekonomik çöküşle beraber öğrenciler barınamıyor, emekçiler yüksek ev fiyatları ve düşük ücretler sebebiyle ev sahibi olamıyor. Ev sahibi olabilmek bir yana kirada dahi oturamayacak durumda olan, her an ev sahipleri tarafından evden atılma korkusu yaşayan milyonlarca emekçinin karşısına AKP iktidarı yine büyük puntolarla asrın projesi ile kamuoyunun karşısına çıktılar. Sosyal Konut Projesi’ni tanıttılar.

AKP’nin iktidar olduğu 20 yıllık süreçte Türkiye’de ev sahipliği oranı düşmüş, kiracı oranı sürekli artmıştır. Bu durumu yaratan kendileri değilmişçesine koca koca cümlelerle övüne övüne 250 bin kişinin ev sahibi olacağını anlatıyorlar. Peki gerçekten öyle mi? İstanbul için hane geliri 18 bin TL’ni altında olmalı, diğer iller için hane geliri 16 bin TL’nin altında olmalı.

Yoksulluk sınırının 22 bin TL’yi aştığı, açlık sınırının 7 bin TL’yi aştığı Türkiye’de bu hane geliri sahipleri hem kira ödemeye devam edecek hem de ev kredisi ödeyecekler, öyle mi?

AKP’nin Çevre Bakanı da utanmadan, sıkılmadan eşten dosttan biraz borç alsınlar, bir müddet dişlerini sıksınlar diye açıklama yapıyor. Halk zaten dişlerini sıkmış durumda merak etmeyin. O dişler sinirden, hırstan sıkılmış durumda. Halkı baş başa  bıraktığınız bu açlık ve sefalet de siz gittikten sonra sizler gibi bu toprakları terk edecek. Türkiye halkları emeklerinin karşılığını eşit bir şekilde, adil bir şekilde bölüşerek alacak. Halkların Demokratik Partisi olarak bunun sözünü veriyoruz.”